Zaten toplu taşıma araçlarının pek sevmeyen bir birey olarak bazı durumlarda iyice tiksiniyorum bunlardan. Şehirlerarası veya şehiriçi bir otobüse bindiniz ve Gideceğiniz istikamet doğrultusunda yol almaktasınız kendi halinizde. Kulağınızda müziğiniz dışarıyı seyre dalmışsınızdır. Bir anda araca uzun mantolu, oldukça kilolu bir teyze biner. Çoğunlukla yanında bir de torunu falan vardır. Milleti ite kaka geçer bir yere oturur. Elinde de bir poşet vardır. Vardır da size nedir? Mi acaba? Birkaç dakika içinde olacakları bilseniz elbette o otobüsteki herkes kadar sizi de ilgilendirir bu durum. Bir anda teyzenin olduğu bölgeden bir koku yayılmaya başlar: yiyecek kokusu, böyle etli ve yağlı bir koku. Lahmacunvari. Ağzınızı burnunuzu kapatıp kokunun burnunuzdan beyninize iletilmesini engellemeye çalışırsınız fakat nafile. Şehiriçi bir araçta iseniz bol nağmeli küfürler eşliğinde aracı acilen terk edersiniz. Şehirlerarası bir araçta iseniz cehenneme hoş geldiniz.
Kriz geçirten kokudur. Börek alınmış eve gidilirken akla gelir. Böreğin poşeti sıkıca düğümlenir. Başka bir poşetin içine koyulur. O poşet de çantaya tıkılır. Çanta kokar ama otobüs asla. Kimsenin anlamayacağı bir gururla otobüsten inilir.