otobüste ayakta duran şöför fren yaptığında anında bir beyin veya bayanın kucağına oturan talihsiz kızdır. hatta öyle pozisyonlar var ki 2 kere aynı adamın kucağına oturan kız gördüm. her neyse kız için utanç ama adam için bir zevktir. hemen özür dilenir, yüzde ufak bir tebessüm.
utanarak söylemeliyim ki başıma gelen durumdur. yahu bir de bayanın kucağına oturdum. her neyse tam böyle çantamdan telefonu çıkarıyorum bir yere tutunmuyorum şöförün fren yapmasıyla gittim bir tane bayanın kucağına oturdum allahtan anlayış ile karşıladı, ve bayandı. yani sonuç olarak yazar doğru bir noktaya değmiş
amerika birleşik devletlerinde iki kişinin gülmesine ve hoş bir tanışmaya sebep olacak, türkiye' de ise kafaya bir çantanın inmesine - hiç kabahat yokken - yol açacak kızdır.
otobüste yanlışlıkla kucağa oturan kız * olmasa da, otobüste yanlışlıkla kucağınıza düşen ve hoşlandığınız çocuk olursa bu, o zaman hem mutlu eder hem utandırır. sevdiceğinizle otobüse binmiş eve doğru ilerlemektesinizdir, tabii o ondan hoşlandığınızı bilmez. şoförün ani freniyle önünüzde ayakta beklemekteyken "lap!" diye kucağınıza düşüverir. sizse gülersiniz, oysa hem güler hem de kıpkırmızı olur. yolculuğun geri kalanını arkasını dönüp pencereden yolu izleyerek geçirir. ama kim bilir, bazen bir aşkın başlangıcı olabiliyor. *
şöföre küfredemez bile, ezik büzük olur, görünmez olmaya çalışır. bir de oturmadan önce oturacağı kucak sahibinin ayağına da bastıysa, kalktığında adamın tuhaf tuhaf sırıtıyor oluşunun anlamını bile çözebilecek psikolojide değildir. güler yüzlü sanır yaklaşık bir ay. bin defa falan özür dileyecek potansiyeldedir ayrıca.
beni düşüren şöförün kızı kucak kucak gezer inşallah.
üniversite yıllarımda, okul servisinde başıma gelmiş hede'dir. servis koridorunda, ayakta durmakta olan bir kız yorulmuş belli ki kucağıma oturmuştu. taksim'e gidene kadar da kalkmadı. servisten inince geldi bana bakmaya başladı falan ama enteresan bir biçimde, konuşmadım kızla. neden bilmem, şaşırmıştım herhalde. çok gençtim tabi. yaş 20 falan.