aşk hayatında "gelene git, gidene gel demem." felsefesini benimseyen kişinin, bu düşüncesini hayatın başka yerlerinde de devam ettirmesi sonucu yapabileceği olaylardan biri.
otobüs hareket ettiğinde, onun peşinden gidersem onun benden daha güçlü olduğunu ona hissettiririm ve bundan sonra o şoför ona mahkum olduğumu hissederse, duraktan geçerken beni almadan gaza basıp gidebilir.
otobüs giderken peşinden koşarken incinen gururum ne olacak? muhtaç değilim sana anlıyor musun, muhtaç değilim!
dünyanın en aptalca işi ama, gebersem de asla yapamadığım mikroyüzsüzlük çeşididir.
zira otobüsün siz binemeden gitmesinin bir sebebi vardır. eğer son duraktan binecekseniz ve otobüsün arkasından koşmak zorunda kalıyorsunuz, geç kalmışsınız demektir, hata sizdedir.
eğer herhangi bir yol/cadde kenarında binecekseniz ve otobüsün arkasından bakmak zorunda/veya koşmak zorunda kalıyorsanız hata yine sizdedir zira "doğru zamanda doğru yerde olsaydınız" otobüse ilk binen siz olurdunuz.
ez cümle, otobüsün arkasından koşmanın arkasında bir başarısızlık, size dayalı bir becereksizlik yatmaktadır. dolayısıyla otobüsün peşinden koşmak mallığın kabulü ve de bunun cümle aleme sergilenmesi gibi bir durumdur. genellikle artis bi tipiniz varsa, şoför daha bi acımasız davranır, alacağı varsa da almaz.
otobüsün peşinden koşup binmek bir başarıdır. en azından şoför sizi adam yerine koymuş, koca otobüsü bekletmiştir. koşarken her ne kadar bi parça rezil olmuş olsanız da bindikten sonra hiç bir şey olmamış gibi davranır, olayı unutmaya çalışırsınız.
yok eğer şoför sizi sallamadıysa, o şık kıyafetlerle otobüsün peşinden 30 metre koşmuş, sonra burundan soluyaraktan geri dönüyor olursunuz, bir yandan da hamınısiktiimin şoförü diye küfür etmektesinizdir. işe gidiş ve geliş saatleri en yoğun saatler olduğundan duraklar insan kaynamaktadır.
insanlar size bıyık altından gülmektedir, size "mala bak, katır gibi koştu, bir de binemedi puhahhaha" dememek için zor tutuyorlardır kendilerini. *
bacakları kıçına vura vura koşarken insanların meraklı bakışlarla şunu dediğini hayal eden paranoid tiptir "hah kaçırdı salak, bahse girelim mi?" ve o anda vazgeçer hatta yakınını yolcu ediyormuş gibi bide el sallar otobüsün arkasından, diğer yolcuların arasına süzülüp hiç çaktırmaz başına gelenleri. gider yeni bir bilet alır bagajda giden valiz işini oracıkta halleder sessizce.
kişi zamanında yine böyle bir durumda, otobüsün peşinden koşmuştur. ıslık çalmıştır. hey hoy demiştir. ama otobüs durmamış vınlamıştır. bu durumda, etraftaki insanların o kişi üzerinde oluşturduğu, ya da bu kişinin var olduğunu sandığı baskı yüzünden, bu kişi bir daha aynı şeyi yapmaz.
kendisinin asosyal olduğu da düşünülebilir.
gururdan ziyade kişinin otobüsü yakalayamadığı vakit etrafa maymun olma korkusudur. depar atarak katettiği mesafeyi ağır adımlarla geri dönmek. evlerden ırak.
defalarca peşinden koşmuş ama yakalayamamış olmasından kaynaklanıyor olabilir.
veya, 3 durak otobüsün peşinden koştuktan sonra, 4. durakta otobüse yetişip, şöförün "aferin lan, yetiştin sonunda..." cümlesini kurmasıyla, aslında şöförün başından beri kendisinin ve otobüse yetişme çabasının farkında olup da yavaşlamadığını anlamışsa, siksen koşmaz o otobüsün peşinden.