eğer emro iseniz sizin zihninize hayatın fonunda çalına olan müzikler yerleşir, insanları izlersiniz, her birinin ne kadar farklı olduğuna bakarsınız, insanların içilerinde ölen çocukları farkedersiniz, neden hiç gülen yok diye merak edersiniz, ulan birinizde gülsün be dersiniz, manitalarıyla gezenlere imrenerek bakarsınız, ulan bari onlar gülsün dersiniz, sonra aklınıza sevdiğiniz insan gelir, biraz üzülürsünüz, bakışlarınız artık donuklaşmıştır, ineceğiniz yere geliyorsunuzdur, kafanız artık o kadar karışıktır ki koskoca otobüste gözünüzün önündeki eşşek kadar kırmızı dur tuşunu görmeyip durakta inicem diye bağıran tek kişi sizsinizdir, neysedir, önemi yoktur, herkes anlar sizi, yazık der, herlade sevgilisi terketmiş derler, gençliğe yazık derler, arkanızda ki tek sese bile kulak asmadan aşşaıya iner ve yavaşça uzaklaşırsınız.
özellikle gece yolculuklarında uzaktan ışıkları görünen şehire yaklaşılır sonra bir diğeri başlar... gece yolculukları acaba bu yüzden mi çok güzeldir.
Kisinin kapsama alani icerisinde bakacak daha guzel bisey(karsi cins) bulamayip zamani oldurmek, ayni zamanda otobusun gittigi guzergahtaki topografya hakkinda bilgi edinmek amaciyla yaptigi eylemdir.