Yeniden yaşamaya başlamadan önce
Yapılacak işlerim var
Görülecek hesaplarım
Kötü kişi oldum kendimle
Kendimden özür dilemeliyim
Sırf aynı şehirde yaşıyoruz diye
Yakışır mı onca sokağın ırzına geçmek
Hem ne akla uydum da yazdım o mektubu
Hadi yazdım neyse,ne bok yemeye yolladım!
Yeniden yaşamaya başlamadan önce
iyice bir yıkanmalıyım
Bir çivit mavisinde çitilemeli günlerimi gecelerimi
Tırnaklarımı kesmeliyim
Sokağa çıkınca ilk iş bir maden suyu içeceğim
istanbul'da olsam istanbul'da olsam
Çocuklu bir dostum var kalkar onun evine giderdim
Daha olmazsa Metin'i bulurdum.
Şu ağaca yalvarayım en iyisi
Diyeyim ki bre ağaç
Ömrün uykuyla geçiyor nasıl olsa
Bir sefer de ben gireyim düşüne.
Bi de o türlü yaşayayım
Bakın işte yeniden yaşamaya başlamadan önce
Kafama bir çeki-düzen verip
Dayayıp döşemeliyim içimi.
Paraya kıyıp bi de kilim almalı
Bağdaş kurup çökmeli üstüne
Otura otura belki ben de o kilime dönerim
Yeşili mavisi uslu.
Yeniden yaşamaya başlamadan önce
Adam olmanın çaresine bakmalıyım
Bu haytalğın sonu yok.
Bi şeyler yapmalıyım
Kahvecilik ederim hiç değilse
Avazım çıktığı kadar "Şekerli Biiir" diye haykırırım
Bana varmayacaklarını bile bile
Kızlara evlenme teklif eder gönüllerini alırım
O da mı olmadı tutar çocuklara masal anlatırım
Ben de bir işe yararım elbet
Değil mi ya ben de insanım
Yalnız işte yeniden yaşamaya başlamadan önce
Abaza çekmeyi bırakmalıyım
"...
Hadi yazdım neyse, ne bok yemeye yolladım!
..."
cümlesiyle hiçbir şiirin bırakamayacğı etkiyi bırakmıştır bu bünyede. bir pişmanlık böyle yaşanır böyle mi anlatılır.
can babanın yazdığı en güzel şiirlerden biridir.
can yücel'le ilk tanışmam bir ders kitabında bu şiirle oldu * kitapta şiirin hem türkçe'si, hem ingilizce'si vardı. önce hiç bir şey anlamadım açıkçası. kafam karıştı çünkü "31.nesil" "wankering age" diye çevrilmişti. o zamanlar wankering'in türkçe anlamını bilmiyordum ve hatta türkçe'deki karşılığının içeriğini bile tam olarak bilip bilmediğimden emin değilim *. her neyse, sonra meseleye kısmen vakıf olunca kitabı şoktan kapatıp bir süre sessizce beklemiştim. dona kaldım ya. ama sonra can yücel'le aramız düzeldi *.