bugün

(bkz: padişah anaları)
(bkz: soy babadan geçer)
osmanlılar dünyanın dört kıtasında hüküm sürmek için Andromeda galaksi bölgesindeki uzaylılar tarafından gönderilen insan görünümlü robotlardır. bu robotların uzaylıların kontrolünden çıkması sonucu yine uzaylıların gönderdiği kapütilasyonlarca çökertilmişlerdir. * * washington ailesi de Messier 87 galaksisinden gönderilmiş olup dünyayı ele geçirme çalışmasında bulunan ikinci ekiptir. allah bize kolaylık versin. * *
osmanlı özbeöz türktür ve osmanlı "ne" ise, ben "o" yum
osmanlı türk değildi, çünkü ülkenin başındakiler ve ülkenin kurucuları ilk başta araptı ve daha sonralarında devşirme oldular. tarihte kurulan osmanlı devletinin ilk başta arap olduğu gerçek zaten. ama oradaki çoğunluk olan halk tabi ki sonuna kadar türk.
(bkz: atasını tanımayan it peşinde dolanır)
'nüfusunun tamamı türk değil ondan dolayı osmanlı türk değildir' deniyorsa o insanlara sormak gerekir türkiye'nin tamamı türk mü arkadasım yokm u burda yasayan kürtü, lazı, cerkezi, rumu? 'yok hayır sen yanlıs anladın yöneticilerin tamamı türk değil ondan osmanlı türk değildir' lafına da dencek olan sudur ki mecliste de bir sürü kürt arap asıllı milletvekili vardır hatta basbakan gürcüdür. simdi bunun üstüne türkiye türk değildir mi demek gerekir. *
laf ebeliğidir. kıçından anlayıp olmadık bir yerde sıçabilecek potansiyeli olan zamane çoğunluğuna böylesi kozlar verilmemelidir.
osmanlı'nın cok uluslu devlet olduğunu kimse yadırgamıyor sanırım ve türk'lerin de osmanlı'nın bir parçası olduğunu da... evet, türk'ler aynı zamanda osmanlı idi fakat her osmanlı vatandaşı türk değildi! hatta osmanlı döneminde türkler ve araplar en güvenilmez ırklar arasında idi. (bkz: kaynak bi yerimizden uydurma degildir) (bkz: türk tarih vakfı)

ayrıca devşirme sistemini de hatırlatmak isterim. bilindiği gibi balkanlardan genç yaşta getirilerek, eğitilen ve daha sonra devletin üst yönetim kademelerinde yer alanlar osmanlı olup türk olmayanları da kapsardı!

padişahların haremlerindeki cariyelerin, hürrem sultanların ırkından bahsetmeye hiç gerek yok sanırım, piyasadaki kitaplar bu kadınların nerelerden geldiklerini ve hareme giriş öykülerini ayrıntılarıyla anlatmakta zaten!

osmanlı sadece türk değildi. fakat birçoğumuzun ataları da osmanlı idi! tıpkı günümüzde her vatandaşımızın türk olmadığı gibi!

(bkz: çok uluslu devlet)
"bu durumda biz ne oluyoruz?" sorusunu akla getiren önerme.
osmanlinin ne olduğuna bi zahmet aciklama gerektiren önerme. osmanli arap mıdır? fars mıdır? yunan mıdır? slav mıdır? mesela britanya ingiliz midir? yoksa sizde kayış mı kopuktur?
osmanlı çok uluslu, teokratik yapılı bir imparatorluktu. yani adamlar milliyeti ne olursa olsun, müslüman olanları vatandaş olarak görüyorlardı. milliyetçilik ise devletin yıkılış döneminde, yani osmanlı çok uluslu özelliğini yitirince, paçayı kurtarmak için ortaya atılmış bir fikirdi. osmanlı bir türk devleti olarak kurulmuştu ama sonra türklük özelliğini yitirdi. türkiye cumhuriyeti de zaten osmanlının devamı niteliğinde kurulan bir devlet değildir. biz sadece onların bıraktığı topraklar üzerinde, onların bıraktığı kültürün çağdaş bir uyarlamasını yaşıyoruz. önemli olan da budur zaten. sonuçta osmanlı türkmüş, bulgarmış, arapmış kime ne ki? adamlar güzel bir kültür bırakmışlar, doğu uygarlığına katkıda bulunmuş, yıkılmış gitmişler.
(bkz: osmanlının olmayan türklüğüyle gurur duymak)
dogru olan onerme padisahlara bile bakinca annelerinin hep yabanci oldugu gorulur..osmanli turkleri savas gucu olarak kulanmis yonetime almamistir..
osmanlı Türktür ve Türk milletinden beslenmiştir bunu sadece kurumlarına bakarakta anlayabiliriz selçuklu ve anadolu selçuklu daha geriye gidersek orta asya Türk devletlerinden getirdiği bir çok kurum vardır.hadi bunlarada sıkıysa Türk değil deyin...üst görevlere Türk kökeni olmayan insanların getirilmesi osmanlıyı Türkten koparmaz bi de olaylara o dönem gözünden yorumlamak gerekir iki saçma sapan KIYTIRIK makaleyle yola çıkılmaması tavsiye olunur.
bu durumda türk kim oluyor sorusunu akla getiren önerme.
osmanlı türktür. fakat siyaseti milliyetçi değil ümmetçidir. tarih kitaplarında milliyetçilik öne çıkmadığı için böyle bir izlenim oluşmuş olabilir. milliyetin en keskin belirtisi dildir. ve osmanlı türkçe konuşan bir toplum egemenliğindedir.
Osmanlı'nın, cumhuriyetin kuruluşundan sonra 20-30 yıl içinde, ulus devlet yapısından aldığı teşvikle halka kadar inmiş olan ve önceki yüzyıllarda rastlanmayan tarzdaki, "bugünün türklük anlayışı"na sahip olmamasını türk olmaması olarak yorumlarsak "türk değildir ya da ulus devletin vatandaşının sahip olduğu türklük asabiyetine sahip değildir" denebilir. ancak bu ise kurgulanmış bir durumdan sonuç çıkartmak olur ki hatalıdır. osmanlı'yı osmanlı yapan birikiminden türkler haricinde bir milletin katkılarını çıkartın, geriye kalan şey, bazı yan özelliklerini yitirmiş de olsa yine osmanlı'dır. ama osmanlı'dan türkleri çıkarttığınız zaman geriye pek birşeyin kalmadığını görürsünüz. osmanlı elbette türklerden ibaret değildir ama devletin olanca kurumlarıyla, her konudaki yapılanmasının etnik çözümlemesine bakınca türklerin osmanlı'nın omurgası olduğunu görürüz.

ilk üç entry için, özellikle bu entrylerin belge mahiyetinde sunduğu padişah anneleri ve eşleri kısmında anlatılanlar için de söylemek istediğim birşeyler var. bu yazılar, son derece yoğun bir tahlilin eseri gibi görünse ve bilgi bombardımanı ile düşünceleri bulandırsa da, vakit ayırıp incelendiğinde bazı ciddi hataları barındırdığını ve tarihi bir incelemeden çok, osmanlı'nın etnik kökenindeki türk olmayan unsurlara dair kanıtlanmış, kanıtlanamamış ya da aksi kanıtlanmış bilgilerin derlemesi olduğunu görürüz. bu yazıların derleme olduğuna dair en basit ve en bilinen bir örnek olarak Fatih Sultan Mehmed'i gösterebiliriz. tarihle, özellikle osmanlı tarihiyle ciddi şekilde ilgili olan herkes Fatih Sultan Mehmed Han'ın annesinin Candaroğulları beyliğinden alınmış bir gelin olan Hümâ Hâtun olduğunun kanıtlandığını ve bu bilginin genel kabul gördüğünü bilir. kabul etmeyen kişilere gelince, onların da dünyada olduğu gibi türkiye'de de yoğun şekilde devam eden menfaate, devlet çıkarlarına, etnik ve/veya dinî denebilecek yaklaşımlara sahip toplulukların ve diasporaların iddialarına ve değişik ideolojik iddiaların kanıtlanmasına yönelik olarak tarihi bilgilerin değiştirilmesi ya da yeniden yazılması ve bunların yayılması çalışmalarının bir parçası olduğunu muhtelif zamanlarda verdikleri beyanlardan anlamak mümkündür. tabi hepsini böyle itham etmek doğru değil, elbette hepsini tek tek incelemek gerekir ki bu da tarihçinin değil, istihbaratçıların işidir. ancak bu kişileri kınamadan ve aşağılamadan, yaptıkları yanlışları tasvip etmemek adına bu kişiler ile ilgili genel bir açıklama olarak yukarıdaki bilgilerin geçerli olduğunu söyleyebiliriz.
(bkz: osman bey)
(bkz: karamanoglu mehmet bey)
güvercinin kuş olmamasına benzeyen bir önermedir. biz türksek osmanlı da türktür.
(bkz: tümdengelim)
osmanlı türk, arap vs. gibi isimleri etnik anlamda değil o insanların yaptıklarıyla beraber anardı. örneğin adi fransızlar ermeni tasarısını onayladı cümlesinde tasarıyı onaylayan fransızlara adi denilmiştir.

"Bazı Osmanlı tarihçilerinin eserlerinde, Türkler için etrâk-ı bî-idrak, yani idraksiz Türkler denilmesinden hareket eden bir kısım araştırmacılar Osmanlı imparatorluğu'nun Türk devleti olmadığını iddia ederler. Bu tutarsız bir yaklaşımdır. Osmanlı tarihçilerinin eserleri incelendiğinde Türklerle ilgili bu şekildeki ifadelerinin etnik kimliği değil sosyolojik ve siyasi bir durumu belirtmek için kullanıldığı görülür. Ayrıca bu ifade ile kötülenenler, genellikle devlete karşı çeşitli hadiselere karışmış veya Şah ismail'e katılmış olan Türkmenlerdir. Düşman olarak görülen bir devlete yapılan bu katılımları aşağılamak için Osmanlı tarihçileri bu tür ifadeler kullanmışlardır. Türk ve Türkmen isimlerinin olumsuz ifadelerle anılması sadece Osmanlı dönemi tarihçilerine özgü bir davranış değildir. Selçuklu tarihçilerinin de Türkmenler hakkında bu şekilde olumsuz sözleri vardır.

Osmanlı döneminin bazı tarihçileri bu olumsuz ifadeleri Türk kimliğini değil köylü ve göçebeleri kötülemek için kullanırlar. Özellikle yarı göçebe hayat yaşayan Türkmenler devlet düzenine ayak uyduramamaları ve yerleşik hayata zarar vermeleri sebebiyle eleştirilmektedir. Osmanlı tarih yazarlarının eserlerinde bu tür ifadeleri başka milletler için de görmek mümkündür. Örneğini göçebe Araplara, Arab-ı bed-fial (kötü işler yapan Arap), Arab-ı, bed-rey (düşüncesi kötü Arap), Arab-ı Şekavet-şiar (eşkıyalığı adet haline getirmiş Arap) denilirdi. Buradaki millet isimleri etnik bir mana ifade etmekten ziyade bu toplulukların yaşam tarzını gösterir. Nitekim Fatih Kanunnâmesinin bir ceza bahsinde geçen "Türk veya şehirli olsa" ifadesi Türk kelimesinin göçebe Türkmenler ve köylüler için kullanıldığını açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Osmanlı tarihçilerinin eserlerindeki Türklerle ilgili olumsuz ifadeleri gündeme getirenler, aynı kitaplardaki olumlu sözleri görmezden gelmektedirler. Aslında hiç kimsenin bir şeyi incelediği yoktur. Yıllardan beri hiçbir araştırma yapamadan, Osmanlılar, 'etrâk-ı bî-idrâk' diyerek Türkleri aşağılarlardı, sözü tekrarlanır. Tarih kitapları incelendiğinde Türk ve Türkmen isimlerinin aley­hine olan ifadelere genellikle Osmanlı yönetimine karşı mücade­lelerde rastlanır. Fetret Devri'nden, Şeyh Bedreddin ayaklanmasına, Safevi Devleti'nin Anadolu'daki faaliyetlerinden, Celali isyanlarına hadiseler anlatılırken Osmanlı tarihçileri "Kaba Türk veya Türkmen, cahil Türkmen, hilekar Türk (Türk-i bed-lika), çirkin Türk (Türk-i sütürk)" gibi tanımlamalarını kullanırlar."

Erhan Afyoncu "SORULARLA OSMANLI iMPARATORLUĞU III"
Osmanlıca farklı bir dil midir?

Osmanlıca, Osmanlı imparatorluğu döneminde kullanılan ve Arap harfleri ile yazılmış Türkçe'dir; ayrı bir dil değildir. Bazı yazarların eserlerinde aşırı derecede Arapça ve Farsça kullanarak kitaplarını anlaşılmaz hâle getirmelerinden hareket edenler Os­manlıca'yı farklı bir dil gibi takdim ederler. Devletin resmî yazış­maları incelendiği zaman elkablar çıkarıldığında kullanılan dilin anlaşılmasında fazla bir güçlük yoktur. Ancak ortaya yeni çıkan bir problem Osmanlıca'yı anlamayı iyice zorlaştırmıştır. Bu da son 30 yılda dildeki sadeleşme sonucunda günlük yaşamda kullandığımız kelime sayısının azalmasıdır. 1970'li yılların başında kullanılan Türkçe ile Osmanlı döneminde kullanılan Türkçe kıyaslanırsa arada fazla bir fark olmadığı anlaşılacaktır.

Erhan Afyoncu "SORULARLA OSMANLI iMPARATORLUĞU III"
evet osmanlı türk değildir.. türk oğlu türktür ..

(bkz: türkleri çekememek)
cenin insan değildir gibi bir yargı. *
osmanlı türk başlangıcı olan bir devlettir. klasik osmanlı ise hiç bir etnikliğe dayanmayan bir emperyumdur. klasik osmanlı bir imparatorluktur. yıkılışa doğru osmanlıcılık, şuculuk buculuk adlı akımlara girişmiştir. ancak osmanlı da hiç bir dönem olmamıştır ki türkçe bir dilekçe biz anlamazuk diye geri çevrilsin. ayrıca osmanlı ordusunun kullandığı dil türkçedir. devşirme çocuklar türk ailelerin yanında eğitime verilirdi. osmanlıda hiç bir zaman hakim bir millet olmamıştır.