kural olarak en azından bir yarım saat umutla beklenen belediye otobüsünün, önceden titizlikle yapılan onca hesaplama ve kestirme çabalarına karşın asla ve asla tam beklenen, optimum noktada ya da o noktaya yakın bir konumda durmaması, mutlaka en az beş-altı metre ileride ya da geride durması, ruh hastası şoförlerin hiçbir yolcu adayının tam önünde durmamak, durakta panik ve kargaşa havası yaratmak, insanları ayağına yürütmek için özel bir çaba harcamaları.
otobüs kalabalık olduğu için dikiz aynasını göremeyen şoförün yola atlamış birisini kazara ezmemek için geride durması bu önermenin çoğudur.
yine otobüs kalabalık olduğunda durakta duracağı sırada bu kadar kalabalık sayıda yolcuyu alamayacağını hesaplayan şoförün çaktırmadan uzaması, belki yol uzar da birazı gelmez diye uzakta bir yerde kapı açmasıdır. genellikle duraktaki yolcuların koşarak olay yerine intikali neticesinde dumura uğrarlar. bu yolcular ön kapı, orta ve arka kapıdan hınca hınç otobüse doluşurken şoför bir taraftan yolcuları arkaya doğru ilerletmek, bir taraftan biletleri tahsil etmek için kalkar, genelde de kavga çıkartır. çünkü alamayacağı sayıdaki yolcuların otobüse saldırmasını üstelik tüm çabalarına karşı engelleyememiş olmanın öfkesini taşımaktadır. böyle bir şöför görülürse, "tamam ağbi, sen haklısın ağbi, aynen dediğin gibidir amca" filan deyip suyuna gidilmelidir, yoksa birine dalabilir.