Dinlenme tesislerinden de otobüslerin verdiği molalardan da nefret ediyorum.
Sırf birilerine para kazandırmak için 40 dakika boyunca oralarda oyalanıyoruz. Otobüs firmalarının gecenin 2sinde 3ünde yarım saatten fazla mola vermesinin başka bir amacı yok çünkü.
Gecenin ayazında, lastik çizmeleri, ağzında sigarasıyla, buz gibi sularla haşır neşir olarak, ekmek derdine düşmüş adamları izlemektir.
Hem de üç kuruşa!
Can acıtır, sisteme sövdürür.
Hafif uykusuzluk ve üşüme, uykudan yeni kalkıldıysa esneme eşliğinde tuvalete gidersem otobüsü kaçırır mıyım korkusu, otobüse herkesten önce binip tekrar uyumaya çalışmak ve otobüsün çalışmasıyla herkesin tekrar otobüse doluşması...
o da öyle bir zevk işte...uçak beklerken de, yandaki uçağa neler yüklüyolar ona bakarsın. gecenin köründe bi kargo uçağını nası yüklüyolar onu seyretmiştim, enterasandı aslında...benim uçak rötar yapmıştı. cama yapışmıştım böyle, aval aval onu seyretmiştim.
türkiye´de yaşarken otobüsleri nasıl yıkadıklarını seyrederdim. demek ki böyle saçma şeylerden zevk alıyorum.
soğuktan titriyorsun, sigaranı ateşliyorsun. çizmeli adama dalıp gitmiş köpüğün fırça ile ahengini seyrederken varoluşsal sancılar içinde kıvranmaya başlıyorsun ve omzunda bir el hissediyorsun: "çakmağınızı kullanabilir miyim?" çıkartıp veriyorsun, teşekkür ediyor. nereye gittiğini soruyor, memleket muhabbeti dönüyor ayak üstü iki dakika. sonra usul usul uzaklaşıyor çünkü muhabbet sarmıyor. mola bitmek üzere ve çişin geliyor. işeyip geliyorsun bir bakıyorsun otobüslerin hepsi aynı bokun laciverti. Vatdıfaaaaak diye haykırarak muavinlere koşuyorsun. bitti.
Fırça, fırçanın altındaki uzun borudan gelen su. Sarı çizmeli, esmer bir adam. Şuursuzca çay içen insanlar, gözleme, şarj aletleri ve sigara. Bir daha o duruma düşmemek için deveyle bile yolculuk edebilirim.
inşaat makinesi izlemekle birlikte bizim millette terapi etkisi yaratan iki eylemden biridir. hele o köpüklü camların suyla temizlendiğini görmek nedense bünyede inanılmaz bir tatmin duygusu yaratır. sabaha karşı izleneni daha makbuldür.
çocukluğumda iki üç aya bir yaşadığım hede.
birde anne baba sigara içmek için arabadan iner ya hani, aşağıda kalacaklar, yetişemeyecekler, yalnız kalıcam, burda ölücem, hıyaaa, düşünceleri benim bu hale gelmemde büyük etkendir efendim. saygılar.
Yolculuk başladıktan yaklaşık 3 4 saat sonra verilen molada yıkayıcı tarafıdndan gerçekleşen eylemi izlemek. Aha aha orayı yıkamadı bak diye yanımdakini dürterdim hep. Sonra sanki beni duymuşçasına o yıkamadığı dediğim yeri de bir çırpıda yıkar ve diğer otobüslere yönelirdi yıkayıcı abi. izlemesi keyifli ama o işi yapan kişiler için zor bir iştir. Özellikle de kışları Afyon kolaylıda verilen molalarda.*
iyi, kötü, mutlu yada mutsuz gideceği yolun sonunu düşünen adamın eylemi. benim o yıkanan otobüsü izlerken ağlamışlığım var. sabunu az koydu diye ağlamadık herhalde amk...