bir puan türünde türkiye 2. si olmuş bir aday "birinci olamadığım için kendimi başarılı hissetmiyorum" diyebilir.
1.500.000 adayın yarıştığı sınavda 749.999 uncu olan bir kişi 750.001 kişiyi geride bıraktığından kendini başarılı hissedebilir.
puanı çok yüksek olan ama sadece bir üniversitenin bir bölümünü kafaya taktığından sadece onu tercih eden ama ucu ucuna puanı yetmediğinden açıkta kalan bir kişi başarısız sayılırken,
amacı açıköğretim okumak olan bir kişi 145.001 puan alıp açıköğretimi tercih edince ve kazanınca(bilindiği gibi aöf'nin kontenjanlı bir-iki bölümü hariç barajı geçip tercih eden herkes girebiliyor), sınavda başarılı olmuş sayılır.
tercih sonuçlarının açıklandığı gün istenilen yerin kazanılmasıdır.
Herkes doktor olmak zorunda değil mühendis olamk zorunda da değil...Kimi x bölümü kazandığı için sevinçten havalara uçar kimi y bölümünü...
kopuk hayatla bağlantı kurmaya çalışırken, bu kopuklukta hiç çalışılmadan alınan puana bakıp "hı.. e neredeyse hiç kitap açmadan bunu yapabilmişim, bir şeyler kalmış.. iyi, bağlantı kurarken kasarsam da.." sözünün devamında gözlerin ışıldamasıdır..
başarısızlığın ayan olduğu, ama var olması da beklenebilecek başarıdır bu..