otobüste kitap okurken midesi bulanmayan insan modelidir. 4 yıl ayda 2 kere bursa-ankara arası yol yaptım. bir sayfa bile kitap okuyamadım. midem bulanmasın diye 6 saat boyunca ölü taklidi yaptım.
hakkaten nasıl okuyorsunuz anlamıyorum pencere kenarında , bi kere gözünün ucuyla şarampol gözüküyor ve dolayısıyla dikkatim dağılıyor bir türlü odaklanamıyorum.
gece on-on bir sularından okuyorsa, muhtemelen birisiyle göz göze gelip de güzelliğinin başına bela olmasından korkan bir kızdır.
belki de kimseye yerini vermek istemeyen insandır. hiç görmemek ve vicdanını rahatlatmak adına yapabileceği daha faydalı bir eylemi henüz yoktur.
kim bilir belki de sınava gidiyordur.
peki ya kitabı çok akıcıysa? üzülmeyin bunu da düşündük. akıntıya kendisini kaptıran insandır. "bir sonraki durak hastane" işte bunu duymayacaktır.
zamanını en iyi şekilde değerlendirmeye çalışan insandır. benim anlamadığım nokta bir insan otobüste hiç tanımadığı insanlara neden entel görünmeye çabalasın. birini etkilemek istiyorsa davetkar bir bakış fırlatması daha etkili olmaz mı? nedir o öyle kafası kitapta gömülü, etraftan soyutlanmış haller? kim kitap okudu diye birinin yanına gidip senden etkilendim derki? yada kitap okuyan için otobüsteki tanımadığı adam nekadar önemlidir? medeni ve aydınım demesi ona ne kazandırır?
kimseyle göz göze gelmek istemeyen insandır. lan bazen öyle bakıyolar ki, böyle yicek gibi, cinsiyeti önemli değil, napıcanı şaşırıyo insan. kitap okuyanlara hak veriyorum, ben de genelde telefonla ilgileniyorum amk.
uzun otobüs veya tren yolculuğundan nasıl keyif alınacağını bilen insandır. istanbul trafiğinin yoğunluğunu düşünürsek şehirler arası olmak zorunda da değildir.
okuduklarından değil sırf entel gözükmek için, lan senin orada aklına ne girecek hadi konsantre oluyorsun diyelim senin okuma zevkini ... Orada kitap okyamassın be kardeşim yazıları zor takip edersin titreşimden defol git başka bir yerde entelleş.