şehirler arası otobüsteysenin çok büyük ihtimalle çok büyük bir bok yemişsinizdir. pişmanlık ömür boyu. bir başka pişman şöyle demiş
Cama dayanmış başım. Dışarıda bitmek bilmeyen karanlıklar. Dağların karanlık köşkleri gibi ormanlar. Rüzgarların boğulduğu, sevgilinin gür kara saçları gibi ormanlar. Kapkara bir cazibe, hayatımı bir daha ruhuma sarar. Gel de çöz, ağır bir sıkıntıyla kurşun gibi katılaşırım. Karanlık, ruhuma gölgelerden çamurlar uzatıyor!
eskiden kırmızı-beyaz veya kırmızı-mavi deri koltuklu ikaruslarda yapmayı çok severdim. sonra ikaruslar gitti de benim beyin hücrelerim kurtuldu. ama o körüklülerin sesini bile özlüyorum bazen.
herhangi bir tümsek geçişinde kafanızı cama çarpmanıza sebep olacak hareket. en doğrusu perdeyi kafanız ile cam arasına sıkıştırıp o şekilde durmak ya da uyumaktır.
şu keyfi bugüne kadar bir kere yaşayamadım, ne zaman otobüste cama kafamı yaslasam, sarsıntıdan hep rahatsız olmuşumdur ve bu eylemin süresi 10sn'yi geçmemiştir. Hep imrenmişimdir, cama kafasını yaslayarak uyuyabilen insanlara otobüste. otobüsteki o kalabalığın arasında kalan yalnızlık güdüsüne, yanında yareni, sevdiceği, annesi, babası gibi yaslanacak bir omuz bulamayanların, kafalarını yaslayabilecekleri bir destektir otobüs camı. kah uzaklara dalınır, düşler kurulur, kah uyumak suretiyle, günün yorgunluğundan bir nebze kurtulunur.