1) yan tarafta sanki savaşta anasını babasını kaybetmiş gibi ağlayan bebe.
2) ön taraftaki götverenin koltuğu ebesinin nikahına kadar arkaya yaslaması ve yiyecek servisi sırasında da kaldırmaması.
3) bir anda çişinin gelmesi ama otobüsü durdurmak için utancından bir bok diyememek.
4) molada yiyip içip sıçmaktan anonsu duymayıp otobüsü kaçırmak.
5) hacı yağı sürmüş dedenin kokusundan kafanın dumanlı hale gelmesi ve akabinde hayvan gibi sesi açıp kulaklıkla müzik dinleyen/film izleyen veled-i zinanın durumu.
6) sanki hayatında hiç kek ve meyvasuyu yiyip içmemiş gibi servisi dört gözle beklemek ama kimse çakmasın diye cool havasına yatayım diye dışarıda sanki bir bok varmış gibi dağı taşı izlediğin sırada elamanın gelip çayı/kahveyi vereceği sırada sizin üstünüze dökmesi, sıçıp batırması.
Yolculuğun bir türlü bitmemesini sağlayan,durmadan sinirlendiren durumlardır. Otobüse güneş vuran tarafta yapılan perde savaşı son derece sinirimi bozmuş durumda.
çocuk ağlamısını bir level arttırıyorum ve diyorum ki altına yapan bebek. elbette insanlık hali, yapacak bir şey yok ama bezin o kokusu cidden insanı öldürebiliyor. iki sene kadar önce yanımda bebekli bir anne vardı. diğer çocuğu ve eşi de arkamızda oturuyorlardı. yanımda bezini değiştirmişti mesela. unutamayacağım anlardandır hayatımdaki, böyle böyle evlenmeyi, çoluk çocuk sahibi olmayı erteliyorsunuz.
bir de muavinin poposunu size yaslayarak yan koltuğa servis yapması var ki zaten koridor tarafında oturuyorsun bir de bu. ne diyim bilemedim.