Osmanlı savaş üzerine yoğunlaşmıştı ve bir süre sonra yok olacağı kesindi. He belki tahmin edemezdi ama dünya bir süredir barış içerisinde. Osmanlı için bu ölümdür, çünkü asker sistemi her şeyi savaş üzerinedir. Ve bir süre sonra savaşları kazanamadı ve kazansa bile barış sürecinde ülke yine tamamen çökecekti.
Teknoloj yakalayamadı çünkü teknoloji onun için sadece yine savaştan ibaretti. Ve bir sorun daha vardı Osmanlı zaten sınırlarına ulaşmıştı. Yani sınırlarına ulaşmıştı nasıl bitecekti? Daha savaşarak yer alamazdı çünkü artık savaşabileceği normal güçte rakip yoktu.
Hemen hemen her ülke kendisiyle eş güçte ve çok sağlam ülkeler olmaya başladı. Ve osmanlı onlara saldırsa bir sonuç elde edemeyecek bu da Osmanlı'yı barışa itti. Ve barış döneminde de teknoloji yakalayamadı düştü düştü ve daha da düştü. En son tamamen battı ve dünya savaş sistemini değiştirdi. Yani hayatta kalması imkansızdı.
Türkler kahramandırlar,Dostlarına zarar vermezler.
Yüce Türk milleti tuttuğu eli bırakmaz,
sözünden dönmez,iyi ve kötü günlerde dostundan ayrılmaz
böyle bir ulusla el ele vermek yeryüzündeki her
zorluğu yenmek için sonsuz bir güç ve yetenek kazanmak
demektir. (Comenlus ( Cek bilgini)
kusura bakmayin ama osmanlinin sevgi ve sefakat toplumu olduguna inaniyorasniz gercekten salaksiniz demektir. dunyada en fazla savas yapan imparatorluktan biridir osmanli. bu kotu birsey degil ama sevgi veya sefkat toplumundan cok uzakti. kendimizi kandirmayalim bence.
Herşey mükemmel olurdu.
E Osmanlı Diyoruz !
Ne güzel demiş Yavuz Bahadıroğlu :
Osmanlı toplumu, bir "sevgi, şefkat ve yardım toplumu"ydu. Devlet, "hayat ve hayrat devleti", insan "hayrat ve hasenat insanı"ydı.
Osmanlı'da hayat ahirete dönüktü. Ahirete dönük olduğu için de hayatta fuzuli şeylere yer yoktu.
Osmanlı insanı "kıble yürekli"ydi. Faziletliydi, dürüsttü, çevreciydi, medeniydi, nazikti; cihana örnekti. Hedef ve gayret sahibiydi. Zaferler ve başarılar hayatın bir parçasıydı.
Osmanlı'da, insan hakları gözetilirdi. Herkes ibadetinde, kıyafetinde, seyahatinde, ticaretinde özgürdü.
Osmanlı'da "güçlü olan haklı" değil, "haklı olan güçlü"ydü. Adalet duygusu, hayatın her alanını kaplamıştı.
Devlet milletle bütünleşmişti. Farklı kültürler, asırlarca barış içinde bir arada yaşamıştı.
Osmanlı, yetiştirdiği "cevher insan"larla dünyaya nam salmıştı.
Tarih gerçek bir "ibret aynası" ve tam bir "tecrübe tahtası"dır. Ve boşuna yaşanmış bir tecrübeler yığını değildir. Bugün, geçmişimizden ders almanın ve "yeniden Osmanlı" demenin tam zamanı...
Yavuz Bahadıroğlu
türk milliyetçiliği denilen birşey olmaz, türk hakaret amaçlı kullanılır, gazetelerde biz türk falan değiliz sadece müslümanız gibi komik ifadeler yer alırdı.
fetihlerde 3g teknolojisinden yardım alınır, msn den başka devletlere nota gönderilir, genel evler kapatılır, ateistler başlık sıçamazdı. ayrıca fok balıklarının da nesli tükenmez, küresel ısınılmaz, buzullar erimezdi. *