yalandır. kesinlikle yalandır. o da olmadı komplo teorisidir. misafirliğin ilk dakiklarındaki hafif gergin ortamın yarattığı saçma salak, anlamsız diyalogların tokatıdır, mazlumun ahıdır.
osuruğu yakmak askerliği yakmaya benzemez. meşakkatli iştir vesselam. askerden kaçtığın an ya da uzman çavuşa pandiği bastığın an(derinden) askerliği yakarsın. ya osuruk... osuruk öyle mi ya?
osuruğunu yakan arkadaşlarım oldu. bir tanesi ile lisede aynı okuldaydık. okulun ilk günü tanıştık. aradan on beş dakika sonra "işim var" deyip ayrıldı. kıllandım, kurtlandım, dayanamadım, takip ettim. kızlarla öpüşen bir insan olduğundan belki de basarım diye de düşündüm ne yalan söyleyeyim.
çocuk bir tenhada osuruğunu yaktı çakmağıyla. bayağı iyi yandı allah var. ancak bir sorun vardı. osuruğunu yakma esnasında gri, kumaş, okul pantolonunu da yakmıştı. neyse ki pantolon çok sağlamdı. sadece iz kaldı. göt deliği diye tabir edilen bölgenin hemen birkaç santim ötesinde halka şeklinde bir yanık izi oluştu.
çocuk, dört yıl lise boyunca hep aynı pantolonu giydi. benden başka hiçkimse kumaş pantolonun göt kısmındaki izin sırrına vakıf olamadı. çocuk, osuruk yakmayı hiç bırakmadı. ama o ilk yakış "yakmıştı" pantolunu. sonra ustalaştı mı bilinmez ama o iz hep var oldu.
gelgelelim bütün bu yakımlara rağmen çocuğun bırakın biyoyu herhangi bir enerji ürettiği görülmedi. onca sene boş beleş yaktı. bunu kendisine söyledim. hiç enerji üretemediği gerçeği ağır geldi. intihar etti.
intihar edeceğini önceden fark edip novaljin kutusunun içine bonibon yerleştirmeseydim şimdi aramızda olmayacaktı. hala osuruğunu yakıyor. ve hala biyoenerji üretemiyor.