içi ağzına kadar kadın kız dolu tramvaya binmek zorunda kalmak. Hepsi nasıl denk gelmiş o kadar bilmiyorum. Ve gelin görün ki; afedersiniz de tamamen yapışıyorsa herkes birbirine çok zor bir durum yani. Çünkü arkadaki kız sana yapışmış durumda, yandaki de öyle ve sende başkasına yapışmışsın. Abi bir erkek için çok zor. Çantayı önden giyersin, tutunacak yer yoktur, elinin kimseye çarpmaması veya onların senin eline çarpmaması gerekir, dengede duramayıp yığılanlara karşı dengeni korumaya çalışırsın ve düşmemeleri için elini, dirseğini engel olarak koyarsın. Nefes alınmaz off! Daraldım beh!
inmesi de çok ayrı dert bunun. Neyse bunu erkekler iyi bilir efendim.
- herkesin otobüsün ön tarafında toparlanması ve arka tarafa doğru yürümemesi.
- şehir içinde sıkışan trafikte, sıcak havada, klimasız otobüste ve ayakta yolculuk ederken camların açılmaması.
önünde boşalan koltuğa 10 metreden atlayan ablalar.
sanki rezervasyon yaptırmış amına kodumun.
çanta atan var lan, biri kalkıyo, abla 5 metreden çantasını atıyo boş koltuğa.
nasıl bir beyin, nasıl bir bünye. sanki eve götürecek amk. koltuğunu.
lan zaten götün çapı 160-170, daha fazla oturup ne yapacaksın.
- Telefonuyla yüksek sesle konuşanlar. Böyle insanları kapı açıldığında aşağı ittirmek istiyorum. (Yani bize ne senin ofisindeki klimanın su damlatmasından..)
- Duşun icat edilmediği orta çağ avrupasından otobüse direk ışınlanan tekeler. (Bunlar da lütfen ölsün, tahammül edemiyorum)
otobüsün ön tarafında mantar gibi bekleyen kalabalık güruhun başını çektiği sebeplerdir. en fazla orta kapıya kadar ilerliyorlar. zannedersin ki otobüse ilk bindikleri bölge afrikadaki aslanların falan bölgelerini işaretlemeleri gibi bunların oluyor. müsaade istiyorsun ters ters bakıp müsaade etmiyorlar ki arkaya ilerleyesin. ite kaka geçiyorsun bu sefer söyleniyorlar aptal aptal. ben fiziğimden ötürü yarma harekatı düzenleyerek ilerliyorum. açıkçası normalde insanları rahatsız etmekten imtina ederim ancak bunlara böylesi müstehak. ses de edemiyorlar çok eylenceli oluyor *
sonrasında otobüse binmeden seri şekilde sigarayı kökleyenler var. zannediyorlar ki o dumanı üfleyince hiç koku falan kalmıyor. her nefes alıp verdiklerinde yakınlarındaki herkesi rahatsız ediyorlar ama umurlarında değil. allahtan boy farklarından dolayı bunlarla da fazla muhatap olmuyoruz.
telefon ile bağıra çağıra konuşanlar ve kahkaha atanlar. bunlara söylenecek çok bir şey yok. allah ıslah etsin. bu saatten sonra eğitemezsin de bunları. toplumla yaşamanın ne olduğunu bilmiyorlar.
gerçekten oturmaya ihtiyacı olanlar insanlar ayakta sağa sola savrulurken hiç istifini bozmayan gençler. bunlarda hiddetimizden nasiplerini alıyorlar düzenli olarak. yüksek ses ile "yer versenize amcaya, teyzeye lan ne biçim gençsiniz" deyince kalkmak zorunda kalıyorlar.
fordçular falan var ama bunların sayısı eskiye nazaran bayağı azaldı. eskisi gibi insanlar çok umursamamazlık etmiyorlar o yüzden meydan dayağı yeme riski yüksek olduğundan eskisi kadar fazla fordçu yok.
sabahın beşinde önünüzdeki koltuğa çocuklu bir ailenin oturması ve çocuğun sanki boğazını kesiyormuşcasına bağırması, ağlaması.o anı anlatmak, tarif etmek imkansızdır.çocuğa kızamıyorsun, sus diyemiyorsun.bu işkencenin yaklaşık 5 dk sürmesi.babasının biçare susturma çabaları, allah'a susması için dua etmesi.tam kriz sebebiydi allah'tan uyudu.
ergenliğe koşar adım girmiş her kızın ses tellerini de beraberinde incelterek yaptığı erkek muhabbetleri,freni keyfine göre kullanan şoförler,120yle giderken,durağa 10 metre kalmışken,şoför e5'te kaptırmış giderken düğmeye önceden basmayan zeka küresi yolcular,insanın üstüne oturan yaşlı teyze populasyonu,mevsimine göre üreyen,insanın her boşluğuna girmeyi görev bilmiş sineğimsi varlıklar ve bir türlü varılamayan duraklardır.lanet olsundur.