tanıdık gelmesi lazım. bu gün gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içindeki politikacı, arabı yeniden ikinciliğe taşımayı başarmış. arnavutun, ermeninin yerine afgan, afrikalıyı koymuş. osmanlı o şekliyle 10 yıl dayanmış. türkiye de bu şekliyle 20 yılı anca çıkarır.
Kimisinin "Osmanlı'nın hangi özelliğine özenmeyelim, hele bir onları yaz" demesine vesile olan uyarıdır.
Bu başlık altında zaten onu yapıyorum ama daha kısa bir cevap vereyim: Osmanlı'nın hiçbir özelliğine özenilmesi için bir sebep yok. Her yaptıkları, her sistemleri çağımızın çok gerisindedir ve modern bir devlete asla örnek oluşturamazlar. Tersini iddia eden varsa buyursun, yazsın neyini örnek almamız gerektiğini de görelim.
Şu Osmanlı'nın iyi zamanları da vardı masalını da bırakın. Kime göre iyi? Neye göre iyi? Kimin için iyi? Yahu aynen her ortaçağ devletinde olduğu gibi, Osmanlı'nın en güçlü dönemlerinde bile halkın hali perişandı. Tabi günümüzdeki şartlarla kıyaslarsak...
Ibn haldun'un deyişiyle her devlet doğar büyür ölür. Geçmişte en fazla hüküm sürmüş devletler bile günümüze kadar varlığını sürdürememiştir. Bu söz şuna da benzeyebilir bizans imparatorluğuna özenirsen sonun bizans gibi olur. Burada osmanlı'nın hangi özelliğine özenilmemesi gerektiği belirtilmelidir. Çünkü osmanlı da az değil 600 yıl hüküm sürmüştür, her dönemi aynı değildir. Evet.
"Osmanlıyı nasıl reddedersin?" manasına gelen bir takım sözlerle, tepki gösterilen uyarıdır.
Peki, sabırla anlatacağım: Osmanlı sana bana ilişki teklif eden bir insan değil ki olayı reddetme, kabul etme gibi duygusal bağlamda ele alalım! Aynen diğer imparatorluklar gibi, işi bitmiş, fişi gitmiş bir imparatorluktur o kadar.
Duygusal tepki vermeye ara verip, bir akıllı çıkıp da sormuyor: "yahu Osmanlıyı o kadar kötülüyorsun, o dönemin diğer imparatorlukları daha mı iyiydi?" diye. Eh, o zaman kendime sormuş olayım.
Bazı yönlerden daha iyiydiler, bazı yönlerden çok daha kötü... iyi tarafları bunları batmaktan kurtarmadı ama hiç değilse şimdiki zengin devletlere dönüşmelerine yol açtı. Ayrıca oradaki iyilik, kötülük, şu veya bu insanın kişisel tercihinin sonucu değil, şartların sonucuydu. Bu Osmanlı için de geçerlidir.
Osmanlı'ya hunharca yüklenmemizin sebebi, tarihimizin bir parçası olarak değil, cumhuriyetimize, cumhuriyetimizin değerlerine bir alternatif olarak pazarlanması ve alıcı bulmasıdır.
Kaçıklar dışında tek bir ingiliz yoktur ki viktorya veya tudorlar dönemi düzenine özensin, bir takım kültürel motifler dışında, o dönemin düzeninin bugüne örnek olabileceğini sansın!
Bizdeki özenti lafta kalsa o kadar şey etmeyeceğim. Fakat maalesef Osmanlıyı batıran aynı alışkanlar, aynı düzen hortlatılıyor ve acı sonuçlarını yaşıyoruz. Bu başlık altında bunu anlatmaya çalışıyorum.
Atamızın dediği gibi, cumhuriyet ve cumhuriyetin dayandığı değerler bir kişinin kişisel fikir ve kaprislerinin sonucu değil, bin yıllık geçmişten çıkarılan acı derslerin bir sonucudur. Böyle olduğu için de gayet sağlamdır, Osmanlı özentisi cahil köylüler ve onları yönlendiren çakallar ne yaparlarsa yapsınlar yıkamamaktadırlar.
Bunlarda şeye sürecek akıl olsaydı, Osmanlı döneminde köylünün yeri nedir öğrenir, kendilerine bunca hainlik yapmalarına olanak veren imkanları sağlayan atamıza minnettar olurlardı.
“Amerikan Kara Harp Okulu’nun (West Point) öğrenci yemek salonunun duvarında devasa bir duvar tablosu var. Bu askeri tarih panoramasında 21 tarihi şahıs yer alıyor. Bu tarihi şahsiyetlerden birisi Fatih Sultan Mehmet”
ilker başbuğ.
Cumhuriyetimiz 600 yıllık bir Osmanlı temeli üzerine inşaa edilmiş. Bu temel yadsınamaz.
Şu vakıf olaylarında bile görülebilecek gerçektir.
Yalancı oğlu yalancı Osmanlı tacirleri, Bir sayfa olsun orjinal Osmanlı kaynağı okumamış Ebleh Osmanlı torunlarına Osmanlı'daki vakıf bolluğunun sebebini halkın hayır işlerine pek düşkün olması olarak izah ederler.
Tabi ki alakası yok. Asıl sebep Osmanlı'da mülkiyet güvencesinin son derece sınırlı olmasıydı. Hele ki çok mal edinmenin en iyi yolu olan, devlette görev alıp, halkı soymak işindeyseniz durum hepten cacıktı. Sadrazam bile olsanız padişahın kölesi sayıldığınız için, mallarınız padişahın sayılır, ecelinizle ve itibarınız doruktayken ölseniz bile mallarınıza el konur, çoluk çocuğunuza az birşey bırakılırdı. Bunun çaresi vakıf kurmak, mallarınızı vakfa aktarmak, çocuklarınızı da vakfa mütevelli atamaktı. Onlar da vakfın gelirlerini hayır işlerine az harcar, çoğunu indira gandi ederdi. Olayı garanti altına almanın en iyi yolu ise vakfa ulemadan birilerini de mütevelli atamak, birlikte yemekti. Fakat Fatih bu numaraları yememiş, vakıf mallarına el koymuştu. Pek korkulan bir padişah olduğu için devrin yobazları seslerini çıkaramamış ama destekledikleri bayezid padişah olunca tekrar eski düzene dönülmüştü. Olay para vakıflarına, yani düpedüz tefecilik yapan vakıflara kadar varmış, bu faizhaneler sultan Süleyman döneminde dini krize dönüşünce, sultan Süleyman tefeciliğe olur veren ebussuud efendi yobazını desteklemişti. Bu ebussuud öyle azıtmıştı ki bir de şer'i riba (faiz) oranı belirlemişti: %12. Tabi ki bu fetvası işe yaramadı. Faiz %25'e kadar çıkabiliyordu.
Yine de mübarek akp'mize haksızlık etmeyeyim. Osmanlı'da 3 saatliğine sadrazam yapılan paşa bile çıktı. Akp'nin o mertebeye ulaşması için biraz daha çalışması lazım.
Ebleh yandaşlar, gerçek ortada işte, bunlar hepten kokuştular. Lan ülkenize kastınız mı var da hala bu beceriksiz hırsız çetesini destekliyorsunuz?
3 iq'lu neo-osmanlıcı akçomarların asla anlayamayacağı cümledir. Onların Osmanlı bilgisi, 600 yıl dünyaya hükmettik zırvalığından ibarettir. Zaten bunlara göre gerileme ve dağılma dönemi yoktur.. Direkt Atatürk Osmanlı'yı yıktı der geçer bu allah'ın avelleri..
yalnız sevgili rumeli, sonumuz osmanlı gibi olmaz.
neden biliyor musun?
osmanlı'nın son dönemlerinde, en zayıf olduğu dönemde, hasta adam olduğu dönemde dahi öyle yetişmiş, öyle liyakatli insanlar vardı ki, osmanlı'nın sonu geldikten sonra dörtbir taraftan işgal edilmiş vatanı kurtardılar ve osmanlı'nın külleri üzerinden yeni bir cumhuriyet yarattılar.
defalarca muharebe tecrübesi olan paşalar, liyakatli eğitimciler, idealist sanatçılar, yaptıkları işlerin hakkını veren mimarlar, mühendisler, cebini düşünmekten ziyade milletini düşünen tıbbiyeliler...
bunlar çökmüş osmanlı'nın enkazından bizleri kurtarıp bir ülke kurdular.
şimdi çökmüş bir türkiye'den sonra aynı şekilde bu milleti ayağa kaldıracak liyakatli kadrolar var mı?
sahte diploma sahibi olup devlet bankasında yönetim kurulu üyesi olan güreşçi mi kaldıracak bu milleti ayağa?
yoksa pratisyen doktor olduğu halde başhekim olarak atanan partili doktor mu?
kim bu ülkeyi yeniden kaldıracak?
yahut bu ülke insanının imanını kim tazeleyecek?
adil öksüz'ün doktora tezini imzalayan ali erbaş'tan bir rıfat börekçi çıkabilir mi?
keşke sonumuz osmanlı gibi olsa.
osmanlı düştüğünde hiç olmazsa bu milleti yeniden ayağa kaldıracak insanları vardı.