Otobüse binen herkesin ezberlenmiş bir rolünün olduğunu düşünmeye başladım artık.yaşlılar sürekli siyaset konuşup yeni neslin nereye gittiğine dem vurmalı daha 18'ini görmemiş gençler bağırarak sohbet etmeli eğer oturacak yer bulduysa dizilerdeki entrikaları feyz alıp yerini kaptırmamalı ve otobüsteki güzel ve egolu kız kimseye bakmamalı ama herkesin ona baktığını düşünmeli.ben ise sessizce bir köşeden bu tiyatroyu izlemeliyim.
Son Şehirlerarası otobüs yolculugumda (gece) tek başıma oturmak nasip oldu.
Dandik tvleri bir türlü çalışmadığı için muavinden kapatmasini rica ettim. Çünkü kendim bi türlü basaramadim. O da kah var gücüyle düğmesine basarak, kah benden istediği tel Toka ile ugrsmasina rağmen basaramadi.
Karman çorman ekran gozumu alıp midemi bulandirdigindan bin türlü ugrastan sonra ön koltuğa montumu asmak suretiyle tv den kurtuldum.
Kitabimi okumaya başladım. Bi zaman sonra otobüsün ışıkları söndü. Ve ben de tv üzerindeki montumu alıp onun ışığında yarı kör halde okumaya devam ettim.
Bikaç dakika sonra allahın sahibine bagislamasini diledigim, kahretsin ki dünya ahiret kardeşim olması gereken delikanlı seslenip " hanımefendi tavandaki ışığı yakıp kitabinizi öyle okuyabilirsiniz " demez mi!
Hayır ben de biliyorum yani tavanda lamba var , ama otobüse binmeyeli ne kadar olduysa artık.
Çok utandım sözlük çok.
Artık ondan sonra da saldım tabi. Uyuyakalip başımı koridor tarafina mi düşürmedim, molada sonradan aklıma gelip tuvalete giderekten muavine kendimi Tuvaletlerden mi toplatmadim. .. ooof of.
otobüsten inen kızın yanlışlıkla uzun eteğine basmıştım, kumaşı cart diye yırtıldı, değişik şekilde bana baktı.bende yüzüne bakmadan oradan uzaklaştım.
suç kızdaydı ama, bir türlü inemedi ağır ağır inilirmi öyle 2 dakika geçmişti.
çok yorgun bir gününüzde bindiğiniz otobüste ayakta kalmışsanız ve bir noktadan sonra bacaklarınızın üzerinde duramayacağınızı anlayıp, önünüzdeki demire tutunarak yere çömeldiğinizde, otobüsteki diğer yolcuların sizi kollarınızdan tutarak kaldırması ve koltuklardan birine oturtması, kişi üzerinde dumurdan dumura çalkantılara neden olur.. "iyi misin..?" sorusuyla anlarsın ki; başın dönüyor sanmışlar.. çaktırmazsın. (bkz: swh)
mekan zeytinburnu mecidiyeköy otobüsü.
yaşlı, takım elbiseli bir amca oturdu yanıma. elinde bir kağıda şiir yazmış onu ezberlemeye çalışıyor.
ay ne tatlı diye düşünmeme kalmadan başladı burnunu karıştırmaya. ama ne karıştırma?
otobüste turistler vardı ağızları açık izlediler.
muhtemelen biriyle buluşmaya gitti. şiir okurken burnu temiz olsun diye bizi harcadı allahsız.
aynı günün eve dönüş kısmında, önümdeki koltukta oturan amca birden kafasına vurmaya başladı. ulan sara krizi mi geçiriyor, noluyor demeye kalmadı ben hangi hastaneye gidecektim unuttum dedi. otobüs güzergahında bulunan hastane isimlerini söyledik de kafasına vurmayı bıraktı.
şoförün durakta gördüğü zenciyi fransızca konuşarak otobüse alması, yol boyunca sohbet edip metro durağına bırakıp gideceği yeri de tarif edip yolcu etmesi, galiba kıskandım arkadaşı şoförümden.
vize tatili sonrası iç anadolu'daki dandik üniversiteme gitmek için şahsım tarafından harem otogarındaki bir firmadan bilet ayırtılmıştır ve olaylar gelişir.
bileti telefondan ayırttığımda şubedeki görevli otobüs hareket etmeden yarım saat önce gelip bileti alabileceğimi söylemişti. neyse, trafik falan derken ben bir hayli geç kaldım, otogara indiğimde ise bilet ayırttığım otobüs firmasının yazanesini bir türlü bulamadım. bunun üzerine hemen karşımdaki aynı şehrin başka bir firmasından biletimi alıp otobüsüme bindim. o zamanlar telefon kullanmak otobüs içinde yasak denildiği için de telefonumu bir güzel kapattım.
ben kekimi almış, kolamdan bir güzel yudumlarken otobüsün muavini "siyaset delisi diye biri var mı" şeklinde seslendi. ben de şaşkınlıkla "benim ne oldu?" derken, bana telefon geldiğini söyledi. ne telefonu amk falan diye düşünürken herif beni otobüs şöförünün yanına götürdü. hani eskiden otobüslerde bulunan telefonlardan var ya böyle kablolu falan, herif bildiğin onu bana uzattı. arayan kişi ise babam... sanırım bir 5 dakika falan aralıksız küfür yedim amk.
olayın aslı ise şöyle ; ben bilet ayırttığım firmadan bileti almayınca herifler verdiğim ev telefonundan bana ulaşmaya çalışıyorlar. otobüs hareket etmek üzere ama yolcu gelmedi diyorlar. telefonum kapalı olduğu için deliye dönen babam ise başıma birşey geldiğini düşünüyor. sonrasında ise şehre giden diğer tüm otobüs firmalarını tek tek arayıp benim adıma bir bilet alunıp alınmadığını soruyor. nihayet de buluyor ancak hızını alamadığı için telefon numarasını da bulup bana otobüste ağzına geleni sayıyor.
istanbul seyrantepe topkapı hattında geçiyor.
bir zat-ı şahanemiz konu mankenimiz olacak az sonra
efendim kendileri o yol üstünde metro ** ya gitmek ister.
kendisi yolu bilmediği için şoföre demiş işte beni metro!da indir diye.
tabi o hat yoğun olduğu için şoför unutmuş bu mankenimizi.
neyse bir hatırlatma amacıyla mankenimiz sorar
- geldik mi metroya
+dahaden değil
- ama bana dediler ki burada ineceksin?
+hanfendi siz nereye gideceksiniz?
-erzincan'A halamgillere
o an tüm otobüs şok bir gülmeler falan şoför ne diyeceğini bilemedi öyle kaldı millet
sonra bir kadın anca ortalığı toplarcasına bak orayı geçtik geriye doğru gideceksin dedi
daha olay bitse gene iyi şoför durmuş kal geçirmiş olsa gerek arkadan korna sesleri falan kadın inerken o geçtiği yolun parasını da uzatıyor falan şoför bu ne diyor?
para diyince
adam hepten zıvanadan çıktı
de get in arabamdan istemem paranı falan
o kadın iner ama en az 3 dakikalık bir duraksama oldu yolda herkes ama katıksız bir yarılma kikikir gülmeler ne yalan diyim ben de güldüm özellikle halamgil kısmına .
gelen dolmuşta tam şoför yanında ki tek boş yere oturacakken "ilerden yaşlı bir teyzeyi alacağım" deyip beni ayakta dikerek ileriden 40 yaşlarında baya baya bıyıklarını boyamış göbekli bir adamı alması.
hı bir de şu sıcak günler de güneş buraya gelmez deyip 15 dakika sonra güneşin vuracağı gerçeği. dönme o göbekten dönme!
3-4 arkadaş otobüste kızları kesiyoruz bize yakın olan kızda çok fenaymış dedi bana arkadaşım aradan 30-40 saniye geçti otobüsün ani freni sonunda kız kucağımdaydı pardon diyip ayağa kalktı bizim piç arkadaşlar bıyık altından öyle bir güldüler ki hala aklımda kaldı.
üniversite kaydını yapmaya gittiğin sırada fazlasıyla dolu olan otobüste boş yer kalmayıncaya koridorda uyuyan insanları görmek. muavinin su istediğinde de kalk kendin al deyip triplere girmesi.
bir keresinde sarhoşun biri yanıma oturmuştu. ama adam aynı levent kırca'nın olacak o kadarında ki sarhoş kadar sarhoştu. omzuma yattı uyudu telefonu düştü cebine koydum. yarım saatlik yolu zindan etti. yanımıza oturan ergen benim kadar sabırlı değildi içmesini bilmiyorsan içme lan dedi atar yaptı. ha adam ayık olsa onu hayatta yapamaz yerdi çiğ çiğ. öyle dumur bi olaydı. bana illa gel içmeye gidek falan demişti ama zaten son otobüse bindik lan ne içmesi.
bugün itibarıyla yaşanandır.
kadın: beyefendi biraz uzaklaşır mısınız.
pezevenk: hanfendi nereye uzaklaşayım yer mi var?
kadın: terbiyesizliğe gerek yok. biraz uzağa git.
pezevenk: ne terbiyezliği hanfendi. ne yaptık ki yani.
gür sesli bir yolcu: daha ne yapcan hemşerim sabahtan beri dayıyon kadına.
ve bu sözden hemen sonra yolcular gizli gizli gülmeye, bazıları da homurdanmaya başlar.