bu dingil aynı zamanda servis filosu kurmuş sıfırdan,babasıyla kavga etmiş, abisine kızmış sonrada hanımı da katmış önüne düşmüş istanbul yollarına falan. iyi de bana ne be hemşo!
günlük hayatlarında başa çıkamadıkları yaşam zorlukları karşısında yaşadıkları stresten biraz olsun kurtulmak için, karşılaştığı kişilerle tüm hayatını paylaşmayı çözüm olarak gören kişilerdir. sadece otobüste de değil, parkta, bahçede kendinle başbaşa kalmayı isterken gelip yanına oturuverirler. aslında bu kişileri suçlamamak gerekir çünkü yaptıklarını çok da farkında olarak yapmamaktadırlar, 'aman ben şu yakışıklıya ya da şişkoya bugün bunları yaşadım bir anlatayım.' diye kafalarında kurgulamazlar, o durum gayet spontan gelişir. ama karşısındaki insanı yorduklarının da farkına varamazlar ki işin en vahim kısmı da orasıdır. diğer kişi için eziyet olur bir yerde. * sonuç olarak pek de fazla yapacak bir şey yoktur, 'banane amca,teyze,arkadaş' deyip g.t etme ihtimali dışında...
şehirlerarası otobüslerde genelde kulaklıkları çıkarıp cevap vermek zorunda kalmanız hedef alınan 'yavrum saat kaç?' sorusuyla başlayan ve ardından istemeye istemeye dinlemek zorunda bırakıldığınız hayat hikayesinin baş kahramanıdır kendisi.