otobusun en saf, kandirilmaya en acik insanidir, yol uzerinde bir migros, tansas, cami, belediye binasi okul ve ya tanimlanana yakin bir sey gorup rahatlama cabasindadir.
kişinin de utangaç olduğu varsayımıyla; kış aylarında yaşanırsa bu durum buğulanan camı defalarca silip, camdan dışarıya bakıp ineceği yeri bulmayan çalışan kişidir.
yol boyunca güvercin ürkekliğiyle seyahat eden kişidir. kafasını bi o yana bir bu yana güvercin gibi döndürerek seyahat eder, yanındaki insanlara da rahatsızlık verir.
nedense gerilir inme vakti yaklaşınca insan, içinden tekrar eder söyleyeceği cümleyi ve gözlerini belertip camdan dışarıyı görmeye kasarken komik hallere bürünür... Minübüsçü dayıların agresifliğinden tırsmaktan mıdır yoksa topluluk arasında ebele ebele diye konuşma korkusundan mıdır bilinmez ama sanki en kuul insanları bile az biraz kasar bu durum...
çok komiktir. geçenlerde beylikdüzü otobüsünden, bakırköy otobüsüne binen kadın, şoföre ineceği yeri söyledi, ardından da beylikdüzü'ndeki akrabası olsa gerek, "tamam yaa merak etme ben ineceğim yeri biliyorum, sorun yok" dedi şivesiyle. kuleliye doğru geldiğimizde kadın şoförün yanına gitti ve "sefaköy'e daha gelmedik mi?" dedi. şoförde: "abla sefaköyü geçeli 5 durak oldu nerdeyse, sen niye şimdi söylüyorsun" gibilerinden bir güzel azarladı. * ilk otobüse bindiğinde telefonda yaptığı artislik yerlerde tabi. *