yaklaşık üç-dört yıl önce fikirtepe'den metrobüse bindim, eyüp sultan camii'ne gideceğim. bulduğum boş koltuğun birine oturu verdim hemen. yanımda 25-30 yaşlarında, kısa saçlı, hafif sakallı, geniş omuzlu, dövmeli, küpeli bir erkek görünce "ben buna hak yolunu buldurtayım" diyerek "selamun aleyküm kardeş" dedim. "selam" dedi... "havalar da ısındı haa, allahtan kadir topbaş çok çalışıyor da, bizlere şu metrobüs nimetini kullanma imkanını sunuyor. allah başımızdan eksik etmesin!" diyerek sohbete kavis verdim.
-yaa evet. çok ısındaaı hıvalaar!
+memleket nere senin hemşo?
-suadiyeliyim ben doğma büyüme..
aradan biraz zaman geçti, bir baktım herifin niyeti farklı. bacağımı okşuyor, bacaklarını bacaklarıma sürttürüyor filan. tamam mis gibi hacı yağı kokuyorum, daha 35 dakika önce gömlek cebimdeki dede yadigarı tarakla saçlarımı taradım. çalıştığım için az bıyık, yok sakal hallerindeyim filan... hani çekici gelmiş olabilirim de, niye sen lan pis ibne!
bu bana böyle sürtününce ben de çıldırdım ve bağırmaya başladım: "pis iblis, sen ne hakla dini bütün, allah yolunda düşüp kalkan, abdestini almış, eyüp sutan camii'ne gidip secde edecek birinin götünü avuçlarsın. allah sizin cezanızı versin lanet olası atayisler. kadınlar bitti erkekleri de taciz eder oldunuz." farkında değildim; ama ağlıyordum.
o da ağlayarak otobüsten fırladı. sonradan öğrendim kadın olduğunu. çok utandım, çok üzüldüm, çok ağladım; ama yaptığı her ne olursa olsun yanlıştı. izzet yıldızhan gibi adamdı...
