uzun yol otobuslerinde kisinin basina gelen talihsiz eylemdir. herkes kulakligini takip koltuguna yayilmis televizyonunu izlerken siz bos bos bozuk ekrani seyredersiniz. bir de koridor tarafindaysaniz, hele yaninizda ebatlari genis veya cocuklu bir yolcu varsa, ya da nahos kokular yayiliyorsa vay halinize bitmez o yol. su an mesela 75. kere bozuk televizyona denk geldim. yan koltuktakinin hababam sinifindan otlaniyorum.
bir kez başıma gelmiştir. koca otobüste yalnız sizin koltuğunuzun tv sinin bozuk olduğuna mı yanarsınız, yan koltukta horul horul uyuyan amcanın tv sine göz ucuyla bakmak zorunda oluşunuzun verdiği dayanılmaz ızdıraba mı katlanırsınız yoksa bir dalgınlık anıyla aslında oturmanız gereken koltuğun yanınızdaki amcanın koltuğu olduğunu öğrendiğinizdeki can acısını belli etmemeye mi çalışırsınız hepsi de ayrı zordur.
14 saatlik kayseri-bursa seferinde başa gelmesinin tadı bir başkadır. neyse ki her görevliye minimum 10 kez söyleyerek adamları bıktırma yöntemiyle çözülebilir. "yapalım da sussun artık şu artık amk" dediler büyük ihtimalle. evet yapıldıktan sonra hiç açmadım bile.
insanı otobüsün ait olduğu firmadan soğutan durum.
otobüsten sorumlu muavinin sürekli tv leri kontrol edip, arızalı olanları gereken yere iletmesi ve duruma müdahele edilmesi gerekir. aksi takdirde o insanların haklarına girilmiş oluyor. bileti satın alan kişi tv nin olduğunu ve normal olarak çalıştığını düşünerekten satın alıyor çünkü. piyasada yer edinmek isteyen firmaların bu gibi ayrıntılara önem vermesi gerekli.