sevgili conolar, iki gün önce başıma gelmiş ve benimle birlikte nice müslüman, yahudi, hristiyan, sihist, budist ve ateist kardeşlerimin psikolojisini bozmuş bu utanç verici, yüz morartıcı, hayasızca davranışın aslında müthiş derecede kötü bir sosyal yozlaşma olduğunu farkettiğimde derdimi dökecek, hüzünlü bakışlarımı süzerek içimi açabilecek bir mümin bulamadığımdan, dinleri, dilleri, ırkları, renkleri ne olursa olsun bir arada yaşamayı başaran, itişmeden, kakışmadan, sövüşmeden, sanalca sevişerek bir arada duran uludağ sözlük conolarına, yani size, başıma gelen şeyin ne kadar namussuz bir hareket olduğunu anlatmak istedim.
şakirtlerle yaptığımız meaneviyat dolu bir partiden sonra kafam milyon hesabıyla ölçülemeyecek derecede metafiziksel antibiyotik bir ereksiyon hali içerisindeydi. ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. sadece eve gidip sessizce karımın yanına sokulmak ve uyumak istiyordum. bunu yapmak içinse önce bir otobüse binip eve gitmem gerekiyordu. mübarekliğimden olsa gerek nereye gittiğine bakmadan bindiğim otobüs beni eve getirdi. getirdi getirmesine ama getirene kadar neler oldu asıl mesele bu.
bir tanesi çük kadar boylu ama sarışınlığıyla kurtaran, bir tanesi güğüm gibi ama ele gelir olmakla yırtan, öbürküsü de uzun boylu ama çirkin, solcu, ulusalcı ve devrimci oldukları her hallerinden belli üç tane kız, orta kapının olduğu yerdeki boşlukta eşkenar üçken şeklinde dikilmişler öylece duruyorlardı. ben harama bakma konusunda hassas olduğumdan onlara bakmadan sürtünerek geçtim. sürtünürken bir an cehennem azabı gözlerimin önüne geldi. sonra nihayette arkaya bir yere oturdum.
mütemadiyen sarsılan otobüsün gürültüsüne kızların gülüşmeleri karışırken şişman olanla göz göze geldim. nereden bilebilirdim kızın beni kestiğini. sonra bir de ne göreyim. kız kavramış otobüs direğini hunharca okşuyor. bir aşağı bir yukarı. gözlerimden yaşlar süzüldü. helak olan gençliğe ağladım. sonra arkası bana dönük sarışın kız, şişman olandan ilham alıp direğe sarılmasın mı? ağlarken sarsılıyordum. sarsıla sarsıla ağladım. her yer ıslandı.
kızlar otobüs direğini çılgınlar gibi okşuyor bir yandan da gülüşmelere devam ediyorlardı. ben onları eve götürüp, bir risale dersi verip, iki dakikada tesettüre sokup namuslarını düzeltebilirdim ama yapmadım. çünkü bunların yerine şeytanla oturup risale dersi yapmak daha karlı gibi geldi bana. o an yakaza alemiyle otobüs arasında gidip geldim ve şeytanların bu şıllıkların metrelerce uzaklarına kaçtıklarını gördüm.
işte sevgili conolar, eve gidince aynaya baktığımda gözlerimde hiç yaş yoktu. akan sıvının gözlerinden akmadığını, sarsılmamın sebebinin de ağlamak olmadığını anladığımda hemen cebimdeki gençlik rehberine sarıldım ve yüce rabbime tevbe ettim. göktanrı günahlarımı affetsin. üç tane kaltak yüzünden, erekte olmuş manevi duygularım, boş yere otobüslere akmıştı.