büyüklerimiz tarafından zorunlulukmuş gibi görünen , anlayışsız teyze ve amcaların ortaya çıkmasına sebep olan olay.
yaşadığım bi olay:
okuldan çıkmışım 11 saat dersten sonra eve gidiorum boş bulduğum koltuğa oturdum kendimden geçmişçesine dışarı bakıorum.orda da bi teyze çok sonra farkettim kalktım hemen o yorgunlukla;
-buyrun buraya oturun(gayet sevecen bir şekilde)
-şimdi mi aklın başına geldi?(kötü kötü bakarak)
-ne?
-iki saat orda bekledim hiç vermeseydin bıdı bıdı bıdı...
-(bendekide saflık açıklama yapıorum iki saat)görmedim hanfendi gerçekten..
-saygı göstermeyen saygı göremez bunu bilesin bıdı bıdı...
baktım millet te bana boşver dercesine gülümsüyodu bnde taktım kulaklığı teyze hala konuşuodu...
bu yaşadığım olay bana elinde baston olmayan hiç bi yaşlıya yer vermicem kararını verdirtti.varmı itirazı olan!!!
bir türkiye klasiği.toplumsal şartlanmanin,gördüğünü uygulama mantığının yansımasi.Gercekten yer vermeye deger bir durum varsa(örnek yer isteyen kisinin dede/nine/hasta/sakat olmasi)yapilmamasi hos olmaz.Ancak;35-40-45 yaşında gezmekten gelen tombiş hanfendilerin başınıza dikilip sözde psikolojik baskı uyandırması ,biz belese mi bindik lan otobüse serzenişini akıllara ordan da dilin ucuna getirir.
not:ayrica etrafi 25 tane yurdum kırosuyla donatılmış hanfendilere de yer vermek gerekir.bu durumda yasa,basa,fiziksel ozelliklere bakilmaz,hanfendi bir türkiye manzarasindan kurtarilmiş olunur,sevaptir.
Bilinçli bir eylemden cok refleks haline dönüşmüş sosyolojik dayatmanın bilinçaltına kazıdığı olay.Kimi zaman uyuyor numarası yapmak,kimi zaman walkman i takıp camdan dışarı bakmak şeklinde çeşitli alternatif çözümler üretilmiştir gençler tarafından.Sorgulanması gereken gelip tepenize dikilen kişinin gerçekten yere ihtiyacı var mıdır?Nufus cuzdanında sizden once bir tarihte dogmus olması sizin de ucretini odeyip bindiginiz otobusteki oturma hakkinizi elinden alabilmesini saglar mı?Soz konusu kisi yasliysa,rahatsızsa eyvallah.Saygıda kusur etmemek gerekir.Ancak siz okulda bütün gün mühendislik dersleriyle cebelleşip kafa patlattıysanız ya da bigun onceden sınav icin sabahladıysanız,butun gun altın gununde borek corek yiyip 120 kilo olmus genc teyzelerin tepenize dikilmesi cok hos karsılanmamalıdır.
yaşanmış olay:
ben: gel teyze otur sen
teyze: sağol evladım
(ben kalkarım ve başka bir yaşlı teyze lak diye oturur koltuğa)
ben:valla aranızda anlaşın.
hiç yapmadığım bir şeydir.
başımda onca dikilen amca - teyzeye rağmen bir kere kalkıp yer vermişliğim yoktur.
çünkü engelliyim.
sırtımda boydan boya platin var.
sağolsun 13-14 yıldır beraberiz...
yani dışarıdan bakıldığında belli olmayan bir engel.
önceden engelim olduğu için kalkamadığımı anlatıyordum.
ama insanlar engelli dendiği zaman,
kolu bacağı olmayan, aksayan, görmeyen, duymayan birini görmek istiyorlar.
artı kendine bakmasın, bakımsız gezsin, makyaj yapmasın diye de bi düşünce tarzları var.
bunlar yer yer dile getirilip, yer yer gözleriyle ima edildikten sonra açıklama dahi yapmıyorum insanlara.
geçen başımda dikilen teyzeye yer verdim teyze öteki durakta ineceğim deyip beni reddetti. tam tekrar koltuğa oturacağım ki bu seferde başımda bir amca belirdi . onu da buyur ettim. o da sağlık sebebiyle oturamayacağını söyledi. sanırım basur tarzı bir rahatsızlığı vardı amcanın. yoksa, tıp litaretüründe tespit edilmiş, oturmasına engel olacak başka hangi sağlık problemi olabilirdi ki. velhasıl ikinci kez rededilmenin verdiği eziklikle tekrar yerime oturdum.
bursa'nın gezenti,bütün gün altın gününde popocuklarını yayıp oturan nadide kadınlarının,cümbür cemaat anneleri kızları bi de onların çocukları toplam 20 kişi olarak otobüse binmeleri,aralarından en yaşlısının başınıza dikilerek üzerinize yüklenmesiyle gerçekleşen durumdur.küfür eder miyim.ederim
toplu taşıma araçları bu ülkede görünmeye başladığından bu yana, adet haline gelmiş eylemdir.
yaşlısı genci, teyzesi ablası birşey farketmemeli, bu ve benzeri güruha mensup bireylere yer vermekten kaçınılmalıdır.
sırf şans eseri birkaç yıl önce doğdu diye o kişiye hürmet etmeniz gerekmez.
eğer "yaşlı" diye tabir edilen bu kişiye "saygı" gösterip yer verirseniz, siz o yaşlı kişinin şansına saygı gösteriyorsunuz demektir.
oysa saygı, o kadar basit bir kavram değildir.
saygıyı haketmek gerekir.
bizden önce doğup, ülkenin içine eden ya da ülkenin içine edilmesine göz yuman bireylerin ne toplu taşıma araçlarında oturmaya hakkı vardır, ne de o boklu ellerini öptürmeye...
kafanızı cam tarafına çevirip gönül rahatlığıyla dışarıyı izleyebilirsiniz.
çünkü, bir zamanlar o da kendilerinden sonraki nesilleri düşünmüyordu.
hem, size mi güvenip de bindi o dolmuşa?
bir kere, o dolmuşa bindiyse bu "saygıyı hak eden" yaşlı kişi, baştan kabullenmiş demektir her koşulda yolculuk yapmayı.
saygı, sevgi gibi kavramlar karşılıklıdır.
saygı göstermeyen, saygı görmez.
uzun zaman toplu taşıma kullanmadım.
şimdi ise işime toplu taşıma ile gitmek zorundayım.
anlayacağınız olaylar olaylar...*
yaşlılara zaten her zaman yer veririm de son iki gündür bir yöntem geliştirdim.
küçük çocuğu olan kadınlara yer vermektense çocuklarını kucağıma alıyorum.
durur mu çocuk, ver bana diye alıyorum kucağıma. oh mis, mıncıra mıncıra, koynuş koynuş yapıyoruz yolculuğumuzu.
ve anlamadığım kadınlar bana sinir oluyor. çocuğunu tutuyorum işte daha ne istiyorsun be kadın!
neredeyse de aynı yaşlarda sayılırız zaten, benim çocuğum yok diye şimdi sana neden hörmet göstereyim.