osmanlı devleti nde laiklik

entry6 galeri0
    6.
  1. konuyu basitleştirerek, izm ler ve doğmalar ile bulanmış, okuduğunu anlamayan beyinler daha net anlasın. aynı zamanda din anlayışı siyasallaştığı için maneviyatında ki mezhepleri adeta ideolojik fraksiyonlara dönerek her mezhep kendi içinde fraktal teori işlemi ile çoğalmaya girmiş insancıklarda anlasın.

    devletin; dini ritüellerin aslına uygun olması, var olan düzende insanların bir arada yaşama kültürüne dinin (-) etki edecek yapılanmalara çekilmemesi, hele ki din bir su ise ve suyun içinde bulunduğu kabın şaklini aldığı düşünülür ise aynı zamanda atmosfer ve kabın rengini yansıttığı ve renksiz olduğu düşünülür ise, kullanılması en kolay bir obje olduğu gereği aslolan insan hayatı-yaşamı-sorumluluğu açısından dinin çıkar amaçlı kullanılması-yapılandırılmasını devlet denetler-engeller.

    akıl insan için el bombası, din ise bu bombanın pimi dir. devletin dine olan müdahalesini bu bağlamda almalıyız. toplum-davranış bilimleri açısından olaya yaklaşmalı ve objektif olmalıyız. yakın tarihten sayfalarca örnek verebilebilir.
    0 ...
  2. 5.
  3. osmanlı'da laiklik var mıydı yok tüm tartışılabilir. Lakin Türkiye Cumhuriyeti'nde kesinlikle olmadığı söylenebilir. çünkü tüm dinsel kurumlar devletin kontrolünde ve tekelindedir. devlet vatandaşın neye, ne kadar inanacağına, ne zaman cemaatle namaz kılacağına, nerede kılacağına, kimin arkasında kılacağına, nerede ne giyeceğine kısacası din adına her şeyine karışmaktadır.
    0 ...
  4. 4.
  5. laiklik, avrupa kültüründe kilise-engisizyon despotizmine karşı verilen savaşı temsil eder ve tamamen türklerden (dikkat! müslümanlardan demiyorum) alınma uygulama dır.
    0 ...
  6. 3.
  7. laiklik din ve devlet işlerinin karıştırılmaması diye senelerce öğretildi. ancak laiklik mevcut hukuk sisteminin temel olarak dinsel kurallara dayanmamasıdır. osmanlı hukuk sistemi büyük çoğunlukla şer'i hukuk sistemini esas almıştı yani akli kuralları değil nakli kuralları. bunun istisnasını teşkil eden kurallar da elbette vardı ama bu osmanlı devletinin laik olmadığı gerçeğini etkilemiyordu.
    0 ...
  8. 2.
  9. şimdilerde laikliği ateistlikle karıştıranları gördükçe Atalarıma bir kez daha hayran kalıyorum.
    2 ...
  10. 1.
  11. monarşiyle yönetilen, teokratik bir yapısı olan osmanlı devletinde laiklik diğer bir deyişle din işleri ve devlet işlerinin durumudur.

    ilk bakışta devletin teokratik olması hatta padişahın aynı zamanda halife ünvanını da elinde bulundurması dolayısıyla alakasız gibi duran bir durum aslında zaman içinde hiçte sanıldığı gibi olmamıştır.
    evet biz din ve devlet işlerini tamamen ayırdık, şeri hükümleri tamamen kaldırdık denmemiştir ancak zamanın gerekliliği olarak laiklik yolunda bir takım adımlar atılmak zorunda kalınmıştır.

    ilk olarak osmanlı'da çok geniş bir din ve vicdan hürriyeti vardır, diğer din mensuplarına hoşgörü ile bakar. evet devletin dini islamdır ancak osmanlı topraklarında dileyen dilediği dine mensup olabilirdi.

    osmanlı sultanları meşruiyetlerini doğrudan doğruya osmanlı sülalesi mensubu olmaktan almışlardır. dinden değil. hakimiyetin bir ifadesi olan ve eyüp camisinde gerçekleştirilen kılıç kuşanması eski bir orta asya törenidir.

    saltanat ve halifelik sıfatları aynı şahısta birleşmelerine rağmen birbirinden tamamıyla farklı makamlardı ve saltanat her zaman abdülhamite kadar öncülük taşımıştır. esasen abdülhamitin halifeliği saltanata yani devletin gücüne dayanmakta idi.

    "osmanlıda laiklik olmadan, laikleşme vardı. ilk iki yüzyıl din-devlet ayrımı olmuş karışık bir dönemden sonra 18. yüzyılın sonundan itibaren osmanlıda yine bir laikleşme başlamıştır. (vahabî hareketi de buna karşı tepki olarak doğmuştur. osmanlıda ve buna benzer 17. yüzyıl kadızadeler olarak bilinen hareket neticesiz kalmıştır çünkü köktenci islam ve islamın özüne de osmanlı devletinin yapısı ve felsefesine uygundu.)" (bkz: prof. dr. kemal h. karpat - 25.11.2007)

    yeniçerilerin kıyafeti olan sarık ve şalvarın yasaklanması ve bunun yerine fes ve pantolonun getirilmesi 19. yy.ın başlarında hüküm süren ii. mahmutun eseridir. hatta bu nedenle ii. mahmuta halk arasında gavur padişah olarak anılmıştır. bir avrupa kıyafeti olan pantolonun türk toplumuna ii. mahmut sayesindedir.

    1839 gülhane hatt-ı hümayunu ve 1856 islahat fermanının önemli noktası müslüman halk ile gayrı-müslim halk arasında hukuksal eşitliği sağlamasıdır bu reformlar insanların cemaatleşme yerine ekonomik ve siyasal görüşlere göre saflaşmalarına yol açan sürece yol açmıştır. cemaatçılık etkisini sürdürmüş ancak gerilemeye başlamıştır.

    1875-79 yılları arasında islam hukukunda olmayan avukatlık, savcılık, çok yargıçlılık, noter, temyiz gibi çok önemli modern hukuksal kurum ve uygulamalar yürürlüğe girmiştir.

    abdülaziz 1868'de şura-yı devleti açılış konuşmasında yeni örgütlenme biçimini,yürütme gücünün adliye,diniye, ve yasama güçlerinden ayrılığı temeline dayandığını söylemiştir ve şeyhülislam, fetva bağımsızlığını yitirmiş,devletin denetimi altına girmiş,bakanlar kurulunun gerekli olduğu anlarda bunun isteği üzerine onay bildiren bir makam konumuna gerilemiştir.

    osmanlı devletinde laiklik ilk olarak fazıl paşa tarafından dillendirilmiştir.

    fazıl paşa, sultan abdülazize paristen yazdığı mektupla din ezeli gerçekler makamında durursa, yani dünya işlerine müdahale ederse, her şeyi yok eder, kendisi dahi yok olur. hükümeti muhafaza etmediği gibi, harap eden eski kaideleri bırakalım, diğer devletlerde yerleşmiş, onlara mutluluk getirmiş yeni düzeni biz de uygulayalım demiştir.

    sonuç olarak kimilerinin atatürk'ün tepeden indirdiğini düşündüğü laikliğin aslında yıllar önce adımları atılmaya başlanan bir gereklilik olduğunu görüyoruz.

    evet osmanlı devleti laik değildi, laiklik yoktu ama laiklik yolunda önemli adımlar atmıştı.
    5 ...
© 2025 uludağ sözlük