her otobüste en az 3 adet bulunan adamdır. izlediği arabaya göre, içindekilere sitem dolu, duygulu, ''benide alın'' dercesine bakışlar atar. bayan şoförler ve etekli bayan şoförler izlenme rekorları kırar.
(bkz: aa bu benim lan)
neden ama bi sor. allah aşkına ya. bak, allah'ın adını verdim şerefsiz. çok şükür, anlatıyorum.
herkesin kendine göre bi hayatı var. ben, dersaneden eve dönüyorum, yorgun, perişan. ölmüşüm de ağlayanım çıkmamış. bakıyorum yandan bi bmw geçiyor, içinde takım elbiseli bi abimiz. kimbilir kafasında ne var? ya da benim kadar yorgun mu? o arabayı alıncya kadar benim çalıştığım gibi çalıştı mı? babası mı aldı arabayı? yoksa mirasyedi mi? çünkü benim gözümde her varlıklı insanın bir kirli çıkısı vardır. nedeni çok açık, memur mahallesinde yaşadım, yaşıyorum; arada 1 kişi zengin çıksa herkes onun ne haltlar yediğini konuşur illa ki. e ben de bu sohbetlerle büyümüş bi adam olarak, her cilalıya hırsız muamelesi yapıyorum. napiyim yani, napiyim. kıskanıyorum hacı.
bir gün türkiye'de emekçinin, işçinin ve memurun, alın terinin hakkı adam gibi ödenirse ben de kendi bmw'mden bakarım otobüstekinin haline.
(bkz: arabadaki insan bakmıyor mu sanki)
(bkz: esra erol)
gözlem için halkın arasına karıştığım günlerde yapıyorum bunu. zaten gözlem için karıştığımdan inceliyorum herkesi. genelde kültürsüz, yobaz, tikky, emo, orta halli, fakir, cahil, zengin ama ehliyetsiz gençler görüyorum. her çeşit insan bulunuyor, ama ne zaman otobüse binsem gözler sadece benim üzerimde olduğundan güneş gözlüğü ile yapıyorum bu incelememi. nitekim göz göze gelmek istemem bu tip insanlar ile.
evde televizyonda national georgraphic'te vahşi doğadaki hayvanların hayatını izler yolda da özellikle son model arabalardaki şehir hayvanlarının durumlarını izler.