kıçını göstermiyor ya, ne var bunda diye sorulası durumdur. yahu arkadaşım, baldır baldan tatlıdır.* ne var bunda! sapıklıkta sınır tanımıyorsunuz yani. yok baldırını gösterdi, yok dondurma yedi, yok bilmemne yaptı. bunu yapıyor diye orospu mu bu kız yani? iki dakika akıllı olun ulen... !!!
Posta = haya manyağı kız.
Zaman = Bu günleri de mi görecektik.
Vakit = beklenen mesih artık gelsin.
Sabah = Seksomanyak kızın hazin hikayesi "Günaydın" ekinde.
ne hasta ruhlu insanlar var onu gördüğümüz tespitler. kızın baldırına bakıp kare kök alacağına önüne baksaydın denilesi durum. kız senin şeyinin terbiyeci mi?
yanımda oturup, üstelik sıkış sıkış dolu bir otobüste ayaklarını hayalarıma değdirmeye çalışan bir kız gördüysem koca otobüs beni siksin.Böyle bir kız modeli yok dünyada.
bir toplu taşıma aracı olan otobüse yakışmayacak derecede açık giyinmiş, bununla da yetinmeyip ahlaki değerlerimizle oynamaya çalışan, baldırını göstererek ne kadar hasta ruhlu olduğunu gösteren kızdır.
yaşadığım bir olayı anlatarak bu kızı daha iyi anlamanızı sağlamak istiyorum.
az evvel yaşadığım o korku dolu sahneler hala gözümün önünden gitmedi arkadaşlar. adeta bir korku filminde ilk ölen kişi olacaktım sanki. arkadaşlar hala tir tir titriyor, soğuk terler boşaltıyorum. yani hadi ben böyle ahlaksızlıklardan çok gördüm, ya kızın annesi babası yok muydu? hiçbir mümin o kızı uyarmadı mı? ne hallere düştük ey ümmet-i alem.
bir arkadaşımla buluşmak ve hayata dair tespitlerde bulunmak adına sözleşmiştim. buluşma yerine gitmek için otobüse bindim. bindiğimde şeytani bir ses geliyordu. hislerim bana kötü birşey olacağını söylüyordu sanki. elbette hislerim yanıltmadı beni. karşılıklı koltuklardan birine oturdum. karşıma ise yeşil eşofmanlı, sarı saçlı, dudağındaki rujun rengi kırmızı olan bir kız bindi. kulağında da kulaklık vardı. sanırım izmir marşını dinliyordu. çantasından üstündeki yazıyı tam okuyamadığım, fakat zannedersem calippo yazan bir dondurma çıkarıp yemeye başladı. kalkmaya yeltendim, fakat otobüs sıkışık olmuştu iyice. lanet olsun ki, bir tane de yaşlı yoktu. kız bu sefer dondurmayı öyle ahenkle yemeye başladı ki, inanamazsınız.
camdan dışarıyı seyretmeye başladım. kız bu sefer ayağıyla dürtmeye başladı. ayakkabısını çıkartarak, afedersiniz hayalarıma doğru uzattı. hemen indirdim ayağını. bununla da yetinmedi elbette. bu kez de ilgilenmediğimi görünce, ayak bileğinden eşofmanını yukarı doğru sıyırarak baldırını göstererek, şap şap vurdu. vay be ne balık etliyim dedi.
kalkıp kızın ağzına şamar vurdum. ahlaksız, hiç utanmıyor musun? bunca insanın içinde beni nasıl taciz edersin, pis kevaşe dedim. herkes susmuş bana bakıyordu. kız utanarak şofore bağırdı. cüzdan, cüzdanımı düşürdüm şöfeer beey dedi. yaklaşık 24-25 yaşlarındaydı. şoför durdu ve kızı indirirken, cık cık ne hallere düştük gibi bir tepki verdi. otobüs hareket etmeye başlayınca, az evvel yer vermek için aradığım bir teyzeyi gördüm. yanıma yaklaşarak sırtımı sıvazladı. aferin sana evladım, kötüyle kötü olmadın dedi ve su uzattı. çok korkmuştum, kalbim taşikardı olmuş gibi atıyordu. teyze; gel otur evladım, sizin gibiler olduğu sürece bu ülkenin sırtı yere gelmez dedi. korktuğumu anlayan diğer teyzeler otobüsü durdurtup, başparmaklarıyla damağımı yukarı çektiler. korkuya iyi gelirmiş, öyle dediler. yol boyunca bu olayı istişare ettik, otobüsten indiğimde; az daha bir kevaşenin oyununa geliyordum. sen beni kötülüklerden koru yarabbi diyerek mutlu mesut arkadaşıma geldim.