osmanlı döneminde yapılan yatırımların çoğu avrupa topraklarını kapsamıştır. anadolu topraklarından vergi ve isyan çıktığı zaman asker toplamıştır ama karşılığında osmanlı döneminde anadoluda ciddi bir yatırım,imar olmamıştır. imparatorluğun avrupa topraklarında kalan bölgeleri gelişirken anadolu şark olarak kalmıştır. bunun göstergeside tc. nin kurulmasından sonra anadoluya batıdan göç edenler yöre halkını aşağılamıştır.
anadolunun osmanlının kalesi olduğu gerçeğini unutmaktır. "mum dibine ışık vermez" denilse de osmanlının günümüze kalan imarlarını görünce inanılması güç söz öbeğinden ibaret bir yargıdır.
bursa'da, istanbul'da ya da edirne'de iki cami, üç saray, bir kaç hamam yaparak sözüm ona kültürde zirveye çıktığı sanılan osmanlı devleti'nin en büyük yanlışlarından biridir anadoluyu ihmal etmesi.
osmanlı döneminde yapılmış ve anadolu'da olan büyük ve önemli bayındırlık öğelerinin sayısının 10'u geçmemesi ya da bunları kimsesnin sayamaması bu durumu gerçeklik haline getirmektedir.
istanbula dünyanın eserini yapmış ama anadolu'yu unutmuşlar ne yazık ki.
Memleketimde eski yapı iki tane var. Birisi selçuklulardan kalma bir cami diğeri ise 1800lerin sonlarina doğru yapılmış asker ocağı.
Çoğu yer böyle. Belki anandolu da selçuklu eseri osmanlı eserinden daha çoktur.
Bana göre anadolunun halkının üzerinden geçinmişler hep şimdide olduğu gibi. Özellikle avrupaya daha da yayıldıkca anadoludan toplanan vergiler oraya yatırılmış. Tabi garibanda bol olunca kafaşina vur elindekini al mantığı ve sesi de çıkmayınca hiç birsey yaomaya gerek görmemişler.
bir bakıma doğru bir bakıma yanlış olan yargıdır. başta Osmanlı Anadolu türk siyasi birliğini kurmaya gayret göstermiştir. fakat anadolunun gerisiyle ilgilenmemiştir demek daha doğru olur kanımca.
osmanlı balkanlara ve ege adalarına türkmenleri yerleştirirken kusursuzları seçerdi.
fethedilen yeni topraklara yerleştirilecek türkmenlerde şu özellikler aranırdı;
•kel olmayacak,
•fodul olmayacak,
•topal olmayacak,
•kör, sağır, dilsiz olmayacak,
•piç olmayacak,
•eli silah tutacak,
•imanı sağlam olacak,
•gelenek, göreneklerine tam bağlı olacak,
•meslek erbabı olacak,
işte bu tip kriterlere önem verdiği için osmanlı azınlıkta olmasına rağmen balkanlarda yüzyıllarca hüküm sürdü, kök saldı.
ama ne yazık ki ırkımızın çürük olanları anadolu'da kaldı. (bugün balkan göçmenlerine duyulan nefret ve kıskançlığın altında bu yatar)
hal böyle olunca osmanlı en çok vergiyi rumeli'den toplamaya başladı.
anadolu ise fakir kaldı.
rumeli toprakları 1'e 5 verirken, anadolu toprakları boş ve çorak kaldı.
rumeli'deki inek 15 kilo süt verirken, anadolu'daki inek 5 kilo süt bile vermiyordu(bunla ilgili divan şiiri bile var).
osmanlı da haklı olarak en çok vergi topladığı topraklara yatırım yaptı.
rumeli kalkınıp mamur olurken, anadolu viran kaldı...
ama çok şükür ki rumeli insanı vefalıydı, milliyetçiydi. bu yüzden de 1. dünya savaşı sonrası ülkemizi 93 harbi sonrası balkanlardan gelenler kurtarıp, cumhuriyeti kurdu ve kurdukları bu cumhuriyeti anadolu insanıyla eşit bir şekilde paylaştı, gariban anadolu halkına yol yordam, medeniyet öğretmeye çalıştı.
Osmanlı bir hanedanlıktır. Bugünkü vatan algısı 19. yüzyılda gelişmeye başlamıştır. Osmanlı'nın amacı vatana hizmet değil devletin devamıydı. Denildiği gibi bir hoşgörü toplumu da değildi. Tarihi rasyonel değilde mistik bir bakış açısıyla okuyanlar Osmanlı'yı tamamen yanlış okumaktadırlar. Tabiki tarihi de.