sen git balkanları, konya' dan, karaman' dan çorum' dan göç ettirdiğin türkler' le türkleştirmeye çalış, hatta muvaffak ol. buna karşın doğu anadolu ve güneydoğu anadolu' nun etnik yapısına dokunma... oralara türk nüfusu göç ettirme. anlamak güç.
yapmaya çalışmış da başarılı olunamamış mıdır, yoksa hiç buna yeltenilmemiş midir? önemli bir soru işaretidir.
çünkü eşeğin sikinden dolayı demek isterdim ama demicem cevap veriyorum genişleme politikası o yönde idi devletin ve uzun süre başarılı da olmuştur şöyleki:
fetret devri gibi sıkıntılı ve uzun bir dönemde ne doğuda ne batıda toprak kaybetmiştir Osmanlı.
16. yy'da Osmanlı ve Safeviler arasında çıkan çatışma'da Doğu Anadolu'da yaşayan Hanefi Türkmenler ve Alevi Türkmenler Safevilerin tarafını, o dönem tamamı Şafii olan Kürtler ise Osmanlıların tarafını tutmuşlardır. Safevilerin yenilmesiyle Türkmenlerin bir kısmı iran yaylalarına geri göçmüş, bir kısmı ise Kürtleşmiştir.
Şah ismail Doğu Anadolu'da yaşayan Türkmen Beylerine, Safevilere bağlı kalmaları koşulu ile, yaşadıkları bölgelerin kontrolünü vermeyi vaad etmiştir. Oysa Osmanlı Devleti Fatih Sultan Mehmet yönetimi dönemin' den başlayarak Türkmenlerin başına Enderun Mektebinden yetişen yöneticileri atamışlardır. Ayrıca Osmanlı Devleti yıkılana değin Türkmenleri göçebelikten vazgeçmeye ve toprağa yerleşmeye zorlamıştır. Buna karşılık Osmanlılar Kürtleri bu uygulamanın dışında tutmuştur. Üstelik Osmanlı Devleti, Kürt Aşiret Beylerine toprakta tapu hakkı vermiş, ancak aynı hakkı Türkmen Aşiret Beylerine tanımamıştır. 1514' de yapılan Çaldıran Savaşı'nda Doğu Anadolu'daki Hanefi Türkmenlerin ve Alevi Türkmenlerin Safevilerin tarafını tutmasının, Kürtlerin ise Osmanlı' nın tarafını tutmasının ana nedeni bunlardır. Bu Savaş'da Safeviler yenildikten sonra Doğu Anadolu'yu terk etmeyen Türkmen Aşiretlerinin önemli bir kısmı Osmanlı'nın Türkmenlere yönelik söz konusu uygulamalarının dışında kalmak ve Osmanlı'nın Kürtlere tanıdığı diğer ayrıcalıklardan yararlanmak için kendilerini Kürt olarak nitelendirmeye başlamışlardır.
Osmanlı Devletinin Hanefi Türkmenlere yaptığı zorlamalar Alevi Türkmenler üzerinde daha şiddetli biçimde gerçekleşmiştir. Bu çerçevede Alevi Türkmenlerin bir kısmı da Kürtleşmiş ve buna karşılık mezheplerini korumuşlardır. Nitekim, günümüzde kendilerini Kürt veya Zaza olarak nitelendiren Alevilerin ibadetlerindeki gülbangların hemen hemen tamamının Türkçe olması , bu durumun en önemli kanıtlarından birisidir.
doğudaki iskan politikası (iskan denirse şayet) daha çok o bölgeleri rütbeli asker atamak şeklinde olmuştur.
osmanlı doğu'ya yönelip ne yapacak ki? zaten kuruluşundan bu yana yönü her zaman avrupa olmuştu amaç daima doğu avrupa idi. sadece safevi tehlikesi baş gösterince doğuyla ilgilenmek durumunda kalmıştı. yönü batı olan bir yapı neden iskanlarla iş gücünü doğuya kaydırsın ki? ayrıca balkanlarda türkleştirme amacı yoktu. sadece bölgesel olarak türklerin yayılmalarını sağlamaktı.
ayrıca hanefi türkmenlerin şah ismail'i desteklediğini duymuş olmakla bir yaşıma daha girmiş oluyorum. saçmalığın daniskası. osmanlı'daki bektaşi bile şah ismail'den haz etmiyorken hanefi türkmen şah ismail tarafını tutacak öyle mi?
ayrıca sünni türkmenlerin hemen hepsi göçebe değil yerleşik idi. adam toprağı bırakıp neden gitsin? şah ismail'in etki kurduğu kesimler daha çok yerleşik hayata geçmeyen hatta geçmemek için direnen heterodoks anlayışa sahip türkmenlerdi.
doğuya türklerin iskan edilmeme sebebi osmanlı'nın batı'da daha çok işi olduğu içindi bana göre. safevi tehlikesi ile doğu'ya kaydırılan türkmen nüfuzu tehlike altına atmak yerine kürtleri doğu'nun hırçınlığın kucağına bırakmak mantıklı bir iş.
osmanlı'da türk sistemin çarkını döndüren unsurdur, çalışır toprağı iskan eder vergi verir, asker sağlar. o yüzden batı yönüne ne kadar yakın olursa o kadar iyidir. türk doğuya yakın oldukça tehlike arz eder. nitekim memlüklüler de sünni türklerin üzerinde etki kurmaya çalıştığı da olmuştur. ama osmanlı'nın acı kılıcını tatmıştır safeviler gibi.
kendi gözlemim olarak aktarıyorum, doğu her nedense her zaman ihanet etmiştir osmanlı'ya. akdeniz'de haçlı gücünü kıran, kafkaslardan akın akın gelen doğu hristiyanlığının azmanlarını püskürten osmanlı'ya karşı gidip hıristiyanlarla iş birliği yapan safevileri anlamlandıramıyorum mesela. osmanlı batı'ya doğru giderken onlar da yönünü doğuya çevirselerdi, dünya siyasetindeki rolümüz çok daha farklı olacaktı.
yani en azından iran tahakkümü altındaki azeri ya da arap tahakkümü altındaki ıraklı türkmen yerine türk tahakkümü altındaki burnu büyük iranlı ile bedevi arap olacaktı ama olmadı.
osmanlı bir doğu değil, batı imparatorluğudur bana göre. çünkü amaç buydu, devlet sistemi tamamı ile doğu roma'nınki ile aynıydı.
Güneydoğu Anadolunun kuzeyinde yer alan hanefi ve Alevi Türkmenlerin yaşadığı bölge esas olarak Akkoyunlular döneminde de varlıklarını sürdürmüşlerdir. Akkoyunluların en büyük müttefiki hanefi Çemişkezek beyleridir. bunların kökeni Celalettin Harzemşahın Harzem Türklerinin yani Kantlı ve Kıpçaklara dayanmaktadır. Yavuz Selim döneminde Osmanlı devleti bu bölgeyi tümüyle Şafileştirmemiştir. Tümüyle Şafileştirdiği bölgeler ticaret kervanlarının geçtiği iskenderun, Diyarbakır, Musul bölgeleridir. Oysa Güneydoğu içinde Doğu Anadoluda dağlık bölgelerde kalan stratejik önemi olmayan bu bölgede Saltukoğullarının , Artukoğullarının ve bunların üzerine gelen Harzemlilerin'in oluşturduğu kapalı bir etnik yapı söz konusudur. Bu etnik yapının ticari yol üzerinde kalan Elazığ-Palu bölgesi Yavuz tarafından Şafileştirilirken, kuzeydeki Çemişkezek bölgesinde osmanlı devletine soğuk bakan hanefi türkmen beyler tümüyle Yavuz Selim tarafından öldürülerek kendine bağlı yeni bir sistem oluşturulmuştur.