yok böyle bi karizma. yani var da çok iyi o manâda.
otobüste oturacak yer yoktur ve ayakta gitmez zorundasınızdır. gerek tutunacak demirlerin hijyenik açıdan berbat bir halde olması gerekse arka beşlide oturan kızların dikkatini çekme amacıyla bacaklar omuz genişliğinde açılır, elde bir kitap ya da poşet varsa diğer el cebe atılır (baş barmağı cebe sokma ki denge kaybında hızlıca tutacağı yakala) ve arkadaki kızların "vay be hiç tutunmadan ayakta gidebiliyor bak ne dengeyi ve ayakları yere sağlam basan bir tip" şeklindeki övgü cümlelerini duymanın bünyede yarattığı göt kalkıklığıyla yolculuğa devam edilir.
dikkatli olmak gerek tabi. geçenlerde bunu yaparken ani bir frenle şöförün kucağına kadar gittim. yani şöförün yanına kadar yuvarlandım da kendimi kucağına sonradan attım. *
Dikkatli olursan sorun yok karizmasıdır. Öbür türlü anlatıldığı gibi bi düşme gerçekleşirse karizma denen şey uçar gider hiçbi halt kalmaz. Yerini acıma bakışları ' ah canım ' gibi laflar alabilir. Ama yapabilene bravo .
çok eski tip bir otobüste(vites kolu kocaman ve otobüsün neredeyse ortasındayken), şoförün ani bir fren yapması sonucu, delikanlının seke seke geri adımlarla öne doğru koşması ve vites koluna oturması ile son bulmuş bir karizmadır. (ön koltukta oturan bizler gülmekten cama yapışmışızdır.)