iki manuel şanzımanlı araçtan sonra üçüncü aracım altı ileri tam otomatik opel astra 1.4 turbo oldu.
samimi söylüyorum böyle bir rahatlık yok, yokuş kalkış desteği süper, cruise controlün tırmanış, iniş gibi her şartta çok akıllı vites tercihleri( özellikle inişte motor kompresyonunu çok ideal kullanarak hızı sabit tutuyor, çok yüksek devirlere tırmandırmadan yüksek devir uyguluyor ki yolcular daha sessiz bir ortamda seyahat edebilsin), sarsıntısız geçiş sayesinde yüksek güvenilirlikli ve konforlu bir sürüş keyfi yaşanabiliyor. özellikle almadan önce en çok merak ettiğim vites geçişleriydi; sarsıntılı geçiş gibi bir durum hiç yok. belki dsg vites geçiş hissinde daha da iyidir( ki çift kavramanın amaçlarından biri de budur) ancak sorunsuzluk, güvenilirlik konusunda ben kesinlikle tork konvertörlü tam otomatik şanzımanı tercih ederim.
hiç sevmediğim ve neden sevildiğini anlamadığım şanzıman seçeneği. kullanması kesinlike rahat değil. trafikte çok rahat diyenleri de anlamıyorum. istanbul trafiğinde defalarca, uzun süreler ikisini de kullandım. manuelde iki ayağınız biraz ağrıyorken otomatikte sadece sağ ayağınız baya yoruluyor. manüel vites bir arabadan indiğinizde ayaklarınız biraz yorulmuş oluyor, ama otomatik bir arabadan inince sağ ayağınız baya yorgun ve sol ayağınız da boş durmaktan uyuşmuş oluyor. çok enteresan bir durum.
ayrıca aracın kontrolünü de bilgisayara vermeyi sevmiyorum. o kadar para verdim aldım arabayı, ben kullanırım arkadaş. sen kullanma.
yokuşta kalkmak manüelle zor diyorlar, kesinlikle değil. hiç beceremiyorsan el freni ile kalkmayı öğren. yoksa biraz alıştıktan sonra en dar yerlerde bile yokuş yukarı çok rahat ince manevralar yapabiliyorsun.
dsg, triptonik falan bunların hepsi gereksiz masraf. hele yarı otomatikler bence tamamen deli saçması. ne otomatik gibi kolay, ne de manüel gibi kontrol sende.
debriyaj pedalı olacak arabada arkadaş. sırf debriyaj pedalı koymadıkları için bir sürü sürüş, hava ve yol modu koymaları gerekiyor ve araba fiyatlarını arttırıyor. bu modlar işini bilen bir sürücünün debriyaj pedalı ile çok kolay bir şekilde yapabileceklerini simüle ederek arabayı her koşulda sürülebilir hale getiriyorlar.
ben çok mu iyi bir sürücüyüm, evet arkadaş iyi bir sürücüyüm. çok çok iyi değilim belki ama debriyaj pedalını kullanarak modlarla yapabileceklerini yapabilecek kadar iyiyim.
ayrıca bu modların olmasına da çok karşıyım. sakin denizler usta kaptanlar yetiştirmez. insan biraz kendisi bir şeyler deneyerek, yaşayarak tecrübe kazanmalı. bizim şimdiki sürücülerimiz bölünmüş dümdüz yollarda her şeyi kontrol eden arabaları yüksek hızlarda kullanarak kendilerini çok iyi sürücü olarak görüyorlar.
yani, uzun lafın kısası otomatik vitesi sevmiyorum ve dayatılmasını yanlış buluyorum. belli bir sınıfa kadar manüel vitesli alabiliyorsunher markada farklı bir sınıfancak belli bir sınıfın üzerinde araba alacaksan o otomatiği alacaksın arkadaş. neden? çünkü "pahalı-iyidir". bu mantık devam ettikçe "zeytin suyuna kuru ekmek, böyle gelmiş böyle gidecek".
her araçta sorun çıkabilirken bu konuda günah keçisi genelde volkswagen ve dsg şanzımandır. belkide insanların aracı alırken orta sınıf-aile aracı yerine üst sınıf olarak görmesinden de kaynaklı olabilir.
ama tabi bir dsg kullanıcısı olarak rahatlığın ve zevkin ta kendisi diyebilirim.
Kullanmayı düşünmediğim bir tür. O kadar uğraştım, canım çıktı düz vites kullanmayı öğrenirken ehliyet almak için. Şimdi bir de otomatik vites kullanamam.
kendisi özellikli arabaları hiç sevmememe rağmen istanbul trafiğinde size can damarı sağlayan kolaylaştırandır. uzun yolda normal sürüşte tabii ki tercih her zaman otomobil severler için düz vitestir.
Otomatik vitese laf söyleyenler;
1-) babasının arabasını arada alıp otobanda müzik sesi açıp son sürat giden erkendir
2-) çok nadir trafiğe çıkan biridir
3-) arabası yoktur sadece sallıyordur
4-) istanbul'da yaşamıyordur
5-) gerizekalıdır
istanbul trafiğinde bazen eve geldiğimde sol ayağımı hissetmiyorum lan sokarım sizin ara gazınızada vites geçişinize de 3 saat boyunca boşa al bire al nadiren ikiye al, böyle zevk mi olur amk delimi dürttü sizi.
uzun yıllar düz vites araç kullandım ve hep ergen gibi "otomatik vites efemine yeaa" dedim ben de maalesef. ancak bir seneye yakındır kullandığım otomatik aracımla gereksiz yere hamallık yaptığımı fark ettim. araç kullanma zevkini alamama falan gibi kaygılar için söyleyeceğim istanbul'da zaten araba kullanmaktan bıkıyor insan.
düz vites kullandığım araçlarda genel olarak şehir içi dizel yakıt tüketimi 7-7.5 lt/100km iken, otomatik araçta tüketim yaklaşık 8 lt/100km.ye çıkıyor. aradaki farkı aracın "vitesi ben değiştiriyorum farkını da alırım" tribine veriyorum.
araç kullanmakta büyük kolaylık sağladığı doğrudur ancak düz vitesin verdiği zevkin yarısını bile veremez. bir el direksiyonda bir el viteste ikide bir vites değiştir falan. araba kullanmayı kolaylaştırır fakat araba kullanmanın o vitesi 1 e 2 ye takmanın verdiği zevki ortadan kaldırır.
japon otomatik vitesi öneririz. yakıtta manueli yakalar, altında bile kalır. yalnız sürat yapmak yok. motorun kontrol katkısı olmadığı için tehlikeli. tiptronic de olsa öyle.
Trafigin tikandigi ve bogum bogum boguldugum, sol bacagim debriyaja pres uygulamaktan kas kutlesine donusdugu zamanlarda ahhh su meret keske otomatik olaydi dedigim cok olmustur. Buyuk bir kolayliktir vesselam. Manuel vites ameleliktir.