osmanlı devletinde sömürgecilik

    13.
  1. kavram kargaşasına kurban gitmiş bir başlıktır. sömürgecilik eğer lenin'in yorumladığı anlamda ve sanayi devriminden sonra bilhassa ortaya çıkan bir sömürgecilik olarak adedilyorsa, osmanlı her daim bu tip bir anlayıştan bağışıktır; keza halkın tepesine inen vergiyi bir sömürme yöntemi olarak kabul ediliyorsa(ki bazı vergilerde osmanlı'nın aradan çekilip tımar sahibi ile sipahinin karşı karşıya kalması ve vergilerdeki angarya payı dolaylı da olsa halkın asker tarafından suistimal edilmesini engellememiştir) ve bir anlamda da belirli dönemlerde halkına eziyet etmiş bir devlet olarak bakılırsa bir anlamda sömürmüştür ama sömürgeci değildir, bunun için rum aristokrasisinin staj yaptığı fenerliler dönemi örnek verilebilir.

    sömürgecilik tiplerinden olan settler ya da explaitation(o ülkeye yerleşip dolaylı/doğrudan halkını köle haline getirmek, hammaddelere daha kolay yoldan ulaşmak amacıyla kendi ülkesindeki sinaii gelişmenin neticesinde işsizlik, kötü koşular ya da ülkenin içinde yaşadığı sıkıntıları azaltmak amacıyla fazla nüfusu sömürgelere göndermişlerdir ya da yerel kültürleri yok ederek o ülkeyi klasik bir vassalı getirerek sadece tek ürüne dayalı bir hammadde ihraç eden bir uydu durumuna sokmuşlardır (bkz: muz cumhuriyeti) ki amerikan iç savaşının bir nedeni aslında güney ile kuzey arasındaki bu farklılıktır; bunun en klasik örneği britanya'dır her anlamda sömürgeci bir devlettir. diğer örnekler ise ispanya(16.yy), almanya(bilhassa 19.yy sonu ile 20.yy başları-bismarck sonrası kaiser wilhelm dönemi), portekiz(16.yy), leopold dönemi belçikası vs. bu tip bir sömürgeci devlettir) bu tip bir sömürgecilikin osmanlı'da esamesi bile okunmaz. hatta 20.yy başlarında ingilizlerin tek ürüne dayalı ege'de yapmaya çalıştıkları projeler osmanlı tarafından refüze edilmiştir bu demektir ki aslında sömürge olmaktan ziyade bir anlamda yarı sömürge durumuna gelmiştir.

    sistem öncelikleri konusunda ise osmanlı'nın-devşirme konusunda- bağlılıktan ziyade ortaya koyduğu pragmatist bir anlayışın ürünüdür. [bunun için devlette şeri hukuk'un yanında örfü hukukun bulunması ve karar alma kemanizmalarını kolaylaştırması dolayısı ile en klasik örnektir.] bu pragmatizm aslında osmanlı'nın bir yeri fethettiğinde o ülke ya da kralığın kanunlarının büyük ölçüde yürürlükte kalması(Scipio'nun üstteki entry'de oldukça yerinde tespiti gibi) bile başlı başına "sömürgecilik" kavramına aykırıdır ki hükmettiği devletlerin kanunları konusunda da oldukça pragmatisttir.

    bununla birlikte devşirmelerin kendi aileleri ile aralarındaki bağlantının kesilmiş olduğu ise yanlış bir bilgidir. keza mimar sinan ve sokollu'nun kendi aile fertleri ile bağlantıyı sürdürdükleri bilinen bir gerçek. devşirmelerin farklı ailelerden-ki türkler genelde bunun dışında tutulmuştur-gelmesinin kökenleri ise osmanlı'nın bilhassa türkmenleri ordudan tasfiye etme dönemine kadar gider ki "kent hayatının kurumsallaşması" ve osmanlının türkmenleri tahakküm altına almasının zorlaşmasıyla müvazidir.
    5 ...
  2. 11.
  3. osmanlı devleti' nin de ne halt edeceğini şaşırmasından ibarettir. fethettiğiniz yerleri imar edersiniz ya da şenlendirirsiniz anadolu' yu hiç umursamamış derler birileri. iki kıytırık gazete yazarının yazdıklarından yola çıkarak hem de. ya da anadaolu' yu önemsemiş balkanlar ve ortadoğu' yu sahiplenmemiş derler. ikisi de aynı bok yemenin arapçası. sömürgecilik ve sömürge tarihine bakılırsa; sömürülen ülkenin tüm ekonomik faaliyetlerine el konulur. tüm hakları sömürge devletine geçer. o, sömürülen yerin tüm gelişmişliklerden mahrum bırakıldığı görülür. eğitim,ticaret, vs. ki bu ülke kopamasın istenir.
    peki gelelim osmanlı devleti' ne gittiği her yerde camisi, çeşmesi, kervansarayı, köprüsü, mektepleri varken sömürge bunun neresindedir? çözebilmiş değilim. aklıma gelmeyen bir çok eser varken.
    tarihi konularda araştırma yaparken illaki birinci elden kaynaklardan yola çıkılmalıdır. birincil kaynaklarda zaten osmanlı devleti' nin nereye ne yaptığı açıkça gösterilmiştir. hangi eyaletten ne kadar vergi alındığı, kimlerin askerlik yaptığı, vakıfların nasıl geliştirildiği gibi. o yüzden gerçek kaynaklar okunup, öyle yola çıkılmalıdır. aksi halde komik oluyor.
    4 ...
  4. 4.
  5. yanlış tespitlere neden olan yanılgı. evvela osmanlı imparatorluğu emperyalist bir güç müdür yoksa değil midir bunu bilmek lazım. bunu bilmek için de sosyo-ekonomik yapısını, bürokrasisini ve siyasi hayattaki pratikleri incelemek gerekir. en son söyleyeceğimiz şeyi şimdiden söyleyip bir iki açıklama yapmaya çalışalım. osmanlı imparatorluğu, sömürgeci bir devlet değildir. emperyalist hiç değildir.

    "sahiplenici ve koruyucu" olarak nitelendirilmesi aslında doğru bir tespittir* ve devletin nasıl bir yapıya sahip olduğuna yönelik de ipuçlarını zaten verir. osmanlı imparatorluğu "roma" tipi bir imparatorluktur. yani hakimiyeti altında bulunduruğu tebaayı yöneten, kollayan, sahiplenen, o tebaadan vergi alıp onların yaşam haklarını sağlamakla mükellef olan tipik bir imparatorluktur. aynı roma ve bizans gibi. biz bu tip imparatorluklara roma tipi imparatorluk ya da birinci tip imparatorluk diyoruz.

    emperyalist ve sömürgeci imparatorluklarda ise -ki 16.yy portekiz ve ispanyol imparatorlukları ve son olarak da 19.yy ingiltere imparatorluğu bunun tipik bir örneğidir- bir yönetme sorumluluğu olmadığı gibi, hakimiyet altında bulundurulan bölgeler de bir anavatan toprağı olarak görülmezler. ve bu bölgelerde elde edilen üretim fazlası yani artı değer, her ne pahasına olursa olsun bu bölgelerdeki insan hayatından daha önemlidir. zenginlikler burada değerlendirilmek yerine, ana karaya akıtılır. yönetim, evvela askeri baskı daha sonra da başka baskı unsurlarıyla elde tutulur. hak-hukuk-özgürlük, yalnızca sömüren ülke içindir. sömürülen bölgelerinse böyle bir hakkı yoktur. örneği portekiz ve ispanya, orta ve güney amerika'ya gittiklerinde, bölgenin tüm degerli madenlerini ana karaya akıtmışlar, bu bölgedeki uygarlıkları yok etmişler ve insanlarını hayatları pahasına köle olarak çalıştırmışlardır.

    osmanlı imparatorluğu ise, tarihinin hiçbir döneminde sömürgeci olmamıştır. basitce örnekleyelim. bir ülke fethedilir. hemen ardından fethedilen ülke hakkında geniş araştırmalara gidilir. sayımlar yapılır. eski kanunlar ortaya çıkarılır. gelenek ve görenekleri öğrenilir. halkın yaşamına etki eden içdinamikleri bellenir. daha sonra bölge osmanlı hakimiyetine girdiğinde dahi bu bölgenin eski kanunları büyük ölçüde yürürlükte kalır. bu osmanlı devleti'nin yönetme anlayışıdır. o'nun için tebaanın refahı her şeyden evveldir. zira müreffeh olmayan bir tebaa üretemez. üretim olmazsa da çarklar dönmez. uzun hasan yenilip de diyarbekir fethedildikten sonra dahi, bu bölgenin kanunlarının ismi çok uzun yıllar "hasan padişahın kanunları" olarak anılmıştır. osmanlı bu tip şeylerden rahatsız olmaz. çünkü kendi öngördüğü siyasi projeleri dayatmak yerine, kadimden beri var olan kurulu düzene itibar etmeyi her zaman daha faydalı bulmuştur. üretim tımar sistemi ya da başka usullerle idame ettirilir. hiç kimsenin artı değeri ya da özgürlüğüne zorla el konulmaz. anlatalabilecek daha çok şey var elbette. ancak bütün bunları göz önünde bulundurmadan osmanlı devleti sömürgeci bir devlettir denilemez. bu çok büyük bir yanılgıdır.
    5 ...
  6. 8.
  7. dünyada hiç bir millet başka bir milleti sahiplenip korumak için savaşmaz.
    ekonomik çıkarları için savaşırlar. osmanlı da emperyal bir güçtür .

    osmanlılar arnavutları yunan zulmünden korumak için ,
    makedonları sırp zulmünden korumak için ,
    macarları austurya zulmünden korumak için , mi oralara gidip savaşmıştır, yoksa toprakları ele geçirip işleyenleri vergiye bağlamak için mi gidip savaşmıştır, tabi ki çıkarları için savaşmıştır.

    ancak osmanlılar siyasi olarak yarım sömürgecidir. ekonomisi geçerlidir. ganimetler de ekonomide önemli bir kalemi oluşturur..savaş ve efti,hama ticari olarak sömürgeci sayılmaz. ham madde kaynaklarının üzerinde oturdular ama o hammaddeyi işleyecek sermaye, bilgi birikimi ve ağır sanayi yoktu.
    2 ...
  8. 6.
  9. osmanlı devleti sömürgeci bir devlet olmamıştır. osmanlı fransa, ingiltere ya da diğer devletler gibi ham madde gibi çeşitli kaynaklarını o ülkeden sağlayan bir devlet değildi. fethedilen yerleride yönetilyordu, ordan kaynak alıp kendini güçlendirmek değil orayıda güçlendiriyor, geliştiriyordu. ayrıca fethedilen yerlerdeki insanlar 2. sınıf insan muamelesi görmüyordu. *. gerek mimari gerek sosyal koşulları daha iyi yapmaya çalışıyordu. osmanlı kapitülasyonlar bile vermiştir. bunlar onun sömürgeci olmadığını, hatta kapitülasyonlar yüzünden kendisi yarı bağımsız hale gelmiştir. sonuçta osmanlı emperyalist, sömürgeci olmamıştır.
    2 ...
  10. 2.
  11. sömürgeciliğe dair hiç birşey yapmamış olmasına rağmen günümüzde sömürgeci olarak anılmayı becerebilmiştir.
    4 ...
  12. 5.
  13. Osmanlının sömürgeci olduğunu düşündürecek kadar beyinleri sömürülmüş insanları görünce sömürgeciliğin aslında ne olduğunu anladığım durum.
    1 ...
  14. 7.
  15. osmanlı imparatorluğu ne üretmiş sanayi adına hammadde ihtiyacı olsun, matbaayı üç yüz yıl geç sokmuş memlekete, ''uyanmayasın ey halkım'' diyerekten. falan filan... tespitleri kes, çay demle.
    emperyalizm dediğin sanayi devrimi sonrası. sanayi devrimi sonrasında, osmanlı gerileme devrinde, emperyalistlerin oyuncağı olmuş. hal böyleyken nasıl emperyalist emelleri olsun, sürekli devrilen osmanlı. olsa olsa sömürgeci olur, o da sanayi devrimi öncesinde. yapmışta, sömürmüş önüne geleni. çünkü o dönemin yaşam formu bu.
    2 ...
  16. 3.
  17. bu konuya açıklık getirmek gerekir ki aslen şöledir.

    1)imparatorluk kelimesi eperyalizm(sömürge) için kullanılır ki o yüzden osmanlı eğer öle olsa idi iparatorluk olurdu. Aslen osmanlı devletidir.
    2)osmanlı devleti asla sömürgeci olaıştır. Çünkü bilinir ki sömürgeci devletler sömürge ülkelerini imparatorluklarının merkezi için kullanırlar. Britanya imparatorluğunun, dünyanın değişik yerlerindeki sömürgelerinden elde edilen kaynakların sonucnu o bölgeye değil kendi bölegesine kullanmıştır.
    3)osmanlı devletinde ise rumeli merkez kabul ediliş olup, Anadoludan daha çok buraya yatırım yapılmıştır. (rumeli kazaskerin rütbesi anadoludakinden daha üstündür)
    4)osanlı devletin dönemlerinde yapılan tarım alınan vergileri geçmiştir. Ancak sömürge altında buluna diğer yerlerde durum tam tersidir.
    5)Osmanlı hakimiyetinin ardından bugün Balkan toplumlarının kendi kimliklerini koruduklarını görebiliyorsak bu Osmanlı devletinin sömürgeci bir yaklaşım göstermediğinin bir delilidir.
    6)istanbul bizansların elindeyken açılmasına izin verilmeyen Gregoryen Ermeni Kilisesini fatih bursa'dan istanbul'a getirtmiştir.

    son olarak: Osmanlı imparatorluğu kavramını kullnmamamızın diğer bir sebebi de tarihin yöntemi ile ilgilidir. Tarihçi kaynaklara gore konuşur kaynaklarda Osmanlı imparatorluğu ifadesi geçmememektedir. Osmanlı kaynaklarında devletin adı Devlet-i Ali Osman (Yüce Osmanlı Devleti) olarak geçmektedir.
    4 ...
  18. 10.
  19. osmanlı, klasik anlamda sömürgecilik hareketine hiç bir döneminde girişmemiştir. sistematik sömürgecilik hareketi; yalnızca vergilendirme yoluyla nemalanmayı değil kültürel, etnik ve dinsel anlamda da ciddi kısıtlamaları getirdiği halde osmanlı bu koşulları oluşturmaya yeltenmemiştir.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük