insan 30 yaşına geldiğinde, 30 yaş ve üstü çevresinin ruh olgunluğu ve tarz sahibi, dünyaya farklı bakış açısı olan, arayan, düşünen, oturmuş bir karakteri olan insanlardan oluşacağını umuyor.
Sonra maalesef tüm bunların yaşla gelen özellikler olmadığını görüyor. 30,40, 50 farketmiyor, insan kendini bilmek, bulmak derdinde değilse öyle gelip öyle gidiyor.
16 ocakta ne idi, yok yok 18 Aralık tı o, 1997 hani,deği değil 1999 du o cumhuritin 75.yılı. 2002 miydi oss sınav soruları çalınan, kardeş yine karıştırdın. Hani zerrin özlerin klibindekiler meşhur değilken, hani herkez arkadaş hani...
ben 30 u daha çok sevdim. neden diye soracak olursanız 17-28 yaş arası verdiğim mücadele, çoşkunluk, heyecanlar, uykusuzluklar, sabah alkolle güne uyanmak, tanımadığın bir kadınla güne uyanmak 20 lerin son çeyreğinde tat vermemeye başlıyor. kafada bir tatlı huzur ve hayat mücadelesinin verdiği yorgunluk artık daha makul gelmeye başlıyor. bır-bır-bır tüm gece konuştuğun geceler, güzel sohbetlere bırakıyor; anlamlı ve daha derin. yatakta artık bir kadını 15 dakikada mutlu edebilmek, daha da önemlisi artık bir kadını gerçek anlamda mutlu edebiliyorsunuz. gerek olgun tavırlarınız, olgun düşünceleriniz bir kadını, sevgilinizi, eşinizi mutlu eder. uzun lafı kısası otel odasından bir şişe biramla selam eder. hayırlı otuzlu yaşlar dilerim.
Artık eskisi gibi (eskisi deyince çok uzak bir zamandan bahsediyormuşum gibi oldu ama bana göre dün de çok eski bir zaman) gülemiyor insan. Kavgaların daha çok artıyor zamana ve hayata karşı. Daha fazla sorumlu hissediyorsun, daha fazla ağırlaşıyorsun, daha fazla içiyorsun, daha fazla önemsiyorsun, daha fazla uyanık kalmak istiyorsun, daha fazla yaşamak istiyorsun...
30 yaşıma gelmeden önce bana da söyleselerdi nelerin değişeceğini, ben de hassiktir derdim. Ki demişimdir... ama insan değişiyor. Yaşla alakası yok diyebilirsiniz ya da bu tamamen kişinin kendi hayatıyla alakalı diyebilirsiniz. Ona da eyvallah derim ki daha önce eyvallahım çok daha azdı. Bak bi değişim daha... daha fazla eyvallah demeye başlıyorsunuz.
Kısa keselim, 30 yaş değişimin başladığı yaştır insanda. Çok hızlı değişirken, çok çabuk adapte olmak gerekir çoğu şeye. Şakası yok. Geldik gidiyoruzun, gidiyoruz kısmı başlıyor, ötesi yok.
Güzeldi. O zaman ulan yaşlandık be diyordum şimdi 40 yaşındayım ne kadar gençmişim diyorum o zamanlar. Hayat böyle işte şimdide iyice ihtiyarladık be diyorum bir 10 yıl sonra da bugünü özlemle ararım.
Pakize sudanın 28 yaşı anlatan bir köşe yazısı var. Aslında 30 yaşa da gider. Her ne kadar kadınlar için yazılmışsa da erkeklere dahi gideri vardır.
Buyrun 28 yaş;
Kadının kendini en iyi hissettiği yaş 28'miş.
Evet, 28 yaşında ve başka bir sürü yaşlarda olmuş bir kadın olarak onaylıyorum!
28 yaşında bir kadın...
iş hayatında "çaylak" denmeyecek kadar "yaşlı"; "bundan bir halt olmaz" denmeyecek kadar gençtir mesela.
Aile içinde lafı dinlenecek kadar "yaşlı"; nazlanacak kadar "genç"tir.
Sevişmelerinde ne tat almayacak kadar "acemi"; ne tat almayacak kadar "bıkkın"dır.
Güzelliğinin bir sivilceyle bozulması için "yaşlı"; vücudunun bozulmaya başlaması için "genç"tir.
Dünyayı değiştirebilmeye "yakın"; insanlardan umudunu kesmeye "uzak"tır.
Ne her şeye muhalif olacak kadar "delikanlı"; neempati yapmaktan helak olacak kadar "olgun"dur.
*
Kariyer, evlilik, annelik... Yapmak istediği şeyler için ne "erken"dir ne "geç".
Çevresinde dolaşan erkeklerin yaşları 20'den başlar, gidebildiği kadar gider.
Yaş skalası olarak en geniş hayran kitlesine sahip olunan yaştır 28.
Henüz kök salmamıştır, özgürdür.
Esareti, istediği an zincirlerini kıracak kadardır ancak.
Toplumun sınırlar koymadığı yaştadır. Biraz altında, biraz üstünde baskılar, yönlendirmeler vardır oysa.
Daha "hasat mevsimi" gelmemiştir. Onun için ne "keşke"ler vardır hayatında, ne de kendine ya da başkasına vereceği hesabı...
Yapabilecekleri yapamadıklarından fazladır.
Ne "toy"dur, ne "kaşar".
Aklı ne bir karış havadadır, ne uçup gitmeye yüz tutmuştur.
Sonra 30, 35, 40,... Bu sıraladıklarım eksilir, eksilir, eksilir...