oy hükümetleri 5 senede bir değiştirir fakat yargı ve hukuk halktan bağımsız işleyen bi olgudur. böyle olması da gereklidir zaten. ayrıca hiçbir seçim tek başına demokrasinin sağlayıcısı olamaz. mevcut başbakanımızın her söylemine soktuğu demokrasi kavramı kendisinin iyi bildiği * fakat uygulamasının emelleri doğrultusunda pek te yararlı olmadığı birşeydir. türkiyenin bırakın %47 sini %80 inin bu kavram üzerinde ne kadar bilgi sahibi olduğu şüphelidir.
güçler aykırılığı ilkesinden bi haber insanlar tarafından bizi yüksek mahkeme yönetsin olarak anlaşılan yazı. evet seriyat ile yönetilelim o zaman? unutmuşum kuran-ı kerimde 5 yıllık kalkınma planımız yazmıyordu. hukukun üstünlüğü yadsınamaz gercek birileri ülkeyi yönetecek birileri de yönetenleri denetleyecek. kaç oy aldığına bakmaksızın. olay demokrasinin katli değil suçluların cezasını cekmesidir.
(#3147503)
demokrasi mi istersiniz juristokrasi mi sorusunun farklı versiyonudur.
hukuk sisteminin işleyişini belirleyen kanunları yapma yetkisi sadece meclistedir.*** türkiye cumhuriyeti'nde seçim sisteminin ve siyasi partilerin her türlü iç aksaklıklarına rağmen meclis oy ile belirlenir. dolayısıyla cevabı sistemin bizzat kendisi tarafından verilmiş bir sorudur.
ayrıca bu soru hukuk oydan üstündür iddiasıyla juristokrasiyi meşrulaştırmaya çalışanların beyhude çabalamasının yer aldığı bir köşe yazısına başlık olan bir ifadedir.
tabii ki hukuk diye bilgelikle yanıt vermeden önce üzerinde konuştuğumuz meseleyi biraz daha irdelemeli iki noktada özellikle durmalıyız :
birinci nokta ; partilerin kapatılmasındansa , eğer ortada hukuk dışı bir durum varsa bunun bireysel anlamda sorumlulularının cezalandırılmasının demokrasiyle daha örtüşen bir uygulama olacağıdır. yani savunduğum şey sahip olduğu büyük oy oranından dolayı bir partinin kapatılmaması değil, aldığı oy oranına bakmaksızın partilerin varlıklarının garanti altına alınmasıdır. ama ülkemizde partiler cumhuriyetin ilk yıllarından beri kapatılıyor ve bu hukuk kuralları halk iradesinin üstündedir söylemiyle meşrulaştırıyor.
partiler kazandıkları oy ne olursa olsun anaysaya uygun hareket etmek zorundadırlar ve demokratik sistemlerde halk iradesini yansıtan iktidarı denetleyen mekanizma anayasa mahkemesidir. burda dikkat etmemiz gereken ikinci nokta ise şu : iktidarın bu anayasal çerçeve dışına çıktığının ne derece sağlıklı bir iddia olduğu. iddianameye bakınca somut ithamlardan ziyade yine bütünden koparılarak slogan haline getirilmiş o yıllar önce söylenen cümleleri,partinin anayasaya aykırı eylemlerinden ziyade yine suçlama makamının geleceğe dair kehanetlerini görüyoruz.
şimdiye kadar olanlar bile demokrasi makyajı yapmış türkiyenin gerçek yüzünü dış dünyaya göstermeye yetti, eğer bir de 367 kararında olduğu gibi anayasa mahkemesi üyeleri sezerin atadıkları ve özalın atadıkları diye iki takıma ayrılır ve ideoloji maçı yaparsa ve sonuç vahim karar olursa daha nasıl siyasallığı bu kadar afişe olmuş bir hukukun üstünlüğünden bahsedeceksiniz?