osmanlıca tapu terimleri sözlüğü

entry2 galeri0
    1.
  1. A

    Ahkâm: Hükümler

    Ahz u kabz: Her iki sözcük, almak anlamına gelir.

    Ahz u itâ: Alıp verme

    Akâr: Gayrimenkullerden kirâ yoluyla sağlanan gelir

    Akârât: Gelir sağlayan gayrimenkuller

    Akârât-ı Vakfiyye: Vakıf gayrimenkuller; evler, dükkânlar ile bunların getirdiği gelir

    Akçe: Osmanlı döneminde gümüş para cinsi ve birimi

    Akid: Sözleşme, bir sözleşmede taraf olan kişi

    Âmm: Genel, umumi, herkese ait

    Âmme emlakı: Kamu taşınmaz malları

    Âmm ve şâmil: Umumi ve kapsamlı

    Amme arâzisi: Kamu toprağı

    Arâzi-i mîrîye: Mîrî yani devlete ait topraklar, arazi-i emiriyye

    Arz: Toprak; sunma, bildirme

    Arzen: Genişlik, en

    Arâzi-i mahmiyye: Geliri (rakabesi) Hazineye ait bulunan araziden koru, mer-a, yol, pazar yerleri gibi halkın gereksinimlerine ayrılmış yerler

    Arâzi-i mukâta-a: Maktû (götürü) bir vergiye bağlanmış arazi, kesime verilmiş topraklar; devlete hizmeti geçen önemli kişilere bizzat devlet tarafından geliri veya vergisi terk edilen topraklar

    Arâzi-i mahlûle: Tasarruf sahibinin intikal sahibi bırakmaksızın ölümü ile hazineye dönen miri arazidir.

    Arâzi-i mektûme: Devlete ait olduğu halde, devletin hakkı çiğnenerek haksız ve fuzulen işgal edilen arazi

    Arâzi-i mezrû-: Ekilen arazi

    Arâzi-i selîha: Çıplak arazi

    Arazi-i seniyye: Saltanat makamını işgal edenlere ait toprak

    Asabe-i nesebiyye: Kan ve soy yoluyla akraba

    Asiyâb: Değirmen

    Aslah (eslah): En uygun (Vakfiyelerde en uygun oğul diye geçer)

    Atîk: Eski

    B

    Bâ: Farsça ile, -li, lu eki

    Bâ-temessük: Temessük ile (tasarruf olunan toprak)

    Bâ-hüccet: Hüccet ile (tasarruf olunan toprak)

    Bâ-tapu: Tapu ile (tasarruf olunan toprak)

    Ba-de: Sonra

    Ba-demâ: Bundan böyle

    Bâc: Örfî vergi

    Bâd-i hevâ: Kayıt dışı, önceden belirlenenin dışında gelen gelir; Bedava, parasız

    Bâb: Bölüm, kapı

    Bâni: Kuran, yapan, bina eden

    Bedel-i ferâğ: Miri arazi ve çifte kiralı (icareteynli) vakıf taşınmazlarının tasarruf haklarının devredilmesi karşılığı alının paradır.

    Bedel-i misl: Arazi hukukunda tasarruf hakkı karşılığı emsaline uygun ödenen para

    Bedel-i müsemmâ: Akitte tayin olunan bedel

    Benûn: Üç veya daha ziyade çocuklar

    Ber-mûceb-i âtî: Aşağıda geleceği gibi, Aşağıda ifade olunacağı üzere

    Ber-mu-tâd: Alışılageldiği üzere, devamlı yapılagelen usule göre

    Berî-ü-z-zimme: Zimmetten veya borçlardan kurtulmuş, temize çıkmış

    Bey-i bi-l-istiglâl: Satış ve kiralamanın aynı anda yapıldığı satış, malı satıp aynı anda gelir ve menfaatını elinde tutuma

    Bey-i bi-l-vefâ: Medeni Kanunun yürürlüğe girmesinden evvel yapılmış gayri menkul rehni, vefaen satış, satılanın ileride satan tarafından geri satın alınması şartıyla yapılan satış

    Bey-i bi-ş-şart: Şartla satım, şartlı satım

    Bey- u şirâ: Alış-veriş, alım-satım.

    Beyninde: Arasında, aralarında

    Bidâyet: Başlangıç

    Bin: Oğul

    Bint: Kız

    Bilâ: -sız ekinin görevinde olmak üzere Arapça sözcükler başına getirilerek sıfat yapar ve bileşik yazılır.

    Bilâ-zevc: Kocasız, kocası sağ olmadığı halde

    Bilâ-zevce: Karısız, karısı sağ olmadığı halde

    Bilâ-veled: Çocuksuz, çocuğu olmayan

    Bilâ-ebeveyn: Anası ve babası olmayan

    Bu dahi: Bu da bir öncesi gibi, yukarıda geçenin aynısı

    C

    Câr: Komşu

    Câri: Uygulanan

    Cânib: Taraf, cihet, yön

    Cânib-i yemîn: Sağ taraf

    Cânib-i yesâr : Sol taraf

    Cihet-i i-tâ-yı senet: Senetin veriliş sebebi, (iktisâb)

    Cebel: Dağ

    Cenâh: Yan taraf

    Cenâb: evin yan tarafı , avlu (hürmet bildirilen sıfat olarak da)

    Cenûb: Güney

    Cedîd: Yeni

    D

    Dâyin: Alacaklı

    Dâimi kayıtlar: Tapu idarelerinde iş sahiplerinin müracaatı üzerine tutulan kayıtlar

    Deyn : Borç

    Defter-i Hâkânî: Eskiden taşınmazlar hakkındaki kayıt ve tescillerin işlendiği defterin adı. Tapu-Tahrir Defterleri için de bu ad kullanılmıştır. Bugünkü tapu sicilinin karşılığıdır.

    Defter-i Hâkânî idaresi: Şimdiki tapu dairelerinin eski adı.

    Defter-i Hâkânî Nâzırı: Osmanlı Devleti zamanında tapu ve kadastro işlerine bakan nâzır, bakan

    Der-Saâdet: Osmanlı Döneminde istanbula verilen ad

    Derûn: içinde

    Devir ve temlîk: Bir hakkın bir kimseden başka bir kimseye geçmesi

    E

    Eb: Baba, ata

    Eben an cedd: Babadan oğla (Ebâ an cedd)

    Ebnâ: Oğullar

    Ebnâ-yı ebnâ: Kız ve erkek çocukları ile kız ve erkek torunları ifade eder.

    Ebeveyn: Ana, baba

    Ebvâb: Kapılar

    Ekber: Daha (en, pek büyük), vakfiyelerde geçer.

    El-yevm: Halen, bugün

    Emâkin: Mahaller, mekanlar, mevkiler, yerler

    Esbâb: Sebepler

    Esâmi: isimler

    Eşcâr: Ağaçlar

    Eşcâr-ı müsmire: Meyveli Ağaçlar

    Eşcâr-ı gayr-i müsmire: Meyvesiz ağaçlar

    Eş: Onun

    Eşhâs: Şahıslar

    Erba-a: Dört

    Erbâb: Sahipler, malikler

    Etrâf-ı erba-ası: Dört tarafı

    Evkâf: Vakıflar

    Evkâf-ı Hümâyûn: Padişahların ve padişahlara mensup olanların vakıfları

    Evlâd-ı sulbiyye: Vakıfta bir kimsenin çocuklarını anlatan terimdir. Bir adamın torunları onun evlâd-ı sulbiyyesidir.

    Evlâd-ı ümm: Ölenin ana bir oğlan ve kız kardeşleri

    G

    Garb: Batı

    Gars: Ağaç, fidan dikmek

    Gayr-i menkûl: Taşınmaz mal

    Gayr-imusakka: Susuz

    H

    Hafîd:Torun

    Hakk-ı karâr: Arazi Kanunun 78 nci maddesinde belirtilen nizasız 10 yıllık zilyetlik

    Hakk-ı şurb: Su hakkı

    Hâne: Ev

    Hatt: Çizgi, sınır çizgisi

    Hüccet: Delil

    Hüccet-i şer-iyye: Şeriyye mahkemelerinden sırf mülk taşınmazlar için verilen belge

    Hâvî:içine alan, ihtiva eden

    i

    ibn: Oğul, erkek çocuk

    ibniyye: Ölenin oğlunun kızı veya oğlunun oğlunun kızıdır.

    ibnân: iki çocuk

    Îcâr: Kiraya verme

    icâre: Kira, gelir

    ifrâz: Parçalara ayırma

    ihyâ: Diriltme, canlandırma, tazelik verme

    ihyâen: (Ham arazinin) ıslahıyle iktisap

    ihyâ-yı mevât: işlenmemiş toprağı ekime elverişli bir hale getirme, işleme

    intikâl: Geçirim; geçme, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının yasa ile belli kesimlere geçmesi

    intifâ: Yararlanma, kullanma

    irs: Veraset, soya çekim

    K

    Kuyûd: Kayıtlar

    Kuyûd-ı kadîme: Eski Kayıtlar

    Kadîm: Eski

    Kal: Sökme, çıkarma (ağaç)

    Kâin: Bulunan, mevcut olan

    Karye: Köy

    Kebîr: Yaşça büyük, kebîre: büyük kız evlat (vakfiyede geçer)

    Kurâ: Köyler

    Kürûm: Bağ çubuğu

    Köm:1- Küme , yığıni 2- Küçük ağıl

    L

    Lâ-bî-şartın: Şarta dayanmaksızın

    Leb-i derya: Deniz kenarı, sahil

    Li-ebb: Baba bir kardeş

    Li-ümm: Ana bir kardeş

    Livâ: Sancak; Osmanlı döneminde sancak olarak tanımlanan idari birim. Başında sancakbeyi bulunurdu. Tanzimat sonrası dönemde livânın başında bulunan görevliye mutasarrıf da denilmiştir.

    Li-ecli-l imâr: imar edilmek üzere

    NOT: Sistem üst virgülü kabul etmediği için bazı kelimeler için tire (-) ve boşluk işaretleri kullanılmıştır.
    0 ...
  2. 2.
  3. tarihi araştırmalar yapmak isteyenlere, faydalı olabilecek bir bilgi olabilir. *
    bu arada ece kscg sandım yeminlen *
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük