ya beni fark etmeden geçerse. bir kek için beni unuttun da diyemem. çaprazdaki kız ezik bile diyebilir içinden. aman bunlar nasıl düşünceler. ben göz temasını kaybetmemeye çalışayım. hah geliyor işte.
şehirlerarası otobüslerde sık karşılaşılan durum. "hangi içecekten alsam, kek-kraker falan var, hangisini alsam? yoksa ikisinden de alsam ayıp olur mu?"
+ Sıcak Suyunuz var mı?
- Var beyfendi
+ Çay var mı?
- Var beyfendi
+ Tamam ben bir meyvasuyu alıyım.
Host sıra patlattığı için araba hostsuz ayrılmıştır. Firma yolcu mağduriyeti yaşatmamak için yoldan gelen bir hostu yol ortasında indirip hostsuz otobüse geçirmiştir. Otobüse çıkan host sıcak su olmadığını fark eder ve ilk iş olarak suyu ısıtmaya başlar ama Setra gibi bir araçta değilse, 10-15 dakika boyunca sıcak suyu olmayacaktır. Hava sıcak olduğu için hemen bir su servisine çıkar. Bakar ki su hala kaynamamış ve daha kaynamaya niyeti yok, soğuk ikram yapma kararı alır ve yiyecek + meşrubat ikramına çıkar. Yolcuya "Ne yersiniz? Soğuk içecek ister misiniz?" diye sorduğu ve ikram arabasında termos olmadığı halde çay isteyen, sıcak su olmadığı söylendiğinde de hostu azarlayan yolcu da acaba bu stresten mi azarlar? Merak ediyorum sadece.
Bir de bazılarını anlamak güç. Fosur fosur uyuyor. Otobüsün başından yola çıkıyorum hala uyuyor. Tam kapının ordan geçerken "Hınkh" diye kalkıyor "Ne alsam ne etsem" diye düşünmeye başlıyor filan. Yani ikram nasıl uyandırıyor onu çözemedim.
Bir detay daha: Size verilen çay, kahve gibi sıcak içecekler yarım bardağı (Hadi 2/3'ü ) geçmez. Host ve hostesler buna dikkat etmeleri gerekir. Yolcuların da "Yarım yarım mı dağıtıyosunuz? Koskoca Kâmil Koç'a (ismail Ayaz, Metro, Pamukkale, Anadolu Turizm vb) yakıştıramadım" dememeleri gerekir. Dudak payından çok daha büyük bir boşluk gerekir.
Yani bütün bu anlattığım durumları sağlayan, bu stres midir?
metro'nun tecrübesiz host ve hosteslerinin; çay, kahve gibi sıcak ve çoluğu çocuğu tehlikeye atıcak içecek siparişlerinde oluşan durum. allah düşman başına vermesin.
Sadece kamil koçla seyahat ettiğinizde verilen kurabiyeleri bitmeden alma stresidir. O bittiyse tutku* alma stresidir. o da bittiyse ne yiyeceğim ben ya of stresidir.
stres çeşitlerinin içinde en eğlenceli olanlarından biridir. sanki onlarca alternatif varmış gibi ne alacağınıza bir türlü karar veremezsiniz, "çay mı alsam? yok ben çay sevmiyorum. meşrubat falan, ı-ıh oda soğuktur şimdi, en iyisi kahve alayım" diye kara kara düşünüp dururken muavin yanınıza gelip ne istediğinizi sorduğunda "teşekkürler, ben almayayım" cevabınıza kendiniz de dumur olursunuz.
bu arada yandaki teyzenin "kızım niye bişey almadın bak limonata çok güzel" şeklindeki yorumları da cabasıdır.
Çoğu zaman strese girdiğimiz belli olmasın diye kafamızı cama yapıştırarak dışarıyı izliyormuş gibi yapıp, ikramlarla hiç ilgilenmiyormuşuz, hatta ve hatta ikrama başlandığının farkında bile değilmişiz gibi yaparız.
uçakta benzer strese girmiştim. ilk uçuşta heyecandan olsa gerek, kan şekerim düşmüştü. hostesin kek mi sandviç mi sorusunu sandviç olarak ne tür meyve suyu olsun diye sorusuna ne olursa olsun diyerekten hanzoluğumu tescil etmiştim. allahtan kayısı vermedi de küçük çaplı wc sorunundan kurtulmuş olduk.
umutlu bir bekleyiştir. halbuki kraker veya kek ama beleş adamı mutlu eder.
hele ki kitap okuyorsan ikram senin bi önündeki koltuğa yapılıyorsa acaba ilk sana mı gelecek yoksa karşıya mı diye düşünmekten okuduğunu hiç anlamazsın. inanılmaz bir strestir.*
kulaklıkla müzik dinlerken yaklaşan host/ hostes göründüğünde kulaklık cevap vermek için kulaktan çıkarılır stres burada başlar ancak gelme sürelerinin uzamasıyla bu stres artmaya ve yerini öfkeye bırakmasıyla sonuçlanabilir.