dershaneye gitmek için kadıköy otobüse binersiniz ve şansınıza boş bir koltuk bulup oturur çantanızdan elif şafak'ın iskender kitabını çıkarır okumaya başlarsınız. bir ara birinin sizin göğüsleribizi kestiğini hissedip başınızı kaldırır ve yanı başınızda ayakta duran, kirli gömleğinin altında beyaz atleti belli olan, orta yaşlı kısa boylu, esmer ve olabildiğince kıllı bir yabancının göğüslerinizi kestiğini farkedip tişörtünüzü biraz yukarı doğru çeker ve tekrar kitabınıza dönersiniz ama bir kaç durak sonra yine aynı hisse kapılıp başınızı kaldırdığınızda yine aynı yabancının göğüslerinize baktığını görüp "beyefendi neye bakıyorsunuz" bağırırsınız, bunun üzerine yabancı "şey göğ... şey ben yabancıyım da buralara, merdivenköy polikliniğinde incektim de, kaçırmayayım diye camdan dışarı şey yani, camdan dışarı bakıyordum işte" der. siz bu iyi kalpli yabancıyı yanlış anlayıp hakkında kötü şeyler düşündüğünüz için özür diler ve "merak etmeyin, polikliniklere gelince size söylerim" diyerek yardımcı olmaya çalışırsınız.
bir yazarın açtığı başlık sayısının, entry sayısına yetişmesi hatta başlık sayısının önde olmasıyla (yani ota boka başlık açarak) oluşan kalitesiz başlıklara örnektir okuduğunuz. hiç değilse tanım olsada otobüste göğüslerinizi kesen iyi kalpli yabancızedeler çoğalmasa.
(bkz: bilinçli gençlik projesi)