osmanlı hanedanının bugünkü soyadıdır, ve sülalesidir.
en önemli özelliği; eğer "asalet", soy ile geçen bir şeyse osmanoğulları'nın dünyanın en asil kanına sahip olduğu gerçeğidir. çin hanedanından, irandan tutun peygamber soyundan; bizansın mavi kanına, roma imparatorunun soyundan, avrupa da bilinen bütün hanedanlar ile akrabadır.
osmanlı imparatorluğunun son döneminde vatanı sattıktan sonra savaşı türk ordusu kazanınca canlarını kurtarmak için türkiyeyi ingiliz savaş gemileri ile terk eden ve ülkeye girişleri yasaklanan bu arada yıllarca halkın sırtından topladıkları servet ile avrupada lüx bir hayat yaşayan şimdi ise türkiyeye gelip tatil yapan ve osmanlıyız diye övünen ancak aile bireylerinin neredeyse hepsinin gavur ismi taşıdığı sülaledir.atatürk ve türk milleti kanla ve azimle savaşı kazanmış ve yoksul bir ülkeyi yavaş yavaş canlandırmış ve ayağa kaldırmışlardı, bu dönemde osmanoğulları neredeydi? avrupada para harcıyorlardı, bazen acitasyon yapılır yok bilmem kim tek başına sefalet içinde ölmüş falan filan diye vah vah çok üzüldük. cumhuriyete kadar sefalet içindeki halk ne yapıyordu onların canı yokmuydu o sırada gene osmanoğulları sarayda yiyip içip sıçıyorlardı ve bu gün utanmadan bu ülkeye geliyorlar ve büyük bir pişkinlikle objektiflere poz veriyorlar. kısacası hepsinden iğreniyorum.yanlış anlaşılmasın osmanlı imparatorluğundan yada tarihteki padişahlarımızdan değil bu atalarına yakışmayan soysuzlardan iğreniyorum.
arada merak eder kurcalarım ne yapıyorlar acaba diye...
düşünsenize, büyük büyük büyük büyük büyük büyük deden fatih sultan Mehmet ve onun genlerini taşıyorsun... yada vazgeçtim düşünmeyin amına koyayım! siz şimdi saltanata özendirmeye çalışıyor bu dümbük diye hortlarsınız...
tamam sayın savcım yok bir şey. saltanatı övmüyorum. birazdan tüm geçmiş padişahlara ve Osmanlı imparatorluğuna küfürler yağdıracağım merak etmeyin...
"ne mutlu türküm diyene"
neyse laga luga ksımını skip intro yapıp asıl konuya gelmek istiyorum; bu şehzade Ertuğrul Osmanoğlu ile new york times bir ara söyleşi yapmıştı hatırlarsınız belki. Şehzade Ertuğrul Osman Osmanoğlu Efendi, veliaht, yani tahtın şu anda varisi... Ola ki tahta çıksa Birinci Ertuğrul adını mı alır, yoksa Dördüncü Osman adını mı, Murat Bardakçı ve benden başka merak eden yoktur herhalde.
işsiz ve işlevsiz kalmış aristokratlar, özellikle de taht varisleri, magazin basınının sevdiği konulardan biridir. Eh, hep kenarın dilberleriyle uğraşacak değil ya... Bir zamanlar "Bulgar kralı Boris", "Yunan kralı Konstantin" gibi adamlarla da dakika başı söyleşi yapılarmış.
Ertuğrul Efendi, Türkiye'ye dönmeye niyeti olmadığını belirtmişti o zamanlar. Korkmayın, tahta çıkmayacak yani. Yalnız o değil, hiçbir Osmanoğlu çıkmayacak. Onlar bu gökkubbede bir "seda" olarak kaldılar, "hoş" mu değil mi, siyasi meşrebinize göre değişir. Hem, "tahta çıkmak" lafını duyunca çok korkuyorlar ha ve hemen konuyu kapatmaya çalışıyorlar falan.
Muhabir kendisine "ekselans" deyince de azarlamış o zaman. Avrupa'da bu konumda kişilere "Monsegnieur" denir.
mesela vakti zamanında fransa tahtının varisi olan Louis de Bourbon da bir çikolata fabrikasında müdürdü, patronun bunu veliaht olduğundan haberi yoktu, basında adı geçince hoşuna gitmiş, "aferin ulan monsenyör keratası" diye maaşına zam yapmıştı!
Fransa'da kralcılar 1870'lerden beri, 1970'ler değil 1870'lerden beri hiçbir seçimde dişe dokunur oy alamadılar. Her sene, Onaltıncı Louis'nin idam yıldönümü olan 21 Ocak günü, Jeanne d'Arc heykelinin önünde toplanırlar, sonra dağılırlar yollarına giderler, o kadar.
Bizde "padişahçı" bir parti yoktur ve olabilemez.
Kurmaya kalkacak olanın anasını ağlatırlar, bu bir, ikincisi de, bunun "fizibilitesi" olamayacağını en gerici bile bilir.
imparatoru yeniden başınıza geçireceksiniz ama kime imparatorluk edeceksiniz? Topraklar nerede, halklar nerede?
Dolayısıyla, boşuna endişe etmeyin, hiçkimsenin padişah madişah istediği yok. Dinciler de, peygamber efendimizin "meşveret" ilkesinden vazgeçecek kadar enayi değiller. Cumhuriyete karşı olmakla suçlanıyorlar ama belki birkaç tırlak dışında hepsinin cumhuriyetçi olduğunu kimse görmek istemiyor!
Gene de... insan düşünmeden edemiyor... Hani Asaf Savaş Akat demişti ya bir zamanlar;
"padişahı bir simge olarak başımızda tutsaydık" diye...
Acaba Vahdettin "çaplı" bir adam olsaydı da, ittihatçı düşmanlığı gözünü karartıp onu yanlıştan yanlışa sürüklemeseydi de, bir punduna getirip kaçıp Anadolu'ya gitseydi ve deseydi ki; "Mustafa Kemal Paşa benim vezirim ve başkomutanımdır... Kendisine tam yetki veriyorum... O ne derse, ne emrederse yapacaksınız... Şapka giymenizi isterse şapka giyeceksiniz... Yazıyı değiştirirse yeni yazı kullanacaksınız... Ben karışmayacağım, yönetmeyeceğim, yalnızca devlet başkanı olarak bulunacağım, bir nevi ingiliz Kralı konumunda olacağım... Savaşı kazandıktan sonra serbest seçim de yapılacak ve sadaret mührünü o kazanırsa ona, ismet kazanırsa ismet'e, Fethi kazanırsa Fethi'ye, Hüseyin Avni kazanırsa Hüseyin Avni'ye vereceğim..."
Bugünkü ispanya kralı altıncı felipe gibi yani, ha?
Acaba bugün bölünme tehlikesi gene karşımıza çıkar mıydı?
Fakat Karl Marx da demiş ki, tarihte ne olmuşsa, öyle olması gerektiği, başka türlü olamayacağı için öyle olmuştur.
pardon ya ben burada kendi çapımda brain storming falan yapıyorum ama siz sevmezsiniz böyle şeyleri... ee ne olmuş o şeftali gibi kukusu olan mankeni kim düdüklemiş bu hafta?
