kendi siyasi bütünlüğünü 1800lerin sonunda sağlayabilen almanya-italya gibi devletlerin söz sahibi olduğu, ab'yi kurmak için 50 senelik bir aşamalı organizasyona ihtiyaç duyan avrupada siyasi birlik bundan 300 sene önce sağlanmış olurdu. ama bu konuda viyana'dan çok otranto'ya yanmak daha mantıklı. viyana'dan önce osmanlı, her ne kadar en geniş siyasi sınırlarına ulaşmış olsa bile, enerji ve heyecan kaybı yaşamıştı. otranto ise osmanlı'nın istanbul'u fethini, kardeniz'i bir türk gölü haline getirmesini takip eden bir dinamizm ile fethedilmişti ve daha akıcı bir enerji sahibiydi. eğer fatih'in ömrü vefa etseydi vatikan bu kalenin üs olarak kullanıldığı bir fetih hareketiyle osmanlı olabilirdi. o dönemde vatikan bunu ciddi ciddi hesaba katmış ve papa kendisine alternatif kaçış yerleri belirlemişti. fatih'in döneminde vatikan'da tam bir siyasi karmaşa oluşmuş ve tam 6 papa eskimişti. kimilerinin haçlı ordusu toplama gayreti bile krallardan kabul görmüyordu. kendi iç dinamiklerini yenilemeyen her millet gibi biz de hazin bir geri çekilme yaşadık.
"toki tuna konutları", "ağaoğlu my schönbrunn konakları", "meşhur hans efendi tafelspitz evi" falan gibi şeyler şaşılası olmazdı. bu açından bakılınca viyana için hayırlısı olmuş denilebilir.
osmanlı otrantoyu alarak italyada bir üs edinmişti viyanaya bile gerek olmayan yeni bir gelişmenin ilk adımını atmıştı. ama gedik ahmet paşa, bu sıralarda vefat eden sultan mehmed' ten sonra oluşabilecek yeni konjunktürde yerini sağlama almak için herşeyi gözardı edip istanbula dönmüştür. yani, bazı zihniyetler varoldukça viyanayı alamazsınız ( pargalı ibrahim gibi) alsanız da çok şey değişmez. nitekim ikinci kuşatmada da merzifonlu, kırım hanına yaptığı hakaretlerin karşılığını ihanetle görmüştü.
kibir, mevki makam sevdası, ve toplumla aynı ruhu paylaşmayan önderlerin mevcut olduğu toplumlar başarılı olamazlar.