insanı şifre çözücü ile dolaşmaya zorlar üstadım, şifre çözücü ile dolaşmaya.
otobüsler ile seyahat etmek birçoğumuzun hoşuna giden, değişik, eksantrik bir olaydır. eksantriktir ki daha önce rastlamadığınız olaylara şahit olur, bebek ağlamalarına kaç saat dayanabileceğinizi tespit eder, ilerki dönemlerde bu tesbite göre evlenir ve çocuk yaparız.
sevilir yani otobüs seyahatleri. her ne kadar şikayetçi olsak da monoton, bir halt değişiklik yapamadığımız yaşantımıza farklı adrenalinler katarız. eğer biraz fazla sosyal isek, otobüsteki çocuklara bakıcılık bile yapar, bebekleri havaya fırlatır, fırlatır tutarız.
buraya kadar her şey güzeldir herhalde. değilse de öyle hayal edin.
sıkıntı yaratan konu hostlardır.
bu hostlar duraklama yapılacağı zaman, dinlenme tesislerine gelindiği zaman öyle garip bir ses tonu ile konuşurlar ki, dersiniz: ''ben aptal mıyım da anlamıyorum bunları. komşu yolculara sorarsınız, o da ''i don't understand.'' der.
bu sefer yolcular arası bir tedirginlik oluşur. herkes deve kuşu gibi kafasını kaldırır sağa sola bakar ki acaba bize ne dedi bu host.
- üstadım kaç dakika dedi?
+ valla üstadım 30 dakika duydum ben sanki. ama bana göre hareket etme, biletin yatar.
- olmaması lazım üstadım. 60 dakika dedi sanki. yani bu uzun mola. 60 dan aşağı kurtarmaz
+ efendim siz kaç dakika duydunuz? yardım ediniz, dakikalar ilerliyor.
% vallahi ben mola dedikten sonrakileri takip edemedim. bir dahaki sefere elimde kağıt kalem olacak. kaydedeceğim.
+ neyse bari bir işeyelim de yeter. şimdi bir de burada bırakırlar bizi allah muhafaza.
evet üstadım, maalesef mikrofon ağza sokulup da konuşulduğu için uğultudan başka bir şey duyamaz yolcularımız. bu konuya el atmaları gerekiyor bilim adamlarının.