topragina kattigi ulkelere fazla ozgurluk tanimak. alacaktin onlari kendi egemenligine, asimile edecektin essek kadar ulke olurduk. en cok biz olurduk. en birinci olurduk. rus kizi, italyan erkegi, adonis kasi demezdik. herkes turk kizi, turk erkegi, turk kasi derdi.
fazlası ile merhamet. arkadaş sömürseymişiz keşke. nasılsa adımız barbar (!). 700 sene değil de 500 sene yaşardı. ama her yerde türk kültürü etkin olurdu.
Kendi halkını kandırmaktır. Osmanlı, her ne kadar egemen olduğu milletlere "hür" davranmışsa da aslında hüküm sürdüğü topraklarda yüzyıllar boyunca sömürüden başka birşey yapmamıştır. Buna "ulusal hafıza" açısından bilimsel ve tarihsel olarak yaklaştığınızda Balkanlar, yakın doğu ve kuzey afrika'daki tüm halklardan aynı reaksiyonu görürsünüz. Macar ile Mısırlının sözkonusu yıllara dair tarihi "hisleri", o kadar kültürel ve jeografik uzaklığa rağmen aynıdır. Hükmettiği bütün halklar Osmanlı'dan nefret eder, çünkü onlar türklerden sadece savaş ve sömürü görmüşlerdir. Sen adamın tarlasındaki buğdayını, ahırındaki danasını vergi diye her yıl düzenli olarak süzersen ona bağışladığın "dini özgürlük" onun karnını doyurmaz, aksine kendi tanrısına (bkz: Jesus Christ) daha fazla bağlanmasını sağlar ve içindeki intikam alevini körüklendirir.
Aradan kaç yüz yıl geçti, hala herkes Osmanlı'nın adil olduğunu sanıyor. Osmanlı kendi halkından gerçeği saklamış ve kandırmıştır.
Fatih döneminde getirilen 'millet sistemi'dir. Bu sistemin gelmesiyle Osmanlı topraklarında yaşayan azınlıklar mili ve dini kimliklerini korumuşlar ve Osmanlı zayıflayınca arkadan vurmuşlar, isyan çıkarmışlardır. Aslında Osmanlı'nın güçlü olduğu dönemlerde hiç sorun olmamış hatta ülkede huzur ve refah artmış, hukuk sisteminin işleyişi kolaylaşmıştır. Bu sistemle birlikte milletlerin hangi statüde olacağı belirlenmiş, zımmiler denilen azınlık grupları milletlerine göre değil dini inançlarına göre sınıflandırılmıştır. islam hukuku dolayısıyla Osmanlı hukuku zımmilerin hem Müslüman bireylerle hem de islam devleti ile ilişkilerini düzenlerken aynı zamanda Müslümanlar ile zımmiler arasında dini farklılıklardan kaynaklanan bir çizgi çizerek her iki grubu farklı statülere oturtmaktadır. Bu sayede Osmanlı tebaasındaki her bireyin dini bir bağla bir millete bağlı olmasını sağlamıştır. Buda zamanla Müslüman çoğunluğun zımmileri dışlamasına neden olmuştur. Zatta bir dönem zımmilerin evleri daha alçakta, sadece siyah renge boyanabilen evler olmuş, bu da zımmilerin fişlenmesine neden olmuştur. Zamanla zımmiler güçlenmiş, Avrupa'dan destek almış, artan nefretleri ve korudukları kimlikleriyle ayaklanmalar çıkarmış ve bağımsız olmuşlardır. Bu da Osmanlı'nın parçalanmasıyla sonuçlanmış. Tabi burada Avrupa da yaşanan reformlara ayak uydurulamaması, önemli devlet görevlerinde mesela devşirme ve azınlıkların yer alması, Divanı Humayun'a verilen önemin azalması, padişahların gücünün azalması, toprak ve asker sisteminin bozulması da önemli hatalardır. Bu entry tamamen Osmanlı Devleti çıkarları açısından yazılmış olup herhangi bir siyasi bakış açısıyla yazılmamıştır. sonuçta hata olduğunu düşünüyorsak eğer Osmanlı'nın çıkarlarına uygun yazmalıyız kanaatimce.
-Batının ilerleyişini görmemesi.
-Kanuniden sonra Kanunin oğlu Şehzade Mehmet veya şehzade mustafanın tahta oturmaması.
-Valide ve hasekilerin devlet işlerine karışması.
bak hala amerikayı keşfetmemişler deniliyor. adamın gördüğü en büyük deniz olan akdeniz bir iç deniz donanmasını buna göre yapmış gemilerinin teknolojisi bu deniz için uygun. elin portekizlisi ingilizi hollandalı ve ispanyolu ise direk okyanusa doğuş orada sıçıyor zaten. ve orada sıçtığı için de gemileri onun da akdenizde osmanlı karşısında sıçıyor.
osmanlının gemileri, 10-15 adamın aşağıda kürek çektiği tiplerden. bu adamların istihkakını da vermek gemiye koymak zorundasın. en az 3 ay sürecek bir yolculuğa çıkacağın geminin boyutu ne olur biliyor musun? bilmiyor musun.
ha bi de büyük gemi yapsaydı diyebilecek mallar var. evladım verili bir guiden bu gemiyi yapayım diye tıklayınca wood ve gold miktarın azalıyor ve gemi 3 dk da hazır oluyor değil.
en nihayetinde bunlar kültür işi. senin mühendisin bahriyelin hep bu gemilerden yapmış bunları bilebiliyor.
işte tüm bunların toplamı için karacı bir terim de olsa, doğal sınırlarına ulaşmak deniyor.
hoşgörü politikası bence.fransızlar böyle bir şey yapmadığı halde sömürgeleri fransızlara hem bağlı hem de fransızları severler.byunanlar araplar sırplar ise türklere ana bacı sövmektedir.
-imparatorluk adı altındaki farklı milletlere osmanlıcılık fikrinin benimsetilememiş olması. demekki sadece milletini rahat yaşatmak yetmiyor, 'ben osmanlıyım' demeleri için.
batıya bu kadar sırt çevrilmeseydi olacakları öngörmek mümkün olabilirdi.
hazerfen ahmed çelebi'nin cezayir'e sürgüne yollanması.
piri reis'in kellesinin uçurulması.
tiz bu ucube eritile! diyerek matbaayı ülkeye çok geç sokmaları.
daha say say bitmez aklıma gelen bu kadar.
din seçimidir. şimdiye avrupa birliğindeydik ve osmanlı yıkılmamış olurdu diye tahmin ediyorum. lakin padişahlık modernleştirilip, ingilterede ki gibi sembolik bir hal alırdı diye düşünüyorum.
her alanda dini sınırlamalarla yaşaması. belli bir kesim belli alanlarda eğitim görürken, halkın çoğunluğunun okuma yazma bilmeyecek kadar eksik kalması. yenilikleri ve gelişen teknolojiyi takip edememesi, reddetmesi. üretimin az tüketimin çok olması. liste uzaaar gider...
en güçlü en egemen zamanında yani kanuni döneminde amerika kıtasını ele geçirememiş, oradaki zenginliklere sahip olamamış olmak. vatan toprağı olarak bir sınır belirleyip gayri yerleri sömürmemiş olmak ( iyi ki sömürmemiş! elalemi sömürüp zengin olacağına açlıktan öl daha iyi).
Yaptığı bir hata yoktur. Ülkeler de tıpkı insanlar gibi doğar (kurulur) büyür (genişler) bir süre en güzel çağlarını yaşar (o dönemin yıldızı olur) sonra yaşlanır (duraklama devri) ve ölür (yıkılır).
Roma imparatorluğu, Pers imparatorluğu, Bizans, şu bu hepsi aynı yoldan geçmiştir. En yakın örneği Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'dir. Mesela bugün bir Belçika küçük ölçekli olsa da aynı süreci yaşamaktadır. Zamanı gelecek ABD de dışarıdan bir saldırı olmasa dahi bir eyaletin baş kaldırmasına maruz kalacaktır. En son seçim öncesindeki Cumhuriyetçi-Demokrat çatışması, bizdeki laik-yobaz çatışmasını aratmamıştır.
Osmanlı imparatorluğu, bu süreci yüzyıllara yayarak gayet başarılı olmuştur ve fazlasını beklemek de imkansızdır/ gereksizdir. Ne yaparsa yapsın bir gün devrilecekti. Hiç olmazsa küllerinden Türkiye Cumhuriyeti doğmuştur. Osmanlı'ya kafa yorup duracağımıza Türkiye Cumhuriyeti'nin hatalarına yorsak daha verimli oluruz kanaatimce.
Devlet-i Ali'nin en büyük hatası Avrupayı özellikle Fransız ihtilalini, neden ve sonuçlarını anlayamamasıdır. 3.Selimin vezirlerine yazdırdığı Fransız ihtilali ile alakalı risalede Rousseau'dan "zındık" diye bahsedilir. iyi hoş da o zındık koca imparatorluğu paramparça edece "milliyetçiklik" fikrini teorilemiş. Bunu anlayamamışlar işte.
haremdir anasını satim. tamam 1 taneyle yetin demiyoruz. 2 tane al dursun birader aç gözlü olmanın alemi ney. gerçi bende padişah olsam dünyayı bile s... ya neyse. *
o kadar fazla halka hükmedip türk gelenek ve göreneklerini onlara öğretmek yerine onların gelenek ve göreneklerini öğrenmek. karşılıklı öğrenilseydi daha iyi olabilirdi diyebileceğim bir konu...
