osmanlı türbesinde keşfedilen şamanik resimler

entry8 galeri2
    1.
  1. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1950823/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/1950824/+

    Bilecik’te, Osmanlı’nın kuruluş yıllarında uç beyi isa Sofi adına inşa edilmiş türbede keşfedilen Şamanik çizimler incelendi. Gök Tanrı inancına dair çizimlerle donatılmış türbede hiçbir islami öge bulunmuyor.

    Bilecik’in Söğüt ilçesine bağlı Borcak köyünde bulunan isa Sofi türbesi, 12 ve 13. yüzyıllarda Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen Türkmen göçerlerden günümüze kadar ulaşan çok önemli izler taşıyor. Türbenin duvarlarına resmedilmiş Gök Tanrı inancına ait bezemeler, Anadolu coğrafyasında bulunan ilk örnek olması nedeniyle büyük bir öneme sahip.

    Arkeofili'de yer alan yazıya göre Türbede başlatılan tadilat sırasında, üstteki sıvanın kazınması ile ortaya çıkan bu bezemeler, az sayılabilecek bir bozulma ile günümüze kadar ulaşmış. Gök Tanrı inancını yansıtan duvar resimleri, bu inanca yönelik anlayışların resmedildiği çok önemli bir belge niteliği taşıyor.

    Kendisi adına türbe yapılan isa Sofi’nin, vakıf belgelerinden Osman Bey zamanında burada bir zaviyesi olduğu ve buranın kendisine vakfedildiği biliniyor. Diğer taraftan yöre halkı tarafından Ertuğrul Gazi’nin silah arkadaşı olduğuna dair günümüze kadar ulaşan bir rivayet var.

    Türbe, süslemeleri bakımından Anadolu’daki hiçbir türbe ile benzerlik göstermiyor.

    isa Sofi’nin adından dini bir şahsiyet olduğu ve adına türbe inşa edildiği için toplumun önde gelen bir ismi olduğu anlaşılıyor. Ancak türbede yer alan islam dışı öğeler, içinde yaşadığı topluluk ve isa Sofi’nin onlarla ilişkisi hakkında ipuçları barındırıyor. Söz konusu türbe, süslemeleri bakımından Anadolu’daki hiçbir türbe ile benzerlik göstermiyor.

    Türbenin yer aldığı Borcak Köyü ve isa Sofi Türbesi, Osmanlı Beyliği’nin kurulduğu Söğüt ilçe merkezinin yaklaşık 9 kilometre doğusunda bulunuyor.

    Bu tür türbelerin yüksek tepelerde yer alması, eski Türk inancıyla alakalıydı. Nitekim yüksek tabakaya mensup kişilerin mezarları ulaşılması zor yerlere yapılırdı.

    Mimari elemanlar ve inşa tekniği olarak Erken Osmanlı Mimarisine ait olan türbede bir kitabe olmasa da, isa Sofi’nin vakıf kayıtları ve yöre halkının anlatımları, türbenin 14. yüzyılın ilk yarısında inşa edildiğini gösteriyor.

    Türbede hiçbir islami öge yok

    Türbe islami bir yapı olmasına rağmen, içerisinde bulunan süslemelerin ağırlıklı olarak Şamanizm kökenli olması, toplumda eski inancın çok canlı olduğunun bir göstergesi. Özellikle konar-göçer hayat süren Türklerde, islamiyet kabul edilmesine rağmen eski inanca dair davranışlar kolaylıkla terk edilmemişti.

    Türbe, kare planı ve sekizgen kasnak üzerine yapılmış kubbesi ile mimari olarak klasik Türk-islam yapısı olma özelliğini taşıyor. Kapısı benzer yapılarda olduğu gibi alçak yapılmış. Bu özellikleri ile islami yönü güçlü bir figüre ait olması gerektiği düşünülse de, 2017 yılında başlatılan tadilat sırasında alt sıvada meydana çıkan bezemeler, konuyu farklı bir boyuta taşıyor.

    Türbenin içi, Orta Asya inanç sistemine ait olan öğelerle bezenmiş. Duvar bezemelerinde, Orta Asya inanç ve kültür sisteminin çok etkili olduğu açıkça görülüyor. Türbe içerisinde hiçbir islami öğe bulunmamasına karşın, tamamının Göktanrı inancına ait olması, isa Sofi’nin inancını da sorgulatır nitelikte.

    Türbe ile ilgili dikkat çekici bir özellik de, bu islam dışı süslemenin, daha yeni bir sıva ile kapatılmış olması. Yöre sakinleri, bu işlemin ne zaman yapıldığını bilmiyor. Osmanlılardan kalma metruk okul binasının mimarisi ve duvardaki hat üslubu, türbedeki kapatıcı sıvanın 19. yüzyılda yapıldığını düşündürüyor.

    Her şey Gök Tanrı inancıyla ilişkili

    isa Sofi türbesinde, Türk Mitolojisindeki Evren Tasavvuru ve buna bağlı olarak çeşitli öğeler resmedilmiş.

    Süslemeler arasında iki gemi figürü dikkat çekiyor. Bu gemilerden doğu duvarına resmedilen, evren için belirlenmiş hattın dışında yer alıyor. Bu geminin ölenin ruhunu alıp gökyüzünün 16. katındaki Ülgen’e götürdüğü düşünülüyor. Batı duvarında yer alan gemi ise muhtemelen 17 denizin birleştiği yeri gösteriyor ve burası Talay Kan’ın evi olabilir. Orta Asya Türk mitolojisine göre Talay Kan, denizlerin hakimi, ölülerin koruyucusuydu. Bir türbe ve ölü üzerine bir ritüeli anlatması muhtemel olan bu bezemelerde, Talay Kan’ın kullanılması muhtemel.

    Bezemelerde bir evren tasavvuru ele alınmış ve çizgilerle oluşturulan gök, yer ve yer altı bölümleri, Orta Asya Türk kozmogonisini betimlemek için kullanılmış. iki kalın çizgi ile sınırlandırılan ilk katman, yeraltını temsil ediyordu. Şamanlara göre dünya birçok kattan oluşmaktaydı. Yukarıdaki 17 kat ışık âlemi olarak göğü meydana getirirken; aşağıdaki 7 ya da 9 kat ise yeraltını yani karanlıklar âlemini oluşturuyordu. Bu iki kat arasında ise hayatın devam ettiği yeryüzü vardı.

    Gökyüzünün sınırına kadar uzanan bir şaman ya da hayat ağacını temsil eden figür

    Türbede yeraltını ifade eden alt bölüm, kalın bir çizgi ile yeryüzünden ayrılmış. Bu katmanı dikey olarak bölen ve yeryüzünden gökyüzünün sınırına kadar uzanan bir şaman ya da hayat ağacını temsil eden figür bulunuyor. Yeryüzünü temsil ettiği düşünülen kalın çizginin üstünde Kayra Han’ın oturduğu gökyüzünün en yüksek yerine kadar (ayyuk) uzanan hayat ağacının dalları çoğunlukla eksik çizilmiş.

    Kubbe kasnağında bulunan süslemeler 18’i güney ve 18’i de kuzey kısımda olmak üzere toplam 36 parçaya ayrılmış. Her bir bölüm bir âlem olarak ifade edildiğinde, süslemenin her iki tarafında da 18 bin âleme atıf yapılmış.

    Her bölüm arasında yer alan üst üste üçlü güneş motifleri, Türk Mitolojisinde tanrıları işaret ediyor olabilir. Tengere Kayra Kan semanın 17. katında oturur ve buradan kainatın kaderini tayin ederdi. Ondan doğan üç tanrı; semanın 16. katında oturan Bay Ülgen; 9. katta oturan Kızagan Tengere ve 7. katta oturan Mergen Tengere’dir. Söz konusu üç güneşin bu üç tanrıyı ifade etmesi muhtemel.

    Kubbede yer alan şimşek motifi Türk mitolojinde önemli bir yere sahip

    Kubbe eteğinde yer alan süslemelerde bir şimşek motifi görülüyor. Tüm bezemeler arasında tek örnek olan bu motif, Türk Mitolojisinde önemli bir yere sahip. Eski Türkler yanlarında saf ve beyaz bir taş taşıyarak yıldırım ve şimşek gibi tehlikelerden korunacaklarına inanıyordu.

    Doğu duvarında ve türbe giriş kapısının hemen üstünde, büyükçe güneş benzeri bir motif yer alıyor. Bu tanrıyı simgeleyebileceği gibi şaman davulunda kullanılan motiflere de benziyor.

    Türbenin güney duvarında ve belirlenen sınırın dışında kalan yuvarlaklar Ay’ı temsil ediyor olabilir. Ay, Türk Mitolojisinde özel bir yere sahipti. Eski Türkler Ay ve Güneş’i insanlara iyilik getirip onları koruyan iki kutlu varlık olarak görüyordu.

    Türk mitolojisinde Ağaç Kültü’ne dair izler, isa Sofi Türbesi’nde de kendini gösteriyor. Beden duvarlarındaki bezemelerde hayat ağacı ya da diğer ağaç formlarının çokluğu dikkati çekiyor. Ağaç, en başta göğün direği olarak evren tasavvurunda başta gelen öğelerden biriydi.

    Türbenin güney duvarında yer alan ve bir kısmı dökülen sıva sebebiyle kaybolmuş olan dokuz dallı kayın ağacı var. Bu ağaç, şamanların göğe yükselirken tırmandıkları ağaç olarak kabul ediliyordu. Bu figürün orta kısımlarında ata binmiş ve yukarı tırmanan bir insan figürü var. Türklerde ayin sırasında şamanı katlar arası tanrıya ulaştıran araç olarak Pura adında bir at ruhu vardı. Muhtemelen bu türbede şaman ve onu taşıyan pura resmedilmişti.

    Beden duvarlarında dikkati çeken bir diğer bezeme de stilize edilmiş bir kuşa ait olduğu düşünülen bir resim. Bu resim, bir Gold Şamanının öteki dünyaya yolculuğu esnasında kullandığı “Koarı” ya da “Bucu” isimli ruh kuş olabilir.

    1980’lere kadar çeşitli ritüeller uygulanıyordu

    Türbenin eski dönemlerdeki öneminin yanında, isa Sofi yakın zamanlara kadar köyün sosyal ve dini hayatında da önemini devam ettirdi. Halkın belli aralıklarla ziyaret ettiği bir yer olmasının yanı sıra, yakın zamana kadar hıdrellez gibi kutlamalar da burada yapılıyor, dualar burada ediliyor ve şifalı pilav burada pişirilip yeniliyordu.

    Çocuğu olmayanlar, hastalar dertlerine devayı burada dua ederek arıyorlardı. Dua edilirken geyik kemikleri mezar üstüne konuluyordu. Diğer yandan sandukanın içine el sokulması ve buradan koparılabilen bir bitki parçasının duanın kabulü anlamına geleceğine dair bir inanç vardı. Rivayete göre bir kişi elini mezarın içine soktuğunda isa Sofi elini tutmuş ve insanlar korkudan bu alışkanlıklarına son vermişlerdi.

    Bölgede bulunan birçok türbede olduğu gibi burada da mum yakma âdeti yakın zamanlara kadar devam etmişti. Yine benzer şekilde türbeye her akşam su bırakılması ve bununla isa Sofi’nin abdest aldığına dair inanış da yakın zamanlara kadar yaşatılmıştı.

    Dileklerin kabulü için bir vesile olarak, türbe bahçesindeki ağaçlara bez bağlama geleneği de yakın zamanlara kadar uygulanan bir başka ritüeldi.

    Kaynak | habertürk.
    14 ...
  2. 2.
  3. islamiyetten önce hatta sonrasında uzun bir süre şamanizm e inanırdık.yani bir nevi kızılderiliydik.ama şamanizm den çok gök tengri gök tanrı inancı yaygındı.
    1 ...
  4. 3.
  5. türkiyedeki islam bektaşilik vs. şaman ya da daha çok deizm öğretileridir. o sallana sallana zikirler falan hep şamanizmden gelmedir.

    islamcılar, zorlamasa da bir insanlar rahat yaşayabilse.
    1 ...
  6. 4.
  7. diriliş ertuğrul ve kuruluş osman dizisinin senaristlerine, yapımcılarına gösterilmesi gereken resimlerdir.

    bakınız osmanlı'nın ilk yıllarında hala şamanist ögeler hakimdi.
    hatta gerek ertuğrul gazi, gerek osman (otman) gazi müslüman bile değillerdi.
    yıllar önce bu hataları tek tek yazdık, türklerin o dönem müslümanlıkla bu kadar içli dışlı olmadığını, eski türk inançlarına devam ettiklerini belirttik.
    (bkz: diriliş ertuğrul dizisindeki tarihi hatalar)

    ama yaptıkları dizide osman gazi'yi rahle başında kuran okurken, ilahi söylerken gösteriyor utanmazlar.
    emin olun gerek ertuğrul gazi, gerek osman gazi ve bunların silah arkadaşları bu saçma dizilerde gösterildiği gibi müslüman olsalar, kuran'dan başını kaldırmasalar biz şu an bu topraklarda olamazdık. bizans bizi siker atar, geldiğimiz yere gönderirdi.

    osman gazi'nin müslümanlıkla tanışması şeyh edebali ile tanışması ile olmuştur.
    o da müslümanlığı sevdiği için değil, şeyh edebali'nin kızı (bkz: mal hatun) ile evlenebilmek için.

    osman gazi'nin hanımı mal hatun şeyh edebali'nin kızıdır, aynı zamanda da bacılar teşkilatındandır.
    (bkz: baciyan-i rum)

    ata biner, kılıç kuşanır, ok atar. başı da açıktır.

    bakınız atv'deki saçma ve uyduruk dizide osman gazi'nin aşık olduğu kadın mal hatun değildir, gerizekalılar onu bile yanlış isimle gösteriyorlar çomarlara.

    tıpkı osman gazi'nin annesi halime hatun ve osman gazi'nin ninesi haime hatun (hayme ana) gibi.
    haime hatun en meşhur bacılardan biridir.
    kendisi dodurga boyu mensubu bir savaşçı kadındır. haime hatun'un domaniç'teki türbesinde de (2 tane türbesi vardır, bir tanesi domaniç'te, bir diğeri bursa keles'te) bu şamanik ögeleri görebilirsiniz.

    osman gazi döneminden sonra dahi osmanlı sınırlarında şamanizm hakimdi.
    daha geçen gün geyikli baba'yı paylaştım. (bkz: #42545017)
    geyikli baba -ki kendisi bursa'nın fethinde bulunmuş, orhan gazi'nin de silah arkadaşıdır- da müslüman değildi.

    başlığın ilk entrysinde bahsi geçen türbeyi ilk fırsatta ziyaret edip inceleyeceğim. ondan sonra izlenimlerimi yazarım.
    20 ...
  8. 5.
  9. Yarısına kadar okudum ama tam artı verdim.
    2 ...
  10. 6.
  11. Tezekte boncuk bulunması gibi sevinilmesine anlam veremediğim haber ve haberin sözlükteki aldığı tepkiler zinciri.

    Aklı başında olup da literatür takip eden sıradan birisi Türkler'in Talas savaşı sonrası şıp diye tamamen müslüman olduğu varsayımını çöpe atar. Hatta direk bu '' varsayımı '' çöpe atan çalışmalar mevcuttur. Zekeriya Kitapçı, alanı özellikle Türkler'in islamiyete geçiş evresidir, '' ORTA ASYADA iSLAMiYETiN YAYILIŞI VE TÜRKLER - TALAS NAZARiYESiNiN ÇÖKÜŞÜ '' adlı eserinde bunu kapsamlı bir şekilde izah etmiştir.

    Türkler'in gerçek anlamda müslüman olup, yaşantılarının buna uygun olarak yeniden şekillenmesi, Osman Gazi Özgüdenli hocaya göre 15. asrın ortalarında gerçekleşmiştir. Yarı göçebe yaşam tarzından yerleşik yaşam tarzına geçişle türk toplumunun yapısının islamileşmesi arasında doğru orantı olduğu söylenebilir.

    Ve yine Haşim Şahin'in Anadolu'daki tarikatlar üzerine incelemeleri de bu başlık altında zikredilmeli. Kendisinin anlattığı tekke liderleri, erenler bir nevi islami şamandırlar.
    1 ...
  12. 6.
  13. yalandır. türkler 2500 yıldır müslüman.
    1 ...
  14. 7.
  15. (bkz: osmanlı türbesinde ağaç motifli izler bulunması)
    Siyasal islamcı ve sentezci ülkücü çomarlara inat tarihi gerçekler bir bir ortaya çıkmaya devam ediyor. Atamanlı Beyliği'ndeki Türk tipi islam anlayışı, Alevi-Bektaşi bir anlayışıydı yani yumuşak/yarım bir Müslümanlık anlayışı ve Tengrici-islam karışımı tuhaf bir din sentezi..
    ilgili linkler:
    1) https://tr.m.wikipedia.or...C4%B0sa_Sofi_T%C3%BCrbesi
    2) https://arkeofili.com/bil...turbesi-hakkinda-her-sey/
    3) https://mobile.twitter.co...tatus/1422618273686884360
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük