çok karizmatik olduğunu filan düşünürdüm. ta ki bugün o camı açıncaya kadar. aslında açana kadar her şey yolundaydı. kızların istisnasız hepsi ısrar ettiler ve kalktım. gaz da verdiler, yiğidim dediler, aslanım dediler, açsan açsan sen açarsın dediler. dedim, açarım. açtım da...
camın açılmasıyla birlikte iki saniye önceki atmosfer, şişirme karizmatiklik, tüm kızların vermeye hazır olduğu hissiyatı filan yok oluveriyor. sanki iki saniye önce yalvaran onlar değillermiş gibi. buz gibi bir sessizlik var etrafta. ne bir kutlama, ne bir konfeti yağmuru, ne kucağıma atlayan kızlar... halbuki en azından bir alkışı hakettiğimi düşünüyordum. kandırıldım lan.
belediyeler otobüslerle biraz ilgilenseler ortalıkta bir cam yüzünden bu kadar vezir ve rezil oluşmaz camların ray kısmını yağlamak millete bir hizmettir. *
bi de şu vardır, otobüste yanındaki camı açman istenir. hay hay dersin. açmaya kalkışırsın ancak açamassın. bir daha denersin. baktın yine açılmıyo daha fazla zorlamak istemez ve maalesef açılmıyo dersin. ardından gerilim dolu dakikalar başlar. yanındaki şahıs içten içe o camı kendisinin açabileceğine inanmaktadır. en fazla 5 dakika içerisinde kesinlikle o camı açmaya kalkışacaktır. çok gergin bir 5 dakika bekler seni ve o an gelir çatar. dayanamaz artık yanındaki dingil. atik bir hareketle cama doğru uzanır ve bilir ki tek şansı vardır. o bir kaç saniyelik periyotta var gücüyle asılır. ve tabi ki de açamaz o camı. yolculuğun geri kalanı sizin için bir zevke dönüşür. haklı çıkmanın verdiği hazzı iliklerinize kadar yaşarsınız. güzeldir.
bir camı açmaya çalışan ama bir türlü başarıya ulaşamayan kalabalığın arasına dalan abimizdir, halk kahramanı oluverir bir anda.
şimdi hayal edin, bir otobüs, içi tıklım tıklım... poşetlerini yere koyup milletin geçmesini önleyen bir yaşlı teyze, "arkadaşlar arkaya doğru ilerleyelim lütfen" diyen bir muavin, "ya kaptan daha ne yolcu alıyosun? doldu işte." diyen bir başka abimiz... tipik bir otobüs faciası anlayacağınız...
ve bu otobüste bir cam var. kimse açamıyor. herkes sırayla tutuyor kulbundan, çekiyor, çekiyor, döndürüyor, itiyor fakat bir türlü açamıyor... sonunda da "of çok da sıcak değil zaten." deyip bir başkasına bırakıyor sırasını. herkes bu camdan elemli, birinin gelip de açmasını bekliyor.
ve o sırada delikanlı bir abimiz çıkageliyor. bir anda çıkarıyor v for vendetta maskesini, "dağılın" diyor ve cama yaklaşıyor. elini camın tutma yerine atıyor. birkaç kıvrak hareket sonrasında cam açılıyor. çevredeki herkes içten içe kıskanıyor bu adamı ama hakkını da veriyorlar... artık yaşadı bu adam. yol boyu gülümseyen kızlar mı dersiniz, binerken "kaptan yeter amuğa goyım" diyen abinin inerken "iyi günler" demesi mi dersiniz...
tatlı bir gururla yerine oturan, liseli cıvırların 'açtı vallahi, kaslara bak dalyan gibi maşallah' fısıltılari daha bir gaza getirip sıkışan otomatik kapıya yönelmesine sebep olur.
etrafına, yarı utangaç bir edanın koluna taktığı kim verecek gururunu salıverir.
sanırsınız adam camı değil, cennetin kapılarını açtı.
kapıyı açar açmaz huri arıyor.