osmanlıca türkçesi bilineceği üzere tarihçilere ve edebiyatçılara zorunlu derstir. onların da gayet normal.
2010 yılında kuzenim edebiyat fakültesi mezuniyeti adına vereceği tez için 500 sayfalık bir osmanlıca metni çevirmiştik. edebiyat tarihiydi. 3 ayımızı aldı. ağır bir dil, içerisinde sesli karakterler barındırmaz ve genellikle eski bulguları öğrenmek, onları öğretebilmek ve incelemek için bazı bölümlerde zorunlu kılınıyor.
yahu çağ atlayın çağ. sikecem şimdi sizin osmanlıcanızı. ben biliyorum da ne oluyor amk? tamam güzel, kültür dergilerinde okuması bana zevk veriyor; ama dil bir ülkeyi yansıtır. osmanlı devleti mi kaldı ortada.
osmanlıca türkçesi zorunlu hale getireceğine ingilizce'nin yanına bir dil daha getir be adam. bir dil bir lisan, osmanlıca nerede konuşuluyor? ancak işte kadir mısıroğlu gibi adamlar bunu zorunlu ister, kadir'in de ne olduğu belli.
sözün özü şudur ki bizleri geriye taşımak için ellerinden geleni yapıyorlar. daha dün mars'a uydu gönderdiler, apollo ile de karşılaştırıldı. nasa'nın yaptıkları insanlığı daima bir adım ileriye taşıyacak nitelikte. peki biz ne yapıyoruz?
Öğrenmesi zevkli fakat bir o kadar da zor olan derstir.
Çoğu insanın o topluma olan önyargısı, dilde de sürmektedir.
Ama eski el yazmalarının bu dilde yazıldığı unutulmamalıdır.
Öğretmenlik okunuyorsa eğer üzerine gidilmesi gerekilen bir derstir malum
öğretmenlerimizin hali belli.
Arşivlerde çalışma imkanı sağlayabilir bu kişiye.