yalnız sevgili rumeli, sonumuz osmanlı gibi olmaz.
neden biliyor musun?
osmanlı'nın son dönemlerinde, en zayıf olduğu dönemde, hasta adam olduğu dönemde dahi öyle yetişmiş, öyle liyakatli insanlar vardı ki, osmanlı'nın sonu geldikten sonra dörtbir taraftan işgal edilmiş vatanı kurtardılar ve osmanlı'nın külleri üzerinden yeni bir cumhuriyet yarattılar.
defalarca muharebe tecrübesi olan paşalar, liyakatli eğitimciler, idealist sanatçılar, yaptıkları işlerin hakkını veren mimarlar, mühendisler, cebini düşünmekten ziyade milletini düşünen tıbbiyeliler...
bunlar çökmüş osmanlı'nın enkazından bizleri kurtarıp bir ülke kurdular.
şimdi çökmüş bir türkiye'den sonra aynı şekilde bu milleti ayağa kaldıracak liyakatli kadrolar var mı?
sahte diploma sahibi olup devlet bankasında yönetim kurulu üyesi olan güreşçi mi kaldıracak bu milleti ayağa?
yoksa pratisyen doktor olduğu halde başhekim olarak atanan partili doktor mu?
kim bu ülkeyi yeniden kaldıracak?
yahut bu ülke insanının imanını kim tazeleyecek?
adil öksüz'ün doktora tezini imzalayan ali erbaş'tan bir rıfat börekçi çıkabilir mi?
keşke sonumuz osmanlı gibi olsa.
osmanlı düştüğünde hiç olmazsa bu milleti yeniden ayağa kaldıracak insanları vardı.
biraz izanla kolayca idrak edilebilecek gerçektir.
efendim, malum, bunlar fatih diyor, aptülhamit diyor, osmanlı diyor, osmanlı'ya özeniyor, sayın ahalimiz de bunun pek makbul bir şey olduğunu sanıp, alkış tutuyor... sebep? Cehalet, aşağılık kompleksi, üç kuruşa beş köfte kurnazlığı filan falan...
"osmanlı üç kıtaya..." denilerek, osmanlının güçlü günleri yad edilir. ne ki biz de böyle yapacağız hayalini satmaca... oluru var mıdır, olsa makbul bir şey midir hiç sorma... üç kıtayla uğraşmanın halka ne faydası olmuş, o sıralar anadolu'da "büyük kaçgun" neden yaşanmış, hiç şey etme... nasılsa ömürlerinde iki sayfa orjinal osmanlı kaynağı okumamış osmanlı torunları bilmiyor. uyandırmayın kerizleri...
hele sonrasını hiç karıştırmayalım... maazallah yaptıklarımızla paralellik kurulur filan falan...
mesela silah işleri... buyurun osmanlı'da bu işler nasıldı, şimdi bizde nasıl oluyor:
ya "bu fakir bu makamda oldukça alman ajanı vermem, amerikan papazı hiç vermem" babalanmalarına ne demeli? babalanma kısmı tamam da sonuç tam osmanlı tarzı:
attın mı mangalda kül bırakmıyorsun ama kendi ülkende suç işlemiş yabancıları yargılayamıyorsun!
başka? damat paşalar, saraylar, koruma ordusu, saltanat, şatafat, medreseler, tarikatlar...
bekleyin osmanlı torunları, bir düyun-u umumiyemiz eksik, o da tamam olur yakında inşallah...
cumhuriyetin temelleri kişisel kaprislerle değil, 600 yıllık tarihten ders alınarak atıldı. ne yapıldıysa tarihe dayanan bir sebebi vardı. en kıymetli hazinemiz olan bu temellerin değerini bilmeyen nankörlerin aynı hatalara ve kaçınılmaz sonuçlarına tekrar düçar olması hiç şaşırtıcı değil...
bak onca osmanlıca kelime kullandım. daha da anlamazsan başka ne yazayım bilemiyorum...
Kimisinin "Osmanlı'nın hangi özelliğine özenmeyelim, hele bir onları yaz" demesine vesile olan uyarıdır.
Bu başlık altında zaten onu yapıyorum ama daha kısa bir cevap vereyim: Osmanlı'nın hiçbir özelliğine özenilmesi için bir sebep yok. Her yaptıkları, her sistemleri çağımızın çok gerisindedir ve modern bir devlete asla örnek oluşturamazlar. Tersini iddia eden varsa buyursun, yazsın neyini örnek almamız gerektiğini de görelim.
Şu Osmanlı'nın iyi zamanları da vardı masalını da bırakın. Kime göre iyi? Neye göre iyi? Kimin için iyi? Yahu aynen her ortaçağ devletinde olduğu gibi, Osmanlı'nın en güçlü dönemlerinde bile halkın hali perişandı. Tabi günümüzdeki şartlarla kıyaslarsak...
“Amerikan Kara Harp Okulu’nun (West Point) öğrenci yemek salonunun duvarında devasa bir duvar tablosu var. Bu askeri tarih panoramasında 21 tarihi şahıs yer alıyor. Bu tarihi şahsiyetlerden birisi Fatih Sultan Mehmet”
ilker başbuğ.
Cumhuriyetimiz 600 yıllık bir Osmanlı temeli üzerine inşaa edilmiş. Bu temel yadsınamaz.
