Trafik kurallarının olmadığı yer. En kötüsü de bı kere bı kisa sacli abladan makas yemiştim. AMK yavasta gitmiyodum arabayı kenara çekip sigara yakasim gelmisti...
temelleri 1975 yılında atılmış olsa da, bugünkü popülaritesini 90'ların sonlarında kazanmış olan sanayi merkezi. o yıllarda kazım karabekir caddesi esnaflarının tek merkezde birleşmesi sonucu, ankara'da ki tüm küçük ve orta ölçekli sanayi şirketleri tek çatı altında toplanmıştır.
konya ile birlikte sanayinin en kuvvetli olduğu yerdir, yerli yedek parça üretiminin neredeyse tamamı bu iki merkezde yapılır.
açılımı; ortadoğu sanayi ve ticaret iş merkezi'dir.
bir buçuk yıl kadar sahada çalıştığım için, neredeyse tüm esnafıyla tanıştım. ve gördüm ki, orası apayrı bir dünya.
adam ayakkabısının arkasına basıyor, range rover'dan inip, duvarında halı asılı olan ofisine geçip, uzay mekiği kadar büyük masasının büyük deri sandalyesine geçip, duvarda asılı olan babasının ve abisinin fotoğrafına alışkanlıktan hafifçe bakıp selam vererek oturup, fakirlikten dert yanıyor. neymiş, geçen sene yıllık kazancı 1 milyonken, şimdi 800 binin üstüne çıkamıyormuş...
başka bir adam, mühendis, açmış ofisini, atolyesini, elemanları gayet iyi, elemanlarıyla arası da iyi, fakir edebiyatı hayatta yapmıyor ama böyle bir sulanmak yok. adamın ağzından akan suları alacak bidon yok...
trafiği, 14-16 yaş aralığında olan sürücüler tarafından işgal edilmiş. özellikle bayan gördüklerinde sıkıştırmalar, yol kesmeler.... bir keresinde şikayet etmek için takip edip çalıştığı yere kadar gittim. ama patron sıfatındaki insan, bundan çok değil, 5 yıl önce o küçük sürücünün yerinde olan insan...
iğrenç bir yer olsa da, sanayinin söndüğü tek yerdir.
allah'ın siktir ettiği ama buradakiler tarafından da çok rağbet gören şehri. nakit-çek-senetler hızlı döner,
bulunduğun etnik kimliği kabul etmeyen bir kaç kağıt müsveddesi...
biraz elektrik motoru almaya giderken, treylerin tepesinde fotoğraf olursunuz uydudan. ağır sanayi işte, egzotik biraz.
bi de meydandaki takım anahtarı ilgi odağı. ziraat bankasının önünde oturunca yanlış anlaşılmasam, çapını bulur araba sökerim, o denli.
ama bi'şey söyleyim mi o kadar yatırımı bana yapsan f16 olurum her gece.
sabah uykusunu alamamış kadınlar... patron günde yedi bardak çay içecek diye dolmuşta ayakta kalanlar ...
her an karşıdan beyaz atletli bir abinin koşmasına ciddi anlamlar yükleyebilirsiniz.
veya;
pantolonu yağ lekesi olmuş adama, iki beden bol gelen işçi kıyafetlerine...
döner koltuklu ağa babam, yine sen bilirsin ama bu kayışların sürtünme kuvveti bile kaydırmıyor bilyayı.
şerafettin'in şerafet'i şeref demek ise neden bu kadar uzattık bu meseleyi.
sadece ankara değil, türkiye'nin belki de en büyük kobi organize sanayi bölgesidir. hele yanına ivogsan* da taşınınca tam bir kobi cennetine dönüşmüştür.
özellikle metal işleme, talaşlı üretim, ısıl işlem gibi hassas işlerde ün yapmış çok firma vardır. bunun yanısıra kimya ve plastik gibi sektörlerde önemli işler yapılır. bir sincan organize sanayi gibi kurumsal ve büyük ölçekli firmalar barındırmaz ama atölye ve el işine dayalı emek üretiminde türkiyenin bir numarasıdır.
burada emeğe dayalı olarak çalışan işçileri korumak, işçi güvenliğini sağlamak, işçiler arasındaki dayanışmayı tesis etmek ve işçilerin ekonomik, hukuki ve diğer haklarını sağlamak için mücadele eden bir ostim işçi derneği var: http://www.ostimiscidernegi.org
ankara'nın en büyük organize sanayi bölgesidir. ülke adına da önemli ölçüde işler kaydetmektedir. savunma sanayi kümelenmesiyle türkiye'de dikkat çekici bir organize sanayi haline gelmiştir. aynı zamanda etox'un da üretildiği sanayidir. iyi işler yapmalarından dolayı ostimli ustalar, "allah'ın işine karışmak gibi olmazsa ostim'de adam da yaparız." demişlerdir.
defne öldüğü gün sayfalar açan ayılıp bayılan üzüntüden kahrolan duyarlı vatandaşlar! şimdi yoklar..ağır rahatsızlar yemin edierim..ünsüz oldukları için önemsenmiyor olmaları ne acı!
ostim diyince bana bir terleme basar a dostlar bundan 3 sene önce batıkent'te bir dershaneye gidiyordum tabi dershaneye gitmek için sincan-ostim dolmuş hattını kullanmak zorunda kalırdım gariban işçi abilerimle sıkış tepiş kardeş kardeş giderdik hayatımdan da çok memnundum lakin o gözü dönmüş aç gözlü dolmuş şoförü bir milimetre karelik alanı boş görmeye görsün hemen birisini daha alırdı zaten o saatten sonrada kardeşliğimiz iyice pekişiyordu ona da bazen insan eyvallah diyebiliyor ama dolmuşun dolu olmasından dolayı dolmuşa binemiyorsanız ve ankara'nın o pis ayazanı yemişseniz hayat daha bir çekilmez oluyor a doslar *
tanım:dolmuş hatlarıyla insanları çıldırtan yer, mekan.
Fatih universitesini içinde bulundurur.
Ankaranın en büyük sanayi yerleşkesidir
ivogsan
keresteciler sitesi
dericiler sitesi
oto 88
gibi bölümleri vardır
ilahi tadında "entry"ler girmesini beklediğim, sevglisi uğruna samimi arkadaşlarını bekletme eğilimli, çocuğu olursa adını kız erkek fark etmez Gıyasettin koyacak, parasızlıktan soluğu uludağ sözlük'te almış, sorumsuz edebiyat öğrencisi ve gün itibariyle bilmem kaçıncı nesilden sözlük yazarıdır.