fantastik bir duygu. otobüs gidiyor, kafanı cama yaslıyorsun. ağaçlar, böcekler, köy evleri, ornitorenkler tv ekranındaymışçasına önünden klip şeridi gibi akıyor. kafanda da o esnada şarkıyı içten içe söylüyorsun. gerçi biraz tırtırtır sarsıyor ama olsun. onu da kameramanın tırtoluğuna yoralım. evet.
hele gebze-harem'e falan bindiysem; bildiğin headbang yapıyorum lan. insan hiç eddie vedder şarkısında headbang yapar mı? yapmaz. işte yaptırıyorlar adama.
ta eskilerden cansıns beybi adlı bi bebek kolonyası reklamında hissetmektir kendini. kız kokusuyla arabadan iner, oğlan arka cam yapışır, kız mutlu eve gider başkasından peydahladığı bebişin altını değiştirir. emzirir uyutur. küçücük sabili evde tek bırakıp tekrar dışarı çıkar. zillinin oğlanda aklı kalmıştır, malak çocuk da inmez otobüsten, geri dönüş yolunda uyuya kalır, kız boş otobüse biner hop direkt oğlanın yanına. rrrrreklamlar.
bilinçaltının bahşettiği yanılsamanın ürünüdür. bir dönem kliplerin çoğu yolculuk temalı çekilirdi işte bi yerden bi yere gidilir camdan bakılırdı filan. özellikle 90 nlar ve hatta bi dönem 2000 nler de de öyle. popüler şarkıların klipleri için maliyeti düşüren efekt mefekt gerektirmeyen minik bi anadolu turu gibi düşünebilirsiniz. e o halde bunları izleyen insan sanki aynı görüntüyü daha önceden görmüş gibi olunca da izlediği klibi hatırlamasa da kendini klipte gibi hissedebilir.
mesela candan erçetin yalan şarkısının klibi sadece otobüste çekilmiştir. tek iç mekan var o da otobüsün içi. dış mekan yok zaten. rafet el roman, mahsun kırmızıgül v.s. şarkıcılar dış mekan temalı klipler çekmeye vakıf olmuşlardır.
bütün bunlar kafanda toz tanesinden bile küçük alanı işgal ediyorsa, kuşullar da müsaitse bi duygu salınımı yaratabilir. ve 4,3,2,1 motörrrrr.