Bir tanesine dun bostanci koprusu uzerinde bindigim otobuste denk geldim. ilk diyalogu bir kadindan yerine akbil basmasini istemesi oldu. Akbili bastilar bu defa arkada duran genc bir kiza "ilerlesene" dedi. Otobus sahi cok kalabalikti. Kiz "nereye ilerleyeyim teyze yer mi var" deyince kadin cok sinirlendi. "Sen kime teyze diyorsun? Sensin teyze. Bana sakin teyze deme" Ayarinda epey bi soylendi. Sonra bir tane hafif yaslica amca "tamam tamam bana dedi o teyzeyi size demedi" deyip ortaligi yatistirdi. En son kadin inmek isteyip one dogru yurumeye baslayinca kendisine teyze denilmesini isteyen adam "hanfendiye yol acin" diye seslendi. Biz yol acarken kadin sofore "on kapiyi da acar misiniz" dedi. Sofor de bardaktan tasan son damlayi soyleyerek, bombanin pimini cekerek "acarim tabi teyze buyur" deyince teyzenin gozu dondu. Sove sove indi otobusten. Pesinden 2 durak daha gulduk allah affetsin.
Uzun lafin kisasi Bu teyze lafini sevmiyorlar galiba.
sevgili teyzelerimiz, şehirler arası otobüslerde olduğu gibi; şehir içi otobüslerde de fırtına gibi esmektedirler.
olay balıkesir üniversitesi çağış kampüsüne çıkan herhangi bir körüklüde geçmektedir. teyzemiz de sırt ağrıları için tıp fakültesine gitmektedir.
- çocuğum hepiniz doktor mu çıkacaksınız?
- hayır teyze.
- ne yani hepiniz hasta mısınız?
- hayır teyzecim okula gidiyoruz biz de.
(aniden teyze yaklaşır)
- kızım ne okuyorsunuz siz?
- turizm teyze, şu ilerideki bina.
- sen boşver orayı, gel benimle inelim tıp fakültesinde. bi sürü doktor var buluruz sana bir tane.
kafanın dibinde bekleyerek ayağa kalkmanı bekleyen, kalkmayıncada "biz gençken..." veya "bu gençlik nereye gidiyor böyle" tarzı cümleler eden teyzelerin bütünü.
otobüse biner binmez annelik içgüdüsü gibi mutlaka oturması gerektiği hissine kapılan ve gözleriyle yer verecek vatan evladı var mı diye etrafı tarayan avcı kadın kişi.
uyutmayan anne, baba, memleket üçlüsünden girip * otobiyografisinden çıkan teyzelerimizdir. bazıları bismi teyzelerdir ki hiç susmazlar. allah kolaylık versin denilesidirler.
biz onlara gün teyzeleri deriz.tüm gün oturup hamurişine yumulup sonra da çok yorgun gibi tıslayarak gelir otururlar.nefes almadan konuşurlar ve insanı canından bezdirirler.
saat 12.00 ve 17.30 saatleri arasinda belediye otobüsünde görülen oldukça kilolu ve terli teyzeler büyük ihtimalle ya ev gezmesine gidiyorlardır ya da dönüyorlardır.
bunların tipik özellikleri; kapkaç senaryolarının en sıkı takipçisi olmalarına rağmen tombik bileklerdeki kalın altın bilezikler, pardesüden fırlayacak gibi olan tombul memeler, gıdıyı ortaya çıkaracak şekilde bağlanmış başörtüsü, alınlarındaki ter damlaları, bilekteki ev terliği poşeti ve her seferinde hayatlarında ilk kez otobüse biniyormuşcasına acemice davranışları ve bir türlü ayakta dikilemeyişleri.
eğer otobüste bir erkek öğrenci varsa, tüm yolu tıkamış olmalarına aldırmaksızın başınıza dikilir, usanmadan çıkh çıkh çıkh çıkh diyerek ayıplama efekti yaparlar, yakınlarda birilerinden bir sinyal alınca da gençliğe hutbe yazmaya başlarlar.
eğer kız öğrenci ise memelerini omuzlarına koyarlar göbeklerini de kucağın, artık sıkıyorsa kalkıp yer vermeyin.
yanınıza oturduklarında da kucaklarına aldıkları hayvani ebatlardaki poşedin aslında sizin kucağınızda durduğunu farketmeksizin görümcelerinin nemrutluğundan sultanahmetteki falcıya, gelininin huysuzluğundan kocasının prostat ameliyatına uzanan geniş bir sohbet yelpazesi serilir önünüze.
zayıf otobüs teyzeleri ise genelde daha insancıl, kadirşinas ve sempatik olurlar. yer verildiğinde gerçekten minnet duyar, sizden önce ineceklerse, yerinizi iade etmek için gözleri ile sizi ararlar, nazikçe okulunuzu sorup başarı dilerler. bazısı; -pek yalnızım da konuşacak insan arıyorum, başınızı şişirdim bile- derler.
onları severiz,ötekilere herşeye rağmen direnir yer vermeyiz.
eritsin hem biraz yuttuğu börekleri, kısırları. benim zaten işim başımdan aşkın, dokunsan yığılacam, annem de yok ki yanımda kısır yapsın..
buğün dershaneden çıktık, her zaman ki 78 ya numara bindik.*
şarampol, sigorta derken çallı da klasik bir teyze elinde poşetlerle bindi. şöföre:
-nerde kaldın olum, sanki cavur elinden geliyon allah allah.
kaptan ne desin ki... he teyze trafik falan...
bu teyze eminim en fazla 10 dakka beklemiştir.
Cık cık cık cık sesleriyle tip tip sizi süzen teyzelerdir. Hiç bir kabahatiniz yoksa da bir sorun cıkarırlar.Yer versen hakaret anlar vermesen terbiyesiz derler..
+Uğraşma telefonla evladım görmüyor musun hava bozuk, öldürecek misin bizii???
-iyi de teyze ben telefonla konuşmuyorum ki elimde durmasından ne zarar gelir?
+Hepsi böyle bunların, yasak oglum bırak telefonu...
Bazıları da vardır ki iyi niyetlidir. Fakat her lafa atlamasalar olmaz mı sanki?
Otobusteki herkesle tanışmak, laflamak zorunda sanarlar kendilerini...
her otobüste mutlaka bulunan evlere şenlik teyzelerdir. ota boka karışırlar. yok müziğin sesini kıs, yok camı kapat, yok az sağa kay, yok ben ters oturamam yer değişelim gibi konularda pimpirikli olan teyzelerdir. saygılı olsa başım üstüne.. ama isteklerini hırçın ve kinli bir ses tonu ile söylerler.
düğmeye basmadığı için durakta kapı açılmadığı zaman şöföre bağıran bin türlü olay çıkartan teyzelerdir. ve yanındaki ile birilerini eleştirmeyi çok sever bu tipler.
otobüslerde avlanırlar. gününün çoğunu kendine yeni hayat alanları aramak üzere seyahat içinde geçirirler. gözüne kestirdiği avına sinsice klark çekerek * telepati yoluyla hipnotize edebilirler.
gündüz avlanırlar. avusturalya da yaşayan zehirli türevlerine nazaran daha sade bir görünüşe sahiptirler. lakin başörtü, türban yahut saç renklerindeki farklılıklar zehir derecesi ile doğru orantılır. gözlerine uzunca bakılmamalı, karşı atak için bol keseden küçük emrah izlenmelidir.
bu teyzelerin düzenli olarak kullandıkları bir hat varsa, sabah durak yolunda sıra kapmak için yanınızdan koştura koştura geçişlerinden tanıyabilirsiniz onları. tabi başka başka özellikleri ve orjinallikleri de vardır bu teyzelerin.
her gün aynı otobüse binildiğinden artık birbirlerini tanımışlar hatta birbirleri için belli duygular bile beslemişlerdir, belli gruplara ayrılmış bile olabilirler. tabii bu grupların kıstasları belli bir eğilimde değildir. komşuluk ilişkileri, o hattı kullanma geçmişi, inilen durakların yakınlığı, belki de sadece tesadüfen yanyana oturmaları bu gruplaşmalarda rol oynamış olabilir. garip bir şekilde o gruplar arasındaki ayrım, birbirlerine karışmamaları hali sezilir otobüsteki 'tarafsızlar' tarafından...
bazen bu gruplar otobüse binerken sıra kavgasına girişebilir. koskoca otobüs teyzeleri ** bir anda birbirlerine laf sokuşturmaya başlarlar. bu eylem sonunda otobüs altın günü kıvamını alabilir. ayrıca sıra kavgası da gruplara ayrılmanın başka bir şeklidir. belirteyim.
bir de bu teyzelerden bazıları vardır ki yolcuğu altın günü kıvamından daha da beter bir cehennem azabına çevirebilir. mesela ki otobüs tıka basa doludur her zamanki gibi ve bu teyze sanki bir tek o sıkışıyormuşcasına konuşur da konuşur. şoförden klima ister, otobüsün yarısı yağmurda ıslanmışken, o yetmez biraz sonra ay bayılcaam açın şu camı der, yine kimse sallamazsa yanındakilere takar. erkeklere, erkeksiniz yukarı uzansanıza kadınlar uzanamıyor işte veya aynı yere tutunan diğer insanlara elini şuraya koy elime değdirme şeklinde ayar vermek suretiyle zaten cehennem olan otobüs yolcuğunu iyice çekilmez hale getirir.
aralarında bir tane de otobüs abisi bulundururlar ki ilerki duraklardan binecek diğer otobüs teyzelerine yer versin. ola ki bu otobüs abisi bir sefer yorgunum uykusuzum gibi mazeretlerle yer vermeyegörsün, o andan itibaren otobüs çocuk parkına dönebilir. tüm otobüs teyzeleri hep bir ağızdan adamcağıza laf sokmaya başlarlar. napsın adamcağız çaresiz iki durak sonra bilmemne ablaya yer vermeye mahkumdur her türlü.
madem o kadar yazdık burdan her sabah sırtımda oturan o teyzeye de seslenmek istiyorum!
be kadın o daracık yere girmek için ne uğraşıp duruyorsun adam gibi koltuğa otursana be! senin yüzünden tepemde saç kalmadı, uyuduğum iki yudum uyku vardı, ona buna sataşayım diye cırlarken içine ettin ses etmedim. ama haykırıyorum şimdi! nefret ediyorum senden! her zaman bindiğin durakta seni görmediğimde o günü yanıma kar sayıyorum. canımdan bezdirdin. binme artık o otobüse. neyle gidiyorsan git ama benim bindiğim otobüste görmeyeyim seni. yeminlen oturduğun o tekerlek üstünü iğnelerle kaplıcam bi sabah. yürü git şimdi! *
doğada yaşayan bu teyze türünün en genel özelliği cam düşmanlığıdır.
teyzeler için cam açma mevzuatı boğaya kırmızı gösterme gibi bir mevzudur.
bu tür teyzeler cama düşmandırlar ama onsuz da yapamazlar. bir şeyler yapıp edip
minübüste ve otobüste stratejik olarak önemli olan cam kenarlarına otururlar.
nadir olarak cam kenarına bir insan evladı oturup camı açmışsa hemen onun
arkasında koltuğa otururlar ve öndeki cama müdahale ederler. cam kapansa dahi çene kuvvetleriyle sizi rahatsız ederler.
taşıtın içi cehennem dahi olsa taviz vermezler. sıcak ,ter ve osuruk kokusunun burun direklerinin içine sıçması onlar için önemli değildir.
çünkü gururları sıcaktan önce gelir.