Bazı gerizekalı osmanlıcı cahilin ettiği boş kelamdır efenim. Zira bu cahil atasını sarayda cariyelerle cilveleşen padişahlardan sanıyor. Öğren değerli cahil yazar(lar) atanız has bahçede cariyelerle takılan, hamamda cariye peşinde koşarken ölen (2.Selim) değil; onun keyfi için vergi veren, uğruna savaşıp ölen köylülerdir.
Bir öğrenemediniz Cumhuriyetin değerini. Kodumun Ortadoğuluları!
osmanlı türkçesi, bizim eski dilimiz değildir efendim. tek başına değildir. biz türkler yalnızca osmanlı medeniyeti ile mi bugünlere geldik sanıyorsunuz siz? salak mısınız ya affedersin?
şu osmanlı türkçesi haberine sevinen, türklük damarları kabaran oç lar asıl başlık konusu olması gerekendir. zira "osmanlı", bir imparatorluktur ve içinde türk, kürt, laz, çerkes, ermeni, rus, sırp, vs. vs. bir sürü millet barındırmıştır. siz çıkıp bu milletlerin ortak kullandığı dilin eğitimimize girmesini türklük savunuculuğu olarak alıyorsanız bu sizin - kusura bakmayın ama - cahilliğinizi alenen gösterir efendim.
eğer türk damarlarımız kabartılmaya, ecdadımız bilinmeye, öğretilmeye çalışılacaksa bu osmanlı türkçesi ile değil, uygurca ile; köktürkçe ile olmalıdır. orhun yazıtları neden okutulmuyor da arap-fars asıllı divanlar okutuluyor çocuklarımıza?
başlığı açan arkadaşın cevabını bekliyoruz merakla. teşekkürler sözlük.
ohhh be, işte bu. nihayet sözlüğe barış hakim oldu. kavga dövüş bitti (#25957619) nolu entrymden sonra. sağ olun arkadaşlar. ideolojiniz ne olursa olsun sizi hörmetle kucaklıyorum.
".....hepsi Hattat oluyordu" ibaresini görünce kısa süreli hatta anlık bir beyin cücüklemesi geçirmekten kendimi alamayan ben diyorum ki:
ulan hattatlarin Osmanlıya kısa süreli kazançlarını kaybetmemek adına yaptıklarını, hangi kitabın basilip hangisine dokunulmayacagini hangi amaç ve hedef için bunu neyle meşrulaştırdıklarını sağır sultan bile duymuş biliyor.
Bu hangi Osmanlı Devleti okuyan herkesin Hattat olduğu pardon?
Buraya bir Türk dili ve edebiyatı mezunu sıfatıyla Türkçeyle ilgili konuştum. Ancak arkadaş yanıt bulamayınca siyasetten söz etmeye başladı. Konuyu çevirdi. Tee Erbakan'dan çıktı. Artık tartışmak istemiyorum. Üstte zaten yazar arkadaş açıklamış.
Ekleme: bu arada aradaki girilerin birinde olgun kızların yazdığı kişi küfür etmekten başka nir şey yapmıyorsunuz yazmış. Allahım görmemiştim öyle güldüm ki başlıkta küfür var. ilk girisinde küfür var ve biz küfür ediyoruz. Oldu.
Buraya bir Türk dili ve edebiyatı mezunu sıfatıyla Türkçeyle ilgili konuştum. Ancak arkadaş yanıt bulamayınca siyasetten söz etmeye başladı. Konuyu çevirdi. Tee Erbakan'dan çıktı. Artık tartışmak istemiyorum. Üstte zaten yazar arkadaş açıklamış.
Ekleme: bu arada aradaki girilerin birinde olgun kızların yazdığı kişi küfür etmekten başka nir şey yapmıyorsunuz yazmış. Allahım görmemiştim öyle güldüm ki başlıkta küfür var. ilk girisinde küfür var ve biz küfür ediyoruz. Oldu.
--spoiler--
28 şubat sürecinin en çok kime yaradığı kabak gibi ortadayken bu işlerden sadece bir takım zevatın mesul tutulup, asıl parmağını yalayanların sanki sütten çıkma akkaşık gibi atarlanması traji-komik...
28 şubat süreci neden yaşanmıştır?
şeytanın askerleri olan türk ordusunun, müslümanları geldikleri suyun başından süpürüp, ekonomik kaynakları tekrar eski sahiplere kanalize etmesi için mi?
bu plan biraz basit kaçmadı mı? hayat tavla kapağı ya da satranç tahtası gibi iki taraflı, iki boyutlu bir şey değil. tarafların sayısı ve tarafı dakikalar, saatler içinde değişir, dostlar düşman, düşmanlar dost oluverir. bunu herhalde en iyi çevik bir biliyordur şu an (beter olsun!). hem amerikalı kankalarından, hem sermayeden hem cemaatten sevgi seli yoluna akarken pek mutluydu ama arpası azalıp ötme sinyalleri verince alıverdiler içeri paşamı ve artık seveni de yok. cumhuriyet subayı olup, memleketi için çalışsaydı milyonlar onun için üzülürdü belki de hiç içeri alınamazdı. kürtçü cemaat ve akp'nin listesinin en başındaki pamukoğlu paşa'yı alabiliyorlar mı?
neyse hayat dersini alan aldı biz dönelim konumuza...
28 şubat süreci milli görüşçü muhafazakar sağın tasfiye edilip, kürtçü islamcı cemaatin amerika desteğiyle ve isteğiyle iktidar sahnesine tepeden indirilme operasyonudur. ordunun bir kısmı bu işe çeşitli sebeplerle bulaştı ne yazık ki. sermaye ise tasfiye edilen milli görüş holding mallarının peşkeşi ve çeşitli yeni kaynakların sözü karşılığında bu operasyona destek verdi. ankara'da otel lobilerinde siyah takımlı, siyah gözlüklü, alabros kesim saçlı adamlarla ihlas yeşili takım elbiseli, badem bıyıklı şimdiki janti abilerinizin hazırolda durduğu görüşmelerin fotoğrafları hala hatırda.
şevki yılmaz gibi adamların, o peygamberim diye deliye yatan garibanın hepsi birden neden tasfiye oldu bir anda? bunlar islamcı kesimin o zamanlardaki bayrak adamlarıydı nooldu da bunlar görünmez oldu?
ben söyleyeyim bunlar milli görüşçüydü. erbakan'ın sağlığında partinin kapısından sokmadığı cemaate en az rahmetli kadar düşman adamlardı ve siyasi hayatlarını bitiriverdiler. erbakan'ı satıp cia projesine gönüllü yazılan kesimden abdüllatif şener de başka umutlarla girdiği akp'nin içinde kalamadı. önceleri bir iki satır röportajı çıkardı şimdi tamamen karartma altında. hoş, konuşacak cesareti olduğunu da sanmıyorum.
en komik sahneler rahmetli erbakan'ın cenazesi sırasında gerçekleşti kürtçü cemaat oy aldığı kaz kafalılara "bakın biz erbakan hoca'nın devamıyız" mesajını verebilmek için elinde borazan ettiği başta trt ve diğer medya organlarından günlerce organizasyonlar tertipledi. köylü kurnazı kafaya göre hem kalabalık cumhuriyet mitinglerine nazire yapılacak hem de özellikle iç anadolu yoğunluklu milli görüşçü tabana mesaj verilecekti. saadet partili yöneticileri erbakan'ın evine sokmamaya kadar vardırdılar işleri... cenazede de fatih erbakan dahil herkesin adeta omuzuna sırtına basarak kendilerini önlere atıp pozlar verdiler. aslında haklılar hoca'nın can düşmanı kürtçü islamcıları erbakan'ın devamı sanacak kadar gerizekalı bir kitle var.
neyse öykümüze geri dönelim;
28 şubat sonrası kürtçü cemaatin saflarına geçirdiği saadet partisi'nin b takımından isimler (rte'nin neden ilerisi için düşünülmediğini de bir gün yazarız. 28 şubat olmayaydı recep efendi bakan, hatta belki milletvekili bile olamayacaktı) apar topar yeni bir sözde muhafazakar özde amerika'nın taşeronu partiyi kurdular. aynen anap gibi 40 yamalı, amerikan tutkallı bu oluşumu parayı verenin öttürdüğü the altans benzeri liboşlardan, kürtçü islamcılara, kubilay'ı koyun gibi boğazlayan herifin torunundan, dedesi yüzlerce türk çocuğunun katili adamlara kadar cumhuriyet ve türklük düşmanı adamlar oluşturuyordu.
kader ağlarını örerken diğer tarafta önce güya parti kuruyoruz diye dsp bir cia darbesiyle parçalandı (ismail cem bütün bir ömrün itibarının nasıl bir hamleyle mahvedileceğini uygulamalı olarak gösterdi ve sonra da kahrından öldü resmen). sonra da o oluşum ortadan bir anda buhar oluverdi. seçim evvelinde her şey ayarlanmıştı artık. hatta çok şüpheli (bağımsız ülkeler bunu devlet işlerinde kullanmıyorlar nedense) oracle tabanlı "kimi istersem onu seçtiririm" şekilli seçim değerlendirme programları bile ayarlandı.
dağılan koalisyon ve çıkarılan yapay krizin gölgesinde gidilen seçime rağmen muhtelif bölgelerde itiraza konu yaklaşık 6 milyon oyun ve özellikle istanbul'da dyp'nin haklı itirazının mahkemece reddedildiği (eğer o itiraz kabul edilseydi dyp barajı geçecek, seçim sistemi hesaplamasında akp'ye yazılan oyları olmayınca akp tek başına iktidar olamayacaktı çaktın köfteyi?) bir seçim sonucunda akp iktidar olabildi. sonrasında halkı kin ve düşmanlığa tahrikten mahkum olmuş rte hapisten çıkarılarak (cemaatin has evladı jet fadıl'ın milletvekilliği iptal edildi bunun için. şimdi kendisi devlet arazisinde, devlet kredisiyle devre mülk yapıp satıyor. kısa günün karı). abdullah gül'ün ayağını sürüye sürüye terkettiği başbakanlık koltuğuna oturtuldu. bu noktada 28 şubatçı dinamiklerin arasında minik bir sürtüşme de yaşanmadı değil. kürtçü cemaat ve sermaye sınıfı abdullah gül'ün başbakan kalmasından yanayken, abd rte'yi istedi ve "ol" dediği oldu.(bunun da sebepleri muhtelif... bir gün yazarız)
yazı okunmayacak kadar uzun olacak hepsini yazsak ama kafası çalışan, orta zekalı birinin anlayacağı bir örnek verelim (daha yüzlercesi var da uzatmayalım)
akp ve kürtçü cemaatin en büyük finans kaynağı olan büyükşehir belediyelerini neden ellerinden almadılar madem "laikçi" darbe vardı da...
ya da akp'yi iki defa kapanmaktan kurtaran haşim kılıç neden emekli edilmedi?
o kadar salaksınız ki milletin bunları düşünemeyeceğini zannediyorsunuz.
--spoiler--
eski bir entarimizi koyalım...
bazı ifrazatlar çıktıkları kokuşmuş bataklıktaki lağım fareleri gibi cahil ve aptal zannediyorlar herkesi...
milli görüşçü erbakan'ı tasfiye edip yerine israilci - kürtçü bir koalisyon olan akp'yi kim getirdi acaba?
alıntı kısmındaki entari 15 nisan 2012 tarihinde yazılmıştır...
Dil konusu ile ilgili bir iki görüş alırım, faydalanırım diye geldiğim başlıkta bildiğin sirk tiyatrosu ile karşılaştım. Başlıktaki "oç"yi gördükten sonra tanım yapmaya gerek duymuyorum. Zira, hiçbir tanımın başlığa "oç" ibaresi koyan zatın zihniyetini değiştirmeyeceğini düşünüyorum.
Ancak, Cumhuriyeti, içki ve fuhuş yuvası olarak tanımlayanların, bırakın dil üzerine, hayat üzerine bile adam gibi bir argüman koyamayacakları noktasını kaçırmışım. Sanırsınız ki, cumhuriyetten önce içki içilmiyor, fuhuş yapılmıyor, herkes edebi ve adabıyla oturuyor. işret meclislerine, Osmanlı'daki toplum yapısına da değinip, kaynak verebiliriz elbet. ancak çok gerilere gitmeyelim, 1920'li yılların fuhuş ve içkili mekan dökümanını bir verelim. 1920 yılında, sadece istanbul'da kayıtlı olan genelev sayısı 175, bu kayıtlı olan rakam. Yine kayırlı olan fahişe sayısı 2754, kayıtsız olan fahişe sayısının ise 4000-5000 civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu fahişerin 875'i müslüman, 694'ü rum, 193'ü ermeni, 176'sı rus, 125'i musevi, 96'sı yunanlı, 22'si avustralyalı, 22'si romanyalı, 15'i italyan, 12'si fransız ve gerisi diğer milletler şeklinde (Atlas Tarih Dergisi, sayı 25, isgal yıllarında istanbul, gazanfer ibar, sayfa 68). Biri fuhuş yuvası mı dedi? Alkol konusunda ise, Halil inalcık'ın has bağçe de ayş u tarabkitabını okumasını öneririm.
Esenlikler sözcüğünü sıfat sanan kişileri gösteren başlıktır. Oha lan Türkçeden kaç alıyordun ortaokulda? Esen sıfattır, esenlik isimdir. Esenlikler selamlaşma değilmiş ahahaha. O zaman teşekkürler de demememiz gerek. Bunlar kalıplaşmış sözlerdir. Cehallette ısrar.
Evet Atatürk geldi osmanlı'yı yıktı gitti. Sevr'i de o imzaladı hatta değil mi? Buradaki nankör biri varsa o da Atatürk'ün Osmanlı'nın arkasını topladığını anlamak istemeyendir.
dilde sadeleşmeye daha çocukken kıl olurdum. ortaokulda türkçe hocamla atışmıştım... sınıfta bırakıyordu az kalsın...
mütecehhiz kelimesini donanımlı sözcüğü karşılamaz hiçbir zaman. kelimelerin sonuna -li, lı getirerek zaten varolanı olmayan uyduruk bir kelime ile ikame etmenin (bak bu ikame için de düzgün karşılık yok) iyi sonuçlar vermeyeceğini hep iddia ettim bundan sonra da fikrimin değişeceğini sanmıyorum...
ve fakat...
burda "osmanlıcayu gatlettüleğğğ cohil golduk" diye zırıldayan gübre yığınlarını da çok ciddiye alamıyorum...
yavşağın dedesi sanki osmanlı ulemasıydı, yedi ceddi osmanlıca kitap yazıyordu da ikballerine mani oldular.
böyle çok sığır var. yeni türedi bunlar. bilgiyi geçtik görgüden bile yoksun olduklarından kendilerine emin oktay tarihinden aristokrasi devşirmek için anlamadıkları konularda abuk subuk laflar ediyorlar.
yarın latin alfabesini iptal edip, osmanlıca yazıp çizmeye başlasak 50 sene meramlarını anlatacak kadar okuma yazma öğrenemezler. kültür devrimi (harf devrimi bunun sadece bir parçasıdır) olmayaydı sığır 150 sene köyündeki tezekle haşır neşir olacak burda gelmiş harf devrimine felan sallıyor...
osmanlıca orta karar bir mektup yazabilmen için 3 yazı dilinin gramerini biliyor olman lazım. kolay iş değildir. ayrıca fonetiği oldukça karmaşıktır. 3 tane "h" harfi vardır ki bunlar kullanıldığı yere göre "e" sesini de karşılayabilir, k harfine karşılık gayın var, kaf var kef var... anadolu sığırı kaime sesini çıkaramaz gayme der kaldı ki yazacak osmanlıca olarak... olacak iş değil.
burda "osmanlucamuzu elimizden aldüler" diye zırlaşan böceklerin dedeleri dersaadete geldiğinde tramvaya binebilsinler diye tabelalara resimler çizilmişti. osmanlıca, fransızca, rumca ve ermenice olarak 4 dilde yazılı tramvay tabelasını okuyamayan dürrükler için galata kulesi, vapur iskelesi resimleri çizilmişti tabelalara.
işi güç vesile oldu bir ingiliz aristokratı ile tanışma fırsatım oldu 12-13 yıl önce. öyle suyunun suyundan değil birinci dereceden "lord" ünvanı vardı herifin. kendisine bir ferman gösterdiğimde kaligrafiye, tuğraya ayrı ayrı hayran olmuştu. uzun uzun inceledikten sonra "okuma ve yazma ayaktakımına verilmemesi gereken bir ayrıcalıktı" demişti. çok da haksız sayılmaz. nüfusun yüzde 3-5'i gereçkten okur - yazar nasılsa. geri kalanı tabela okur yazarı.
gelsin şu osmanlıca geri...
osmanlının sümüğünü silmediği yoz pezevenklerin sağda solda "ecdad" (başka da bi laf bilmezler) diye saçmalamalarından kurtulalım. devlet dairesine bir dilekçe yazdırmak için okumuş yazmış insanlara köpeklensinler, çiftçilik yada hamallıktan başka gelecekleri olmasın...
eskiden bu ülkede tahsil görmüş insanın bir kıymeti vardı. herkesi okutacaz diye seviyeyi çok düşürdük.
yeminle gelsin şu osmanlı alfabesi geri...
bu 20 sene öncesine kadar 77 ceddi şehir görmemiş köylü kömeleğin çakma osmanlıcılığından kurtulalım...
Arapçıları türkçede selamlaşma yok ama diye kızdıran kişidir.
Hiç güleceğim yoktu. Biraz kitap karıştırsan bulurdun canım.
Esenlikler, esen kalın, iyi günler, tünaydın, iyi akşamlar, günaydın, güle güle....
Artı bunlara lehçe ve ağızlardaki selamlaşmaları eklersek sayı artar. Ancak ben günümüzde kullanılanlara örnek verdim.
Her şey güzeldi Atatürk geldi mahvetti. Sanki Harf devrimi yapılmasaydı Divanlarda yazılanları anlayacaktı. Zaten okuryazarlık osmanlı'da pert haydi okuma yazma Cumhuriyet kurulunca yukarılara çekildi. Sıradan biri olduğuna göre saray dilini okusan bile anlamayacaktın. Herhalde hanedan üyesi ya da paşa çocuğu değilsindir. Zaten olsan ne olur o hanedan üyeleri o kokteyl benim iu kokteyl benim gezerken. Kendini Osmanlı torunu olarak gören kitle ühühühü ecdad diye ağlıyor.
lütfen barışın ve birbirinizi irrite edecek ya da refuse edecek tavırlardan kaçının. kalp kırmayalım arkadaşlar, dünya görüşümüz farklı olabilir ama bu tip argolu şeyler size yakışmıyor. bu atışmayı durdurmaya davet ediyorum sizi. buyrun.
öncelikle bir osmanlı türkçesi haberine sevinen katıksız oç değildir. iki; osmanlıca yüzünden osmanlı zamanında çoğu kişi okul okuyamıyor idi. dilden bağımsız bir alfabesi olduğu için o zamanlar lise(veya dengi) okul okumak şimdilerde yüksek lisans yapmak gibi birşeydi. o kadar zor bi dil. harfler türlü türlü ve her an değişiyor, gramer yapısı bozuk, değişken harfler var vb.
ayrıca osmanlıca öğrenmek için günde min. 3 saat kasmak gerekir ki bence hiç gerek yoktur. edebiyat öğretmenliği veya tarih okuyan kassın bi zahmet ona da.
8 dk sonra gelen edit: oo vasat trollümüzden hemen cevap gelmiş. Padişahla taa 500 yıl sonraki liseli gençler birimi AMK. o şiiri ben değil tarihçiler çevirecek ayrıca, çünkü onların işi o...
bazı öküzlerin hala dukhan türkçesi ile karşıma gelişinide göstermiştir, ulan türk ağızları lehçeleri bölge farkları ve kelime konuşma farklarını ortaya dökersen 1209380213809213 tane türkçe kombinasyon ve kelime gelir.
bizim konumuz, osmanlı zamanından konuşulan ve günümüze gelen, fakat alfabe devrimi gibi hain bir şeyden sonra oluşan olgudur.
sen humanist beynin ile, what's up'ı öğrenirken, amına çaktığımın yahudisi topkapı sarayından gelip eksi eserlerin mikrofilm'ini çekiyor.
gemilerle kitap taşıdılar gemilerle, bugün o kitapların çoğu bile biz de yok, be orospu çocukları, senin tarihin latin harfleri ile mi yazıldı?
senin efsane olaylarını bile gidip, zamanında buraya gelmiş almandan öğrenmen ne kadar acı?
okçuluk bizden sorulurken, kırılamamış bir dünya rekoru tozkoparan iskenderdeyken, yapılan tahrifler yıkımlar yakımlar yüzünden bile sen yakın tarihteki başarınn bir kitabına bile ulaşamıyorsun, o zamanlarda türk okçuluğuna merak salıp yazı yazan araştırmacı yazar bir almandan okçuluğa dair bildiklerini sakladığı kitabı kopyalamak zorunda kalıyorsun.
bu ne kadar sefil ne kadar acı bir durum? ülke 021983092813 yıl geriye gitmiştir.
buraya türkçedeki arapça kelimeleri yazarsam, bazı mallar selam bile veremez.
ulan amip, türkçe selamlaşma mı var?
selamun aleyküm diyorsun arapça, ne haber diyorsun arapça, merhaba diyorsun arapça?
Bak kardeşim orada '' feryad da türkçe değil ama'' falan yapmışsın. Orada büyüklük taslama. Türk dili ve Edebiyatı'na kafa yordum. Feryad'ın türkçe olmadığını bilmiyor değilim. Şu bir gerçek ki cümlenin içinde Arapça sözcük kullanmak ile yüklemdeki ek eylem dışında Arapça olması farklı şeydir. Okurken bu saçmalığı öğrenmek zorunda kaldım. Türk Edebiyatı bölümüne girip Divan edebiyatı gibi Türkçenin
esamesinin okunmadığı dersler gördüm. Şimdi çıkıp burada feryad türkçe değil diyorsun. Bunu yazarken bir çok yabancı sözcük kullandım. Ancak bu Türkçeden bağımsız apayrı bir dildir.
amed-i medid ve ahd-i bai'iddir ki daniş-gah-ı istifadede nihade-i zanu-yı taleb etmekte arzu-yı kesb-i edep kılıp.
(Üstteki yazardan alıntı yaptım.)
Bunun neresi Türkçe allasen? Ekler ve kılıp ve etmek sözcükleri dışında Türkçe yok. Aaa ama şu var sizin gibiler bunu görmezler ancak ergenlerin yazdıkları yarı ingilizce yazıları eleştirirler. Ama bununla onun farkı yok benim için.