bazı insanların, her türlü çocukluktan geçmiş, 65 yaşına merdiven dayamış, bill gates'i bile kıskandıracak bir servetin sahibi olsa da, yine de yapmaktan vazgeçemeyeceği, 'acaba otelden ayrılırken kapıda alarm zilleri çalar mı, çantam açılıp, içindeki bilumum terlik, havlu, sabun vs. ortaya dökülüp, saçılır mı, ertesi gün eve haciz gelir mi, ay sonunda kredi kartından otelden çaldığım eşyaların fiyatları kesilir mi?' şeklinde türlü paranoyalar yapılsa da, her adrenalin tutkunu insanın yapmaktan kaçınmayacağı, 'nasılsa hepsi disposable' mantığı ile utanmadan girişeceği eylem. bu tip faaliyetler içine girenlerin bazı türlerinde de, minibardan hüplettiği içki şişelerinin içlerini suyla doldurup, içilmemiş, dokunulmamış simülasyonu verme alışkanlığı bulunabilir. fakat bu işlemin, diğer eylem gibi masum sonuçlanmayıp, her an geriye dönük olarak kıçta patlama riski bulunmaktadır.
otelde kalacak o kadar parası vardır ama yinede çalmadan edemez. sabun havlu ne varsa götürür ki büyük ihtimalle hiçbiri işine yaramayacaktır. bu tip durumda olanlara kleptomani hastası denir ve söylenecek bir şey daha vardır Allah yardım etsin
antalya' da bir otelde gece müdürü olarak çalışan arkadaşımdan, televizyon çalan müşteri olduğunu duymuştum. hırsızın bu azmini ve çabasını takdire şayan buluyorum..
ayrıca şahsım da hep düşünmüştür. '' lan şu mini buzdolabındaki viskiden içsem, içine de su soldursam kim anlayacak '' deyu..
bir şey söyleyeyim mi?
sizi hırsızlığa teşvik edip, cayırtılar içerisinde feryat figan etmek istemem zebaniler eşliğinde. lakin, kimse anlamaz emin olun.
kapı önünde bizi bekleyen temizlikçiler mi anlayacak? onları atlatmanın çözümü kolay. kapıya meşgul yazısını asar, olayı çözersin. hepsi bu..
------------------
cehennem volume 1:
+ sen ecayip heyvanlara benziyirsen! insanları hırsızlığa teşvik ettin! kahrol, bu da kafana balyoz!
- yandım anam! yapmayın , etmeyin ağbiler!
------------------
bir otel müdürüyle yapılan röportajda, kral dairesinde kalanların bile yaptığı söylenen yürütmedir. ne yaparlar, bin kişinin kullandığı o pis havluları bilmem ki? ne kadar yıkansa, insanın kendi havlusuna benzer mi?
friends dizisindeki ross karakterinin otel olan her sahnede sıklıkla vurgulanan hareketi.otel imkanlarını son noktasına kadar kullanma çizgisinin zorlanmasının kötü sonucu.
öğrenci kişisidir.
zira medikodan baharat almayı düşünmüştür çünkü evde baharat kalmamıştır cepte de para.
yemeklerin tadı da baharatsız olmazdır.
aytu specialden de şiş porsiyondaki pideyi çantaya koyar evine getirir.
yiyememiştir ama para da ödemiştir.
hatta gittiği her yerden çantaya bir tomar peçete koyamktadır.**
büyük otellerde otele girerken nakit de ödeseniz garanti için kredi kartı numaranız alınır. bir de otele giriş formu imzalatılır. bur formların en altında bit kadar yazıyla "ödeme yapmadığım takdirde kredi kartımdan iliğimi kemiğimi kurutun" yazar, altını da imzalarız.
otelde yürüttüğünüz şey sabun falan değil de, havlu vb bir eşyaysa dışardan sıfırına vereceğinizin 2-3 katını kredi kartınızdan hüp diye çekerler. ellerine sağlık.
illa hatıra lazımsa inin bara, "bu küllük kırılınca noluyo?" diyin, "bir şey olmuyor" denirse kırıldı farzetmelerini isteyin. hiçkimse alma demiyor, emin olun.
ilk başta, otelden, havlu, bardak, kalem, kültablası, açacak gibi ufak eşyalar yürütmekle başlar. Bu tip ufak eşyalar bir süre sonra hırsızımızı kesmez, otelden yatak, Televizyon, mini bar, Klozet çalmakla devam eder. En son aşamada animatör, bel boy, temizlikci bayan çalmakla hırsızımız zirveye ulaşır. Hatta Otelin binasını çalmaya teşebbüs edenlere bile rastlanmıştır. Bizim bir arkadaş plajı çalmıştı mesela komple.
çoğu kez "bu sabunu bana ayırmışlar, ister burda kullanırım ister evde" mantığıyla yapıldığı görülmüştür. bu da gayet masumdur kanımca, nasılsa o müşteriye özel bir şeydir. ama olayı abartıp çarşaf, yastık, havlu, bardak vs. yürütenleri anlamak güçtür, nihayetinde insan düşünmelidir "bu çarşafta/yastıkta acaba daha önce kimler yatmıştır? bu bardaktan daha önce kaç kişi içmiştir?". bu tür insanlar uçakta yemekle birlikte verilen çatal, bıçak, kaşıkları da çantalarına sokarlar, "evde lazım olur" diyerekten.
amerikalılara göre ilk üç; havlu, bornoz ve sabundur. sonrasında şampuan ve yastık(oha) gelmekte. otellerin ücretlerinin neden böyle kol gibi olduğunun nedenidir ayrıca.
"hayır arkadaşım çalmayacağım bir şey, şunu 30 ytl yapsak" diyemezsiniz, adam nereden bilecek seni.
hilton oteller zinciri havlu ve bornozların üzerindeki hilton işlemsini kaldırdığı otellerinde çalınma oranının %300(üçyüz) oranında azaldığını tespit etmiştir. bundan kelli artık hilton otellerindeki suitler, kral dairesi, balayı suiti, open roof vs. gibi odalar hariç oteldeki odaların bir çoğundaki havlu ve bornozlar işlemesizdir.