Bindiğim otobüste son durağa yaklaşmış iken, hayatta en tahammül edemediğim hareket olan şak şuk sakız çiğnenmesini sanki inadına öğrenmiş olan bir kadının, çocukları kucağında olmak suretiyle sinir sistemimi boşaltmaya çalışması hadisesidir. Boş otobüste şişirdiği sakızın patlaması ise fevkalade yankı yapmıştır. Bu bayanın başörtülü olması ise beni sukutu hayale uğratmıştır. Fakat dikkatimi farklı yerlere çekmeye çalışırken aklımdan, sakız sesleriyle müsterek yunus emrenin şu şiiri yankılandı: illa edep, illa edep...